Davetsiz Misafir (Kısım VI)

Start from the beginning
                                    

         "İkinizin hâlâ tanrıça olarak kabul gördüğünü sanmıyorum. Sonuçta Olympos resmi olarak düştü." Casey şaşkınlıkla Laura'ya baktı. Herkes şaşırmıştı. Laura konuşmaya devam etti. "Bunu sen söyledin, Diana." Ay Tanrıçası başıyla onayladı. "Buraya bir şekilde geldin ve sana yardım ettik. Üzgünüm, ama bizden birine ikinizin de emir vermeye hakkı yok."

        "Bunun için size minnettarım; fakat Afrodit'i Fraude'ye teslim etmenize izin vermem." 

          Casey gözlerini devirdi. "Böyle bir şey söylediğimi hatırlamıyorum." 

          Afrodit rahat bir nefes aldı. Diana ise hâlâ şüpheliydi. Casey'nin ne yapacağını kestirmek zordu. Başıyla Afrodit'i işaret etti. "Ne yapmayı planlıyorsun?"

        "Pandora'nın kutusunu aramak gibi aptalca bir zaman kaybına girmeyeceğiz. Fraude'nin hedefi kutuyu bulmaksa bırakalım bulsun. Afrodit'e gelince," Ellerini önünde duran tekli koltuğun sırtlık başına dayadı. "Sanırım bir işimize yaramayacak. Şatonun dekolte ihtiyacını karşılamak dışında tabii." Afrodit söz hakkı talep eder gibi öne doğru bir adım attı ve Casey'ye baktı. Casey başıyla onayladı.

       "Medusa'nın mezarı ne olacak? Onu diriltmeyi başarırsa eğer hepimizi taşa çevirebilecek." İğnelemeye alınmamıştı bile. Çünkü bu, -dekolte ve çıplaklık- onun ve onun gibiler için normaldi. 

     "Biliyorum." Dedi Casey sakince ve ekledi. "Medusa'nın başı ve bedeni ayrı yerlerde." Gözleri Diana'ya döndü. "Bildiğim kadarıyla." Diana evet anlamında salladı, Casey konuşmaya devam etti. "Başını bulsa bile sürekli yanında taşımak zorunda ve kendisi de tehlikede olacak. Medusa'ya yaptırmak istediği ortada: Yanında olmasa da yönetmeyi planlıyor ve bunun için vücuduna ihtiyacı var. Kısacası: Medusa'nın iki parçası da tek başına, Fraude'nin işine yaramaz.'' 

       Eivor'un aklında, Casey'nin planı yavaş yavaş şekillenmeye başlamıştı. Suskunluğunu bozdu ve konuşmaya dâhil oldu. "Kutunun işe yarayacağından şüphelisin. Bir hedeften vaz geçip, üç hedefe aynı anda ulaşacaksın." 

       Casey yavaşça başını salladı ve küçük bir ekleme yaptı. "Aslında iki hedef. Kutu işe yarıyorsa Fraude zaten bizim için bulmuş olacak. Böylesine titizlikle aradığı şeyi yok etmenin bir yolunu bulana dek yanından ayırmaz. Kendini ve kutuyu tehlikeye atmamak için bizimle karşılaşmaya cesaret edemeyecektir.  Bu sırada biz de haritaya ulaşınca Ölüm Diyarı'na da ulaşmış olacağız. Sonuçta diyar, Uyuyan Dünyası'nın altında. Ayrıca Medusa hakkında da bir fikrim var." Derin bir nefes aldı ve Diana'ya döndü. "Medusa'nın boynundan altı İstanbul'da."  

          Diana gözlerini kırpıştırdı. "Nasıl yani?"

      "1456'da Fatih Sultan Mehmet ile Yerebatan Sarnıcı hakkında konuşmak için, Venedik'ten bir grup uyuyan geldi. İtalyan asıllı gizli bir pagan tarikatının üst düzey yöneticileriydi her biri."

         Ciara'nın gözleri hala dışarıyı izlerken konuşmaya başladı. "Serpente a Sette Teste (SST) Tarikatı." Gözler üzerine yönelirken arkasını döndü ve oturma grubuna doğru yürümeye başladı. "Medusa mezarının, Yerebatan Sarnıcı'nda olduğunu iddia ettiler. Bir anlaşmaya varıp lahdi Venedik'e götürmekti planları. Fakat Sultan ile görüşmeleri pek iyi geçmedi. Elleri boş döndüler ve lahit Türkiye'de kaldı." Casey'nin önüne gelince durdu. "Sen bunu biliyorsundur tabii. Hatta uzun yıllardır bildiğine eminim."

         "Tarikat temsilcisi, Sultan ile görüşürken oradaydım."

          Ciara tek kaşını kaldırdı ve gülümsedi. "Kaderinin tesadüfleri gerçekten ilginç." 

KIZIL TAHTLAR 1: Salgın (GxG)Where stories live. Discover now