2

554 79 343
                                    

Ertesi gün yurttan ayrılmadan önce dün akşam bulduğu notu cebine tıkıştırdı ve okul servisini beklemek için otobüs durağına kadar yürüyüp oradaki bir banka oturdu. 

Servisi beklerken cebindeki notu tekrar tekrar okudu, notu okumaya o kadar dalmıştı ki gelen servisin kornasını bile duymadı.

Sonunda notu okumayı bitirip eski saatine baktı, servisin gelmesinin üstünden neredeyse bir saat geçmişti! Okuluna kadar giden bir otobüs beklemekten başka çaresi yoktu. Jennie çaresizce bir otobüs gelmesini beklerken yanına onun yaşlarında, koyu siyah saçları yüzüne dağılmış, orta boylu bir kız oturdu.

Jennie bu kızı bir yerden hatırlıyordu, buna emindi. Ancak yüzünü tam olarak göremediği için kim olduğuna emin olamıyordu. Kız Jennie'nin onu süzdüğünü fark edince başını ona doğru çevirdi ve gülümsedi.

Bu Jisoo'ydu! Jennie "Jisoo!" diye bağırdı, Jisoo Jennie'nin bu kadar mutlu olmasını biraz garipsese de "Merhaba Jennie." dedi sakince. Gülümsemesi Jennie'nin içini ısıtmıştı, Jennie için bu hayatta Jisoo'nun gülümsemesinden daha huzur verici bir şey yoktu.

Onlar sessizce birbirlerine bakarken mavi bir otobüs önlerinde durdu. Jisoo Jennie'nin ona bu şekilde bakmasından pek hoşlanmamıştı, ancak Jennie'yi üzmemek için ses etmemişti. Jennie ve Jisoo otobüse bindiler, Jennie hemencicik Jisoo'nun yanına oturdu, böylece otobüste konuşabileceklerdi.

Jennie uzun bir süre sesini çıkaramadı, ancak en sonunda cesaretini toplayıp boğazını temizledi. Bu fırsatı kaçıramazdı. Heyecanla "Eee, Jisoo. Nasılsın, hayat nasıl gidiyor?" dedi. Jisoo biraz üzülmüş gibiydi, sakince "Aslına bakarsan çok iyi değil." dedi. Jennie çok fazla soru sormak istemiyordu ama Jisoo kendini kötü hissediyorsa ona yardım etmeliydi.

"Neden ki?" diye sordu. Jisoo Jennie'nin gözlerine bakmaktan kaçınarak "Hani bazen sevdiğin kişi senin farkında bile olmaz ya..." dedi. Jennie içinden "Bilmez miyim..." diye geçirdi. Jisoo sesizce anlatmaya devam etti: "Sevdiğim biri var ve onun benim varlığımdan bile haberi yok, beni arkadaşı dışında başka bir şey olarak görmüyor."

Jennie Jisoo'nun da onunla aynı hisleri paylaştığını duyunca epey sevinmişti, ancak sonradan kötü bir fikir kafasına dank etmişti: Ya Jisoo onu değil de başkasını seviyorsa? 

Jennie sessizce boğazını temizleyip boğazını temizledi. "Şey Jisoo, mümkün olursa kimi sevdiğini öğrenebilir miyim acaba?" dedi gülümseyerek. Jisoo biraz paniklemişti, Jennie'ye eğilip sessizce "Sır tutabilir misin?" diye sordu.

Jennie dışından kafasını salladı, ancak iç sesi bunu duymak istemeyeceğini söylüyordu. Artık Jisoo'nun sevdiği kişinin Jennie olmasının bir imkanı yoktu. Ancak Jennie son umuduna tutundu, belki bir umut vardı, küçük bir umut, son bir umut...

Jisoo Jennie'nin kulağına eğilerek onun hayatını tamamıyla değiştirecek iki kelimeyi söyledi: "Park Chaeyoung."

Jennie o gün çok keyifsizdi, normalde derslere çok fazla katılırdı ve bu yüzden bazı kişiler onu "inek" olarak adlandırırdı. Ancak bugün her şey ona önemsiz görünüyordu. Öğretmenleri de bir şeylerin ters gittiğini anlamış ve ona ne olduğunu sormuşlardı, ancak Jennie hiçbir şey söylememişti.

O gün eve gittiğinde hayatını tamamıyla değiştirecek bir şey yaptı: Küçük bir defter ve tükenmez kalem aldı. Artık buna tahammülü kalmamıştı, mutlu olması gerekiyordu. Bunun için kalemini aldı ve yaşamak için 13 sebep bulmaya başladı...


13 Reasons Why, Jensoo.Where stories live. Discover now