38.BÖLÜM~Buzun Sıcaklığı

Start from the beginning
                                    

"O kadarda saygılı değilim bence. Yemek yemek zorundasın."

Kapının önünden gelen sesi duyduğumda kapalı gözlerimi araladım.

"Bana annemmiş gibi davranmaktan vazgeç. Bir gün aç kalsam ölmem."

"Ama ben ölürüm. Benim için ye bari."

"Hayatımı birileri için geçirdim, bu kadarı yetmez mi?"

Yorgun sesime büyük bir sessizlik karıştığında derin bir nefes alıp ayaklandım. Kapıyı açtığımda hemen kapının dibinde sırtını yere yaslamış bir bacağını dümdüz uzatmış diğer bacağınıda dizinden kırarak kendine çekmiş Bora'yı gördüm.

"N'apıyorsun yerde?"

"Seni bekliyorum."

Bakışları aşağıdan yüzüme çevrildiğinde kaşlarım havalanmıştı. Kafamı iki yana sallayıp ona sırtımı döndüm ve oturma odasına ilerledim. Yiğit gitmişti ve oturma odasındaki sehpanın üzerinde bir kasede çorba vardı. Koltuğa oturup kaseyi kendime çektim ve içmeye başladım. Cidden ne kadar acıktığımı farketmemiştim bile. Kasedeki son kaşıkları içerken kapının pervazına yaslanmış beni izleyen Borayı görmüştüm. Çorbayı bitirdiğimde derin bir nefes alarak gözlerimi kapatmış ve bir kaç damla suyu yudumlamaya çalışmıştım ama gözlerim kapandığı gibi yüzümün önüne gelen görüntüler, o yakınlığı...o gözleri.... midem bulanıyordu.

Anında gözlerimi açıp elimdeki suyun dökülmesini umursamadan sertçe masanın üstüne koyarak elimle ağzımı kapatmıştım. Nefesi...tenimdeydi hissedebiliyordum, sıcak iğrenç kokulu nefesi... elleri... dudakları...

Hızlıca ayağa kalktığımda son anda tuvalete yetişebilmiş ve az önce ne yediysem kusmaya başlamıştım. Ben...ben çok kirliydim, pislenmiştim. Yediğim her şeyi çıkarttığımda lavaboda elimi yüzümü yıkamış hatta yüzümdeki nefesin arınması için yüzümü sertçe kazımıştım. Geçmiyordu. Küçük adımlarla içeriye girdiğimde Bora'nın kollarını dizlerine yasladığını yüzünüde ellerine gömdüğünü görmüştüm. O da ne yapacağını bilemiyordu. Benim adım seslerimi duyunca bakışları bana çevrilmişti, iyiyim demek adına küçük bir tebessümle ona baktığımda ayağa kalkmış ve benim için getirdiği yeni suyu bana uzatmıştı.

"Bir iki yudum iç, limonlu bu su iyi gelir."

Başımı tamam anlamında sallayıp elindeki sudan bir kaç yudum aldığımda kendimi koltuğa bırakmıştım. O da yanıma oturduğunda televizyonda her ne var ise kesinlikle ilgimi çekmemesine rağmen izlemeye başladım.
Dizlerimi kendime çekerek ayaklarımı koltuğun üstüne koydum ve kollarımla bacaklarımı sardım. Bundan sonraki hayatımda sanki hicbir amacım kalmamıştı yaşamamın bir anlamı yok gibiydi, niye böyleydi?

Kafamı geriye yaslayarak tavana bakmaya başladım. Nereye kadar böyle gidecekti, bu acı bir gün bitecek miydi?

"Bana bir şarkı açar mısın?"

Birkaç saniye sonra şarkının melodisi tüm odayı doldurduğunda müziğin ruhumu dinlendirmesini beklemeye başladım.

Hiç huzur yok sebebi ne?
Akıl ermez düzenine
Bir şarkının etkisiyle yandım.

"Gözlerimi kapatamıyorum, onu görüyorum. Hep mi böyle olacak?"

Tavandan ayırmadığım bakışlarla sorduğum soru gözlerinin bana dönmesine neden olmuştu.

Hiç huzur yok, düzenim de.
Bi' çözüm yok üzerimde.
Bir şarkının etkisiyle yandım.

Korkakça yanıma yaklaşıp elini başıma götürdü ve omzuna yatırdı.

KOKUNUN İZİWhere stories live. Discover now