Tam arabama binerken karşı kaldırımda küçük bir kızın ağladığını gördüm. Ne işi vardı bu saatte tek başına dışarıda? Yanına doğru ilerleyeceğim sırada ayağa kalkıp ana yola doğru yürümeye başladı.

Karşısında kamyon aşırı hızlı geliyordu kız ise yolun ortasında durmuş bekliyordu. Ona doğru koşmaya başladım. Bir kaç salak ise kurtarmak yerine sadece izliyordu. Kız gözlerini yummuş elindeki bebeği sıkıyordu. Gelen kamyon ise kısa boyundan dolayı onu fark etmiyordu bile.

Küçük kıza doğru koşmaya başladım. Tam ona çarpacak iken ittirmeye vaktim olmadığı için üzerine kapaklandım. Kız bir anlık ürkse de sadece susmayı tercih etti. Arabanın yaptığı rüzgarı ilk defa bu kadar yakından hissetmiştim. Korkmuştum sanırım yolun tam ortasında duran bize çarpmadı ama o rüzgâr bile canımı yakmıştı. Kısa sürede sonra çevremize bir kaç kişi toplanmış bize bakıyorlardı.

Hemen doğrulup küçük kızda bir şey var mı diye kontrol ettim. Çevredekilerden biri "Yardıma ihtiyacınız var mı" diye sorduğunda "Aptal mısınız utanmasanız kız yolun ortasındayken fotoğrafını çekecektiniz. Neden yardım etmek yerine izliyorsunuz. Yardıma o zaman ihtiyacı vardı şimdi değil defolun" diye bağırdım geri zekalılar!

-ARDA'NIN AĞZINDAN-

Mertcan kamp gününden sonra ki gün Ilgın'ı unutmak için sürekli kızlar ile takılıyordu. Her zaman ki gibi bankımızdaydık ve her zaman ki gibi Mertcan'ın dizinde bir kız vardı.

Derslere girdikten sonra 1-2 gündür Ece'nin yanına gitmediğimizi fark ettim. Mertcan'a nereye diye sorduğumuzda "Ece'nin yanına" demişti.

Eve geldiğimizde neredeyse her yerde hizmetçiler vardı. Ece bizi gördüğünde sarıldı ama yüzünde hiç bir tebessüm yoktu. Birlikte oturup komedi filmi izledik biz bile gülerken Ece gülmüyordu.

Ece, Mertcan'ın küçük kardeşi. 2 yıl önce babasının düşmanları yüzünden Ece ve annesini kaçırmışlardı. Bom boş bir odaya kapatıp eziyet çektirdiler annesine. Sonrada annesini gözünün önünde öldürmüşlerdi.

Küçücük çocuğun önünde yapmışlardı bunu. O günden sonra Ece ne gülüyor ne ağlıyordu hatta çok zor durumda kalmadıkça konuşmuyordu bile. En fazla 4-5 saat uyuyordu daha sonra kan ter içinde bağırarak uyanıyordu. Psikoloğa getirdiğimizde elimizden bir şey gelmez demişlerdi. Tabi ki Mertcan bunu yapanlar ile kendisi ilgilenmişti. Zaten Mertcan 2 seneki olay yüzünden şu an böyleydi.

Ece uyumak için odasına çıkınca hep birlikte sarılıp "İyi geceler" dedik. Mertcan yavaşça yorganını kapatıp öptü. Işığı açık bırakarak çıktık odadan. Hizmetçilerin neredeyse hepsi aptal aptal bize bakıyordu. Tamam doğru bir kaçına izin vermiştim ama Mertcan'ın suçu bu kadar güzel hizmetçiler almasaydı.

Yaklaşık 3-4 saat sonra tüm hizmetçiler Ece'nin kapısının önünde beklemeye başladı her gün olduğu gibi. Bizde yukarı çıkıp merdivenlerde oturduk. Burak ve Buğra kapının önünde beklerken biz merdivende oturmayı tercih ettik. Ece'nin bağırma sesleri ile girdik odaya "Yapmayın, dokunmayın anneme, annecim kalk" diyordu bağırarak. Yine kabus görüyordu.

Bir kaç dakika daha sayıklayıp uyandı. Çete olarak yatağın kenarına oturmuştuk. Mertcan sarıldı her böyle olduğunda yumruğunu sıkıyordu. Kardeşini böyle görmeye dayanamıyordu.

**

Sabah Ecelerden 2 saat erken çıkıp bara geldik. Her zaman olduğu gibi sinirliydik. Ece'yi böyle görmek canımızı yakıyordu. Biraz daha barda takıldıktan sonra okula geldik.

Ilgın'lar arabanın üzerine oturup sigara içmeye başladıktan kısa bir süre sonra Mertcan'ın telefonu çaldı. Kimin aradığına bakınca Ece'nin hizmetlerinden sorumlu kişinin aradığını gördük. Mertcan açıp sesi hoparlöre verdi.

Siz İstediniz! (Eski hali)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang