40.BÖLÜM~Duruşma

Start from the beginning
                                    

"Masal geç kalacağız." Sözcükleri kalkmak istediğini söylerken sesi bu huzurlu andan ayrılmamak için bas bas bağırıyordu.

"O beni yıllarca bekletti, biraz havaalanında beklese sorun olmaz."

Başıma yaslı başını tamam anlamında salladı. Ellerim elinin içinde ısınmıştı ama o hâlâ bırakmıyor sanki bıraktığı an buz kesecekmisim gibi davranıyordu. Ama unuttuğu bir şey vardı. Ben buzlar kraliçesiydim, bunu bana o söylemişti.

Nasıl yapardım
Böyle sensiz
Kimsem de yok
Sessiz sessiz

Hani kolaydı
Yalnız olmak
Yaz sıcağında
Kendime bakmak

"Tuğkan'ı çok seviyorum0. Müzik zevklerimiz benziyor."

"Evet bencede, şarkılar sanki konuşmadan biriyle iletişim kurmanın yolu gibi. Bir şarkı içerisinde senin tüm söyleyemediklerini barındırabiliyor mesela. Büyülü bir şey."

Sümbüllendi yine
Elini tutan ellerim.

"Evet öyle. İnsana acı çektirebiliyor, sevindirebiliyor, o an tüm duygularını değiştirebiliyor mesela."

Daha fazla konuşmak istemediğim için susmuştum. Zaten en uzun sohbetimi genellikle Borayla ve kızlarla yapıyordum onun dışında artık kimseye kendimi açıklamak için dil dökecek kadar değer vermiyordum.

Aşka doymak niye?
Ateş ederken gözlerin.

Şarkı sona erdiğinde derin bir nefes almıştım. "Artık gidebiliriz." Bora başını omzuna yaslı başımın üstünden çekmiş ardından ellerimi bırakmadan ayağa kalkmıştı. Beni de çekerek kaldırdığıktan sonra ellerimi bırakmış koltuğun üstünde kalan montumu bana giydirmişti. Bebektim sanki de haberim yoktu.

Boranın arabasına bindiğimizde asla olmaması gereken heyecanım ortaya çıkmıştı. Ne yapacağımı, nasıl davranacağımı bilemiyordum. Bilmediğim çok şey vardı ve bu bilinmezlik canımı çok sıkıyordu.

"Heyecanlı mısın?" Bora'nın sesini duyduğumda bakışlarımı yoldan çekerek ona dönmüştüm.

"Bilmem ki." Güldüğünde 'ne oldu' dercesine ona bakmaya başladım.

"Kesinlikle heyecanlısın dudağını ısırıyorsun, ve ellerinle oynuyorsun. Sakin ol hiçbir sorun olmayacak."

Derin bir nefes alıp bakışlarımı cama çevirdiğimde gözlerimi sımsıkı kapatıp geçmişi düşünmemeye çalıştım.
Arabayı park ettiğimizde dışarıdaki hafif yağmuru önemsemeden arabadan indim. Ayaklarım sanki geri geri ilerliyordu, yarın yaşayacaklarım yetmiyormuş gibi birde bunu yaşayamak zorundaydım. O gelmesede olurdu. Bu zamana kadar tek başımızaydık bundan sonra da tek başıma halledebilirdim her şeyi, ona ihtiyacım yoktu.

O da senin için gelmiyor zaten, bu davayı o açtı ya hani Masal.

Eminim ki elinden gelen her şeyi yapardı. Zaten bende benim için geldiğini düşünmüyordum. Sadece gelmesi... Ne bileyim, boğazım dügümleniyordu. Bugüne kadar güçlü durmak için verdiğim tüm çabayı kaybetmek üzere  gibi hissediyordum. Ona alışmaktan korkuyordum. Onu affetmekten korkuyordum. Eğer ona alışırsam onun varlığını tekrar hatırlarsam bir daha ondan ayrılamazdım. Derin bir nefes alarak içeriye girdim.

"Uçağı inmiş olmalı."

Bora saatine bakarak konuştuğunda bekleme yerlerine oturmuştum ayakta durmak istemiyordum zira titreyen dizlerim beni her an yere düşürebilirlerdi. Ayaklarıma bakmaya başladım Bora da yanıma geçip oturmuştu.

KOKUNUN İZİWhere stories live. Discover now