4- Yalnızken

1K 106 45
                                    

"Anlayamıyorum Sehun. Bazen diyorum ki bu çocuk beni seviyor, bana değer veriyor, koruyor, kıskanıyor ama bir başka gün benden nefret ediyor sanki, hiç sevmemiş, hiç değer vermemiş, hiç birlikte gülmemişiz gibi yüzüme bile bakmadan çekip gidebiliyor. İnan ne yapacağımı ben bile şaşırdım." Baek Hyun, Sehun'un atolyesindeki tekli koltuğa kıvrıldı. Dizlerini kendine doğru çekmişti. Sehun arkadaşının gözlerindeki derin hüznü görebiliyordu. İçten içe kendini kemirmeye başlayan suçluluk duygusu son zamanlarda gittikçe katlanarak artıyordu. Çünkü Sehun saklamaya çalıştıkları düzenin çatırdamaya başladığını biliyordu. Artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. "En iyisi artık zamana bırakmak Baek. Eğer gitmek istiyorsa onu tutmayı bırakmalısın."

"Belkide artık vakti gelmiştir." Baek iç çekti. Hiçbir şey süpriz değildi. Baek en başından beri Chan'ın nasıl bir karaktere sahip olduğunu biliyordu. En başta aşk, birkaç sorunu görmezden gelmek için yeterliydi. Ama bu sorunlar artmaya devam ediyordu. Baek her şeyin farkındaydı. Chan'ın kafasına buyruk bir insan olduğunu biliyordu. O evden çıktığında geri dönüşünün asla kesin olmadığını da biliyordu. Sehun ise diğer yandan gömleğinin iki yakasının birden bire onu boğmaya başladığını hissetti. Chan hakkında Baek'e tavsiyelerde bulunmak her zaman cehennemden bir parça tatmak gibiydi.
"Neden onunla arkadaşlığını kestiğini artık daha net anlıyorum." Baek hüzünlü bir gülümseme bıraktı. "Hem de beni onunla tanıştıran sen iken..."

"Çok yakın değildik zaten." Sehun gömleğinin yakasını çekiştirdi. Camdan dışarı bakındı ama tam olarak neye bakındığını bilmiyordu. Sadece Baek'in gözlerinden kaçmaya çalışıyordu. "Hadi ama Sehun üniversitedeyken yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmiyordu."

Sehun birden ayağa kalktı. "Buraya biraz kafa dağıtmak ve Chan'ın dertlerinden kaçınmak için geldiğini sanıyordum. Sürekli onun hakkında konuşmaya devam mı edeceğiz?"
"Evet haklısın seninde kafanı şişirdim. Kusura bakma. Chan hakkında konuşmayı sevmediğini biliyorum."

"Öyle düşünme. Sadece..." Kafasını iki yana salladı ve gülümsemeye çalıştı. " Boşverelim ve keyifimize bakalım. Şimdi içeri gidip bizim için bir şişe şarap açacağım. Tamam mı?"

Baek Hyun'dan memnun edici bir ifade aldığında kaçarak mutfağa gitti Sehun. İki elini mutfak tezgahına diredi ve nefeslenmeye çalıştı. Kahretsin... Neden bu kadar zorlaşmaya başlamıştı. Neden Baek'in gözlerine bakmak artık çok zordu. Artık kabuslarında bile Baek'in her şeyi öğrendiğini ve hayal kırıklığı dolusu gözlerle kendisine baktığını görüyordu. Sehun şiddetli bir şekilde ağrıyan göğsünü tuttu. En başında bu işe karışmamalıydı.

....6 yıl önce....

"Hey Sehun." Chan, koridorda yalnız bir şekilde yürüyen Sehun'u farkettiğinde hızlı bir tempoyla diğerinin yanına koşup omzuna kolunu attı. Sehun ise resim çantasını omzuna asmış ders için gerekli olan eşyalarını almak için dolabına yürüyordu. " Bütün gün ortalıkta yoktun." Chan, kolunun altındaki çocuğun adımlarına uyarken söyledi. Artık Sehun gibi yavaş adımlar atıyordu. "Senin aksine bazılarımız derse giriyor." Sehun gözlerini devirdi. Dolabına geldiğinde nazikçe Chan'ın kolunu omzundan ittirerek kilidi açmak için çocuğu arkasına aldı. Chan ise hemen Sehun'un sağ tarafındaki dolaba yaslanmıştı. "Okuduğum bölüm beni zengin etmeyecek. A pardon ben zaten zengindim değil mi?"

"O zaman neden bir üniversiteye yazıldın."

"Piliçler..." Chan'ın sesinin desibelinin düştüğünü farkkettiğinde Sehun bir saniyeliğine kafasını kaldırdı. Chan'ın odağı artık Sehun'da değil başka bir yöndeydi. O yöne, büyülenmiş gözlerle ağzını suyunu akıtıyordu. Merak edip kafasını çevirdiğinde onları fark etmeyen, dümdüz bir şekilde koridorda yürüyüp gülümseyen Baek Hyun'a baktığı gördü. Tabii o zamanlar ikisi de Baek'i tanımıyordu. Baek onlar için sadece alt sınıflardan bir öğrenciydi ama Chan'ın dikkatini kolaylıkla çekmişti. Sehun önemsemedi Chan'ın dikkatini her güzel kız ya da erkek kolaylıkla çekebilirdi. Hiçbiri kalıcı değildi. "Ben mi yanlış görüyorum yoksa okulumuzda bir melek mi var?"

The President (SeKai)Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum