Bölüm 5- Neredeyiz ki biz?

30 4 17
                                    

Dostlarım okunma ve votelar cidden azalmaya başladı. Takipçilerimin %90'ı karşılıklı takipleşme için... Lütfen yorumlar kısmında desteğinizi gösterin. Keyifli okumalar.

Günaydın Uzay. Belki de tünaydın. Ya da gece gece mi uyandın? 

Yaşıyor musun?  Bu içinde olduğum minicik evdeki 10. günüm. İnanın bana nasıl geldim buraya hatırlamıyorum. En son okuldan çıkmıştım. Yolumu kaybedip bir direğin altında uyumuştum. Sonra gözünü açtın Deniz ile bir odadasın. O hasta. Onu götürdüler ve sana mesajlar geldi. Senin sesini duyabilen ve seni görebilen birisinden... Sonra uyudun ve uyandığında bu bu minnacık penceresi bile olmayan ev! İçeride sadece sürekli yanan bir lamba, küçük ve içinde oldukça az şey bulunan bir mutfak. Üst katta -ne kadar üst kat sayılır bilmiyorum ama, bir yatak var. Ve bir lavabo. Evin ne kadar küçük olduğunu nasıl anlatabiliriz bilmiyorum. Ayrıca şu andaki büyük bir sorunumuz daha var 3 gündür açım. Dediğim gibi zaten çok az şey vardı. Şu sıkıntısı yaşamadım çünkü musluktan içiyorum. Açlıktan karnım sürekli gurulduyor. Bir filmde gördüğüm şeyi yapacağım sanırım. Evet mide bulandırıcı ama hayatta kalmak için yapmalıyım... Hazır mısın Uzay? Kendi kanını içebilir misin? 

Uzun bir düşünceden sonra bunu yapmaya karar verdim. Ölecektim yoksa. Bıçağı alıp bacağımı yavaşça kestim. Acayip acıyordu ama... Sonra oradaki tabağa akıttım. Ondan sonra t-shirt'ümün bir parçasını kesip bağladım. Sonra kanımı kaynattım. Kokusu ve görünüşü midemi bulandırıyordu! Sonra karıştırmaya devam ederken o sesle tüm kaynamış kanı bacağıma döktüm! 

Kapı hızlı bir şekilde açılmıştı.

Kim gelmişti?

Arkamı dönemiyordum!

Korkuyordum çünkü.

Canımın acısıyla bağırmamak için dudağımı ısırıyordum.

"Kimsin?" Sesim uzun zamandır konuşmadığımdan çok boğuktu ve konuştukça boğazım yanıyordu.

"Benim..." Gelen sesle arkama hızlıca döndüm. O muydu?

"D-Deniz? Ahh, çok acıyor. " 

"Uzay bu kan ne!? Kendi kanını mı kaynattın!? Kızım deli misin!? "  

"Kendi kanım! Deniz bir şey yap!" 

Deniz ne yapacağını bilmeden dışarıya koştu. Sonra elinde Aloe vera bitkisiyle geri döndü. Kırdı ve içindeki o vıcık vıcık sıvıyı kanın döküldüğü yerlere sürdü. Neyse ki kestiğim bacağıma kan gelmemişti... 

"Uzay, kızım n'aptın ya!"

"Ya bana kızıp durma! Hala acıyor zaten! Of!"

"Tamam, sakin ol.  Bir ayağını kesmişsin bir ayağına kaynar kan dökülmüş. Ne kadar bahtsız bir kızsın ya!" 

"Yeni mi fark ettiniz Deniz Bey? Bahtsız olmalıymış adım!"

"Hayır, şanslısın çünkü beni tanıyorsun!" Onun bu ukalalığı karşısında cevapsız kalamazdım tabii. 

"Ukalaya bak ya! İstemiyorum yardım falan git başımdan!"

"Uzay, saçmalama!"

Onu itip ayağa kalkmam ile düşmem bir oldu. 

"Bravo sana! Şimdi üstüme düşmesen kalçanı da kıracaktın tam olacaktı!"

"Bırak beni ya!" onu itmek için debeleniyordum ancak çabam boşunaydı çünkü benden çok daha güçlüydü! 

"Uzay... Kendine gel. Haline bak!"

"Bırak beni ya!

"Dur!" Beni öyle sıkı tutuyordu ki şu anda hareket edemiyordum. 

MİRAE (düzenleniyor...)Where stories live. Discover now