41. Bölüm "Arsız Kadın"

Start from the beginning
                                    

"Toprak?" dedi şaşkınlıkla. Ona cevap vermeden belinden tutarak yatağa yanıma yatırdım. Tek dirseğim üzerine yükselip ona yaklaştığımda şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırıyordu.

" T.. Toprak." diye mırıldandı içine kaçan sesiyle.
Korku muydu bu yüzündeki ifade? Heyecan mı, yoksa utanıyor muydu bilmiyorum.
Tam o sırada çalan telefonuma içimden güzel övgüler yağdırdım. Umursamasam da kapanıp tekrar çalmaya başladığında ettiğim masum küfürlere engel olamadım.

Doğrulduğumda Eylül derin bir nefes verdi. Nutku tutulmuş gibi bakıyordu bana. Birşey söylemeden kalkıp telefona baktığımda Barış'ın aradığını gördüm. Muhtemelen o şerefsizlerle ilgiliydi.

Eylül

Toprak doğrulduğunda istemsizce derin bir soluk verdim. Nefesimi tuttuğumu bile fark edememiştim.

Toprak gergin bir surat ifadesi ile telefonu açıp kulağına dayadı. Ne yaşamıştım az önce? Resmen nutkum tutulmuş, dilim lâl olmuştu.

Yatakta doğrulup ayağa kalktım. Toprak telefonda konuşurken ben ona bakmadan yatağı toplamaya başladım. Toprak'ın konuşmaları kulağıma ilişiyordu.

"Birşey buldunuz mu?" diye sordu karşıdaki kişiye.
Bir süre karşıyı dinleyip başını salladı.
" Bugün mü? Tamam gelirim, kaçta?" diye sordu.
Ardından karşı tarafı onaylayarak kapattı telefonu. Bir elini saçından geçirip dağıtarak bana döndü.
" Hadi kahvaltımızı yapalım, sonra benim biraz işim var."

" Ne işi? Bugün eve gidecektik." diyerek önünde durdum.

Bugün birlikte çocuk odasını boyayıp eşyaları yerleştirecektik. Temizlik işi tamamdı. Ama yerleşecek birkaç eşya biraz iş vardı. Toprak ısrarla olmayan çocuğumuz için de oda hazırlamamızı istemişti. Büyük bir hevesle seçmiştik eşyaları. Ama çoğu şeyde ben de onun istediğini seçmiştim.

" Gideceğiz güzelim. Ben birkaç saate işimi halledip geleceğim. "

" Seni vuran adamlarla mı ilgili?"diye sordum kısık sesle.

Suratıma tarifsiz bir bakış attı. Çenesi kasıldı. Yüzümü avuçları arasına aldı.
" Benim hayatımı elimden almaya çalışanlarla, benim karımı kaçırmaya teşebbüs edenlerle ilgili." diyerek alnıma öpücük kondurdu. Kollarını omzuma sarıp sıkıca sarıldı bana.

Derin bir nefes alıp gözlerimi yumdum. Kokusunu içime çekip sakinleşmeyi bekledim.
" Ne istiyorlar senden? Sana işkence çektireceğini söyledi o adamlar."

" Askerim ben Eylül."

Bu herşeyi anlatıyordu aslında. Askerdi o. Öyle er de değildi. Peşinde böyle adamların olması normaldi aslında. Ama o adamların Toprak'a böylesine bir kin duymaları başkaydı.

" Diğerleri de asker. Neden sana bu kadar kin duyuyor bu patron dedikleri adam."

" Sevgilisini ben öldürdüm." dedi sakince. Bunu normal birşeymiş gibi söylediğinde irkilerek başımı göğsünden kaldırdım.

" N..nasıl?"

"Aynı örgüttendi o da. Suçluydu yani. Çoluk çocuk demeden öldüren, onları o maddelerle zehirleyen insanlar onlar Eylül. Herif şerefsizin önde gideni ama bu kadına düşkündü. Gözlerinin önünde vurdum kadını, kendisi kaçtı. Beni de eziyet ederek öldürmeye yeminli kendince."

" Toprak b..bu-"

" Korkma Eylül, ölmeyeceğim. Sen yaşa diye ben nefes almaya devam edeceğim."

Derin bir soluk aldım. Bakışlarımı yüzünden çekip sıkıntıyla etrafta gezdirdim. Birşey söylemek için dudaklarımı araladığımda "Dikkat edeceğim." diye fısıldadı.
Başımı sallayıp " Tamam." dedim. Başka ne diyebilirdim ki?

SINIR |Tamamlandı|Where stories live. Discover now