20

387 18 13
                                    

Seray'dan...

Konseyden sonra çok yorgun olduğumuz için hemen uyumuştuk. Doğan ve birkaç kişinin tartışması adada da biraz devam etmişti. Ama bu tabii ki benim uyumam için bir engel değildi.

Ödül oyununa gelmiştik. Henüz kameralar çekime başlamamıştı.

"Aa voleybol!" dedim Sergen'e dönerek.

O da gülümsedi. "Sever misin?"

"Severim. Hatta topla oynanan en sevdiğim spor olabilir. Ama ne kadar başarılıyım tartışılır. Ben sadece işin zevkindeyim anlayacağın. Sen nasılsın voleybolda?"

"Benim de çok ilgim yok. Yazın bazen sahilde oynardık arkadaşlarla. Fena değilimdir ama."

Biz konuşmaya devam ederken kameralar çekime başlamıştı.

"Hoş geldiniz arkadaşlar! Bir ödül oyunuyla karşınızdayız. Oyun gördüğünüz gibi voleybol oyunu. Ama bu sefer ödül de ödül hani! Beklentiyi yüksek tutuyorum ama gerçekten değecek." diyerek Acun abi konuşmaya başladı.

İki takımdan da sevinç ve merak sesleri yükseldi. Acaba yine abartma mı yoksa ödül gerçekten iyi mi diye düşünmeden edemedim.

"Arkanızı dönmenizi rica edeceğim."

Hepimiz arkamızı döndük ve merakla bekliyorduk.

"Dönebilirsiniz arkadaşlar!" dediğinde önümüze döndük. Ödül yatak ödülüydü.

"Kazanan takımın adasına 2 kadınlar, 2 tane de erkekler için olmak üzere bu yataklardan gelecek. Bir hafta sizde kalacak."

Ee güzel. Tamam, ödülü beğendim ama yemek de olsa iyiydi.

"Ayrıca yanında iki sabah boyunca menemen de gelecek."

Acun abim, duydun sesimi. Şimdi sevinebilirdim. Zaten tahtanın üstünde yatmaktan sırtımdaki kemikler birbirine girdi. İnşallah biz kazanırdık.

"Şimdi üçerli gruplar oluşturun. Bu gruplar sırasıyla birbirleriyle oynayacak. Böylece 9 maç olacak. Sonra yeni gruplar oluşturabilirsiniz. Buyrun."

Hangi grupların oluşacağına karar vermek için konuşmaya başladık. Barış, Doğan ve Gonca birlikte grup olmuştu.

"Arkadaşlar bu üç isim de voleybolda iyi bence. Bu kişileri ayrı gruplara dağıtırsak daha iyi olmaz mı? Doğan'ın ve Gonca'nın zaten voleybol geçmişi de var. Barış abi de futboldan kaynaklı iyi oynuyordur."

"Yaa Sergen garanti sayı çıkarmaya çalışıyoruz oğlum."

"Sergen, karışma ya!"

Birkaç kişinin ani çıkışlarına karşı Sergen de susmuştu.

"Ben de kendime güveniyorum. Oynamak isterim eğer kabul ederseniz." diyerek araya girdim.

"Şu an gruplar kuruldu ama. Olmaz. Ayrıca bir spor geçmişin bile yok." dedi Barış abi.

"Peki siz bilirsiniz. Burada herkes elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyor sadece."

"Seray tamam ya! Gerginliğe gerek yok oyun öncesi. Enerjimizi düşürmeyelim şimdi." dedi Öykü.

"Kız bir şey demedi ki Öykü."

"Sergen, Seray'ı koruma isteğini anlıyorum. Ama şimdi daha fazla konuşturma beni kameraların karşısında istersen." diyerek tek kaşını kaldırdı. Tehdit mi ediyordu bu bizi şimdi?

"Allah allah! Ne konuşacakmışsın?"

"Öykü kendine gel istersen. Laflarına dikkat et." diyerek araya girdim. Daha fazla dayanamazdım.

La Romanaजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें