Bölüm 18

717 50 0
                                    

multimedya= Celil/ Kordon

Berfin: “İyi o zaman ben şartımı söyleyeyim. Ben geri döneceğim, hiçbir şey olmamış gibi davranacağım. O itin bütün planlarını öğrenip, istediklerinizi yapacağım karşılığında da, okulum bittiğinde sizin yanınızda kalmam için hiç değilse elinizden geleni yapacaksınız. Yani bundan sonra abimden ayrı kalmak istemiyorum.”

Serdar: “Anlaştık o zaman.”

Celil: “Komutanım anlaşmadık, hem buraya gelemezsen bırakıp evde oturursun!”

Berfin: “Sen bunu unut! Ben yıllarımı buna verdim astsubayım sende biliyorsun hocamdın unuttun mu?”Evet, kabul ettim. Bunu yapabilirdik zaten onun yanı abisinin yanı. Hem nerede olduğunu bilirdik.

ASLI

Bu ne ya şimdi bu tipsizler de nereden çıktı. Olamaz bu küçük çocukların ne işi var burada. Bunu hemen öğrenmeliyim. Ve her şeyden önemlisi şu an bu çocukların buradan çıkması. Gerekirse her şeyi yakar yıkarım.

‘sakin ol’

‘onlar daha çocuk ama’ ve birisi beni arıyor. İç sesimle konuşmamı böldüğü için teşekkür ederim. Kordon benim dengemi alt üst etti. İç sesimle konuşuyorum. A beni arayana bak!

Hemen dışarı çıktım. Kimsenin fark etmeyeceği bir yere geçtim.

Aslı: “Alo”

Celil: “Alo”

Aslı: “Ne oldu? Daha doğrusu inşallah hayırdır? Yani bu gün kötü şeyler duymaya pek ihtiyacım olduğunu sanmıyorum.”

Celil: “Sıra bana geldiğine sevindim. Teşekkür için aramıştım bunu zorla yapıyor olsam da..” yok ya bu adam odun bunu alan kadın yandı. Allah kardeşine sabır versin.

“Ve kardeşimi korumanı isteyecektim.” Bu adam ne saçmalıyor?

Aslı: “Senin yanında benim korumama mı ihtiyacı var? Yapma, kafayı yedin galiba. Kimsenin yaklaşıp başına senin gibi bir bela alacağını sanmıyorum.”

Celil: “Tabiî ki de hayır Aslı. Yanımda olsa sana onu koru demezdim. O geri döndü.”

Aslı: “Arkadaş bu ne ya! Pusu var diyorum pusuya düşüyorsunuz, kardeşini getiriyorum geri gönderiyorsunuz?”

Celil: “Yapamayacaksan söyle. Zaten nasıl yapabileceğini düşündüysem oradan beri.”

Aslı: “Merak etme o iş bende. Burada bir şeyler oluyor ben öğrenip haber vereceğim.”

Yüzüne kapattım kızacaktı ama… Adam geliyor ben ne yapayım. Bu çocukları ne yapacaklar acaba? Neden içim burkuldu anlamadım. Of onlar çocuk sonuçta. Bir şey hatırlamıyorum. Anlatılanlarla anlatanlardan uzakta yaşıyorum. Böyle olmasını ben istemiştim. Hiç değilse  

Hatırlayana kadar. Sevdiklerimin yüzüne boş bakmaktansa bu iyidir.

Botan ile şu gelen tipsizler toplantı yapacakmış. Ay bir su götüreyim de boğazları kumasın dimi.

‘Boş ver boğazlarında kalsın o itlerin’

‘peki bu çocukları öğrenmem için hemen götürsem iyi olacak hem işe yarayacak bir şey belki’ elime bir tepsi aldım ve içine birkaç bardak hazırda olan kahveleri koydum. Ve yürümeye başladım. Bu gün fazlasıyla koruma vardı. Kim acaba bunlar? Ve en önemlisi beni tanırlar mı? Kapının önünde iki tane adam vardı. İçeri girmek için adım attım.

Adam: “Hey! Sen ne yaptığını sanıyorsun?”

Aslı: “Ben yüzdüğümü sanıyordum, yoksa yüzmüyor muyum?”

Adam: “Ne diyorsun be? Deli misin sen?”

Aslı: “Yok deli değilim ama sen salaksın sanırım. Elimde ki kahvelerle ne yapıyor gibi görünüyorum. Tabiî ki de içeridekilere kahve vereceğim saçma sapan sorular sorma!”

Adam: “Tamam, bir şey demedik geç.”

Salak. Ne saçma sorular soruyor. İçeri girdim masada bizim baş it ve iki de adam vardı. Bu o gelen tipsizler. İtin baş beni gördü.

Botan: “Ne yaptığını sanıyorsun sen?”.... 

oylarınızız bekliyorum

BÜYÜK SIR SON HAMLE (şefkat tepe hikayesi)Where stories live. Discover now