Bölüm 61 ☁️ Savaş Sözü

Start from the beginning
                                    

Beşiktaş forması onur demekti, karakter demekti. Üzerinde Beşiktaş forması varken yalan söylememeye yemin etmiş Vedat Okyar demekti. Giyeceğim tek forma Beşiktaş forması olmalıydı benim, çünkü ben ailemden onurlu bir hayat sürmeyi öğrenmiştim.

"Sevgili Emir Berkan, oğlunuzun sizin izinizden gelmesi size neler hissettiriyor? Sosyal medyada bir çok kullanıcı Cefa'nın sizin sayenizde as takıma çıktığını söylüyor, bu konu hakkında düşünceleriniz neler?"

Bu soruyu da sormazsın ya.

Korkarak babama baktım. Sinirlendiği belliydi ama bunun üstünü örtmeye çalışıyordu.

"Cefa adına çok mutluyum tabii ki. Benim görevimi devralması beni gururlandırıyor. O benim oğlum ama her şeyden önce gelecek vaadeden bir futbolcu. Torpil konusuna gelecek olursak... Benim ve eşimin Beşiktaş uğruna yıllardır ter döktüğümüzü bilmeyen yoktur eminim. Futbolculuk kariyerim boyunca ve jubile yapıp bu takıma teknik direktör yardımcısı olarak girdiğim zamanlar da dahil, asla takımıma zarar verecek bir harekette bulunmadım. Buraya, transferle görevli tüm Beşiktaş yetkililerini çağırabilirsiniz. Onlara Cefa'yı oğlum olarak öven tek bir cümlem olmadı. Benim bu transferdeki tek katkım, Cefa'ya futbol öğretmek oldu. Çocukluğundan itibaren ona her şeyi öğrettim, onu yetiştirdim. Bana inanın, Cefa'nın potansiyeli o kadar yüksek ki. O hep futbola aşık olarak büyüdü, ona sorduğumda futbolcu olmak istediğini söyledi hep. Ben ona sonsuz seçenek sundum. İstanbul'daki tüm takımların futbol okullarını gösterdim ona. Hayır baba, dedi. Ben Beşiktaş'lıyım." Babam duraksayıp bana gülümsedi ve anlatmaya devam etti. "Cefa U takımındayken diğer büyük takımlardan da teklif geldi. Hepsini götürdüm Cefa'ya. İstiyorsan git, dedim. Kabul etmedi. Şimdi onların torpil demesi hem Cefa'ya hem bana çok büyük bir haksızlıktır. Cefa burada oturuyorsa, bu kağıda imza atıyorsa; bu onun ne kadar yetenekli olduğunu gösterir. Onun yeteneğini çocukluğunda keşfetmiş ve geliştirmesine yardım etmiş biri olarak, bana da gurur duymak düşer."

Babam benim öğretmenimdi. En büyük yol göstericimdi. Yanlış yolu da seçsem, hep arkamda olmuştu. Gidebileceğim en yanlış yolu da seçmiş olsam, önümü aydınlatan ışığım olurdu. O yolu yürüyüp yanlış olduğunu anlayayım diye... Asıl gurur duyan kişi bendim.

Çok geçmeden basın toplantısı bitti ve taraftara paylaşmak için birkaç fotoğraf çekildi. Ardından saldılar beni. Yarından itibaren antrenmanlara çıkabilecektim.

"Ay o nasıl soruydu öyle? Kızı yolasım geldi." Annem torpil sorusunu soran gazeteci kıza söverken Feda gülerek "Reisim nasıl koydu ama lafı. Bam bam bam!" Dedi.

Ben de gülüp babamın omzuna koluna attım. "Feda doğru söylüyor Reis, valla ben bile etkilendim."

"Ne sandın lan, Emir Berkan boş konuşma yapar mı hiç?"

"Annemin Youtube arşivlerini dökerdim şimdi de, neyse." Sefa kahkaha atarak babama takılınca babam annemin gözlerini kapatıp Sefa'ya el hareketi çektiğinde hepimiz kırılmıştık gülmekten.

"Oğluma gösterdiğin o eli yavaşça cebine sok Emir Berkan, yemin ederim döverim seni." Annem söylenerek babamın elini gözlerinden çekti.

Onları kendi haline bırakıp arabamın kilidini açtım. Benim arabamla gelmiştik, onları ben bırakacaktım eve. Sonra da Balın'ın yanına gidecektim. Yarın sınav vardı, ona çalıştıracaktı beni. Ruh hastası, çalışmadan tek bir sınava girmeme izin vermiyordu.

"Eve bırakıyorum sizi?" Dedim, onlara bakarak. Babam yanıma, annem ve kardeşlerim de arkaya oturmuşlardı.

"Kutlamayacak mıyız? Birlikte yemek yeseydik bari." Bunu söyleyen annemdi.

Eleysa☁️ (Tamamlandı)Where stories live. Discover now