Bölüm 6

628 26 6
                                    

6.Bölüm

 

 

‘Kızım anlatsana noldu dün geceden beri çatlıyorum meraktan.’ dedi Isobel.Heyecanından koltuğun üzerinde zıplamaya başlayacaktı.Bu tavrına gülmeden edemedim. ‘Uzun zamandır ilk defa huzurlu bir uyku uyudum Isobel.’ ‘Nasıl yani.’ ‘Dün gece Edward’la uyuduk.’dedim sırıtarak. Ellerini birbirine çarparak ‘Hadii bee.’ Diye bağırdı.’E barıştınız o zaman.Özür diledi mi senden ? Beni affet dedi mi ? Ayaklarına kapandı mı ? Bundan sonra sen çocuk ben üçlüsü dedi mi ? Umursamaz bir tavırla omuz silktim. ‘Ona yerleri sildirdim.’ Yüzüme boş boş ve dik dik bakıyordu. Bakışını görmezden gelerek devam ettim. ‘Ne yapacaktık yani sonuçta yerler kirliydi biraz temizlese ne olurdu.O bikere bana inanmadı ve güvenmedi ben ona güveniyodum ama o yüzden affetmiycem onu.’ ‘Ya ne uzatıyosun Bella affet gitsin.’ ‘Sen onu o kadının kollarında görmedin tabi benim hissettiklerimi anlayamazsın.

 

 

 

Zaten o yaptıklarının hesabının hepsini sorcam ben ona hepsini anlatacak bana.’ Isobel gittikten sonra evde tek başıma sıkılmıştım. Koltukta uzanıp düşünürken birden bastıran uykunun kollarına kendimi ister istemez bıraktım.Uyanmamı sağlayan hafifçe çalan zil sesiydi.Yerimde doğrulup gözlerimi ovuşturdum ve terliklerimi giydim. Kapıyı açtığımda birden bana doğru uzanan bir buket çiçek vardı.Tabii ki çiçeğin sahibi Edward’dı. Bana pırıl pırıl gülümsüyordu. Gülüşünü görünce bende gülümsedim ve çiçeği aldım. Eve girerken iyice bana yanaşmıştı üstelik beni öpmeye kalkmıştı .Öpme hamlesini böldüm ve çiçeklerini koklamak bahanesiyle yüzüme gömdüm. Çiçeklerin arasından görebildiğim kadarıyla geri çekilmeme biraz bozulmuştu. Hafifçe kıkırdağımı da görmemesi de benim için iyi olmuştu. ‘Ee buraya gelmeni neye borçluyuz.’ ‘Seni görmeye geldim.Nasılsın ? Senin için yapabileceğim bir şey var mı ?’ Üzgün bir sesle ‘Kendimi yorgun hissediyorum biraz ev de çok kirli..ne yapıcam ben.’ Ceketini çıkardı ve askılığa astı. ‘Bella ben sana yardım etmek için geldim.

 

 

 

Ne istediğini söyle ben hemen yaparım. Senin dinlenmen gerek.’ ‘Tamam o zaman önce yerleri silmekle başlayabilirsin.Tabi merdivenler ve tüm evin yerleri dahil.Sonra camları silersin bu ara yağmur çok yağdı hep su lekeleri oldu.Tabi temiz cam’a da temiz perde takılır.Sen yerleri ve camları silerken perdeler de o arada yıkanır.Sonra perdeleri ütüler ve takarsın.Ayrıca lavabo ve klozet’i de ovman gerek.Bir de banyo fayanslarını silmen gerek.Duvarları da silsen iyi olur çünkü tablolarım kirli duvarda güzel görünmüyor.Bir de yastık,yorganları havalandırsan iyi olur.Kirli çamaşırlar da var onlar yıkanır ve ütülersin.Bir de yemek yapma olayı var.Bütün bunlar benim çoğunlukla hep yaptığım şeyler hatırlarsan.Evde eksik olsun istemem.Bu işleri yaparsan bana yardım etmenin %50ye yakınını tamamlayabilirsin.Kolay gelsin.Birşey bulmak için yardıma ihtiyacın olursa bana söylersin.’ Dedim ve gülmemek için dudağımı ısırdım.Evet Edward Bey bu kadar işi yapta hiç bir şey’e enerjin kalmasın.Sen hoşnut ol ,kusur bulma diye ben bu işlerle ne kadar uğraşıyordum. Şimdi de sen çek bakalım.

 

 

Edward bu saydıklarımı duyunca ufak bir şok geçirdi ama işe koyulmuştu.Yerleri bitirdikten sonra iki büklüm yürüyerek camları silmeye başladı.Camları silerken gömleğini cam’a değdirmemek için büyük çaba harcıyordu ve daha çok sıkıntı çekiyordu.Okuduğum kitabın arkasına saklanarak onu izliyordum,bu haline gülmeden edemedim. ‘Edward perdeler makinede değil mi ?’ Alnındaki teri koluyla silerek bana baktı ‘Evet makinede.Ben onları nasıl ütüleyeceğim.Ütü yapmayı bilmem ki..’ ‘Yok canım bak ne güzel yapıyorsun.Onu da yaparsın.’ Oflayarak camları silmeye devam etti.Kahkaha atmamak için dudaklarımı ısırmak zorunda kaldım diyebilirim. ‘Edward bu ne biçim duvar silmek..o duvarın pisliğini buna taşımışsın.Sen bu bezleri yıkamıyor musun ? Lütfen tekrar siler misin ?’ Ona kibar bile davranıyordum.Onun bana yaptıklarından sonra bunlar neredeyse hiçbir şeydi. ‘Bella bu ütüler oldu mu sence ?’ ‘Edward bu ne perdeler kırış kırış ya..’ Perdeyi kaldırarak ‘Olmamış mı ?’dedi. ‘Olmamış tabi. Baştan ütüle daha yemek yapılcak.’

 

 

Edward’ın resmen ölüsüyle karşı karşıyaydım.Bu kadar ağır işi yapmasından sonra pek yaşamsal faaliyet göstereceğini düşünmüyordum. Temizlik ve yemek konusunda pek yüksek bir başarı gösterdiği söylenemezdi.En son enerjisi sıfırlandığından beri koltuğun üzerine yığılmış, gözünü tavanın bir köşesine dikmişti.Yumuşak bir sesle ‘Edward..işler bitti.Bana yardım ettiğin için sağol.’dedim.Fakat yine kalkmamıştı.Şuan kullanacağım hamlede tamamen kendim istediğim içindi ama aptallık etmeyecektim.Bella..Sakın kendini kaptırma..Sakın.Yavaşça üzerine oturdum ve yüzünü okşayarak ‘Odamıza çıkalım mı ?’ dedim. Birden beni kucağına aldı ve odaya taşımaya başladı. ‘Pis numaracı indir bakayım beni.O yaptığım şey seni kendine getirmek içindi.’ Yüzüme masum bir kedi gibi bakmaya başlamıştı ‘Ama Bella çok yoruldum.Ne olur karşılığında bir ödül alsam.’ ‘Hayır sen o ödülü bundan sonra rüyanda görürsün.’ Hızlıca kucağından indim ve yatak odasına doğru yürümeye başladım.Arkamdan geleceğini tahmin ettiğim için bakmaya gerek duymuyordum.

 

 

 

Odaya girdiğimde Edward da benimle odaya girmişti.Dolaptan ona çarşaf ve yastık verip kucağına tutuşturdum.Bana anlamaz gözlerle bakıyordu. ‘Salona.’dedim emir verici bir sesle. ‘Bella orası çok serttir her yerim tutulur benim.’dedi mızmızlanarak. ‘Hiçte bile benim koltuğum çok pofuduktur.Çok rahat edersin orada hadi canım hadi.’ Saat çok geç olmuştu ama ben uyuyamamıştım. İntikam yemeğinin soğumasını bekliyorum. Gece gece neler diyorum ben diye kendime kızmıyor değildim.Yastığımı aldım ve salona doğru yürümeye başladım.Edward derin bir sessizlik içinde çok huzurlu bir şekilde uyuyordu.Omzundan dürtmeye başladım ama çok yordum heralde hiç uyanmaya niyeti yoktu. ‘Edward…Edward.. uyan.’ Önce tek gözünü açtı beni görünce diğer gözünü de açtı. ‘Noldu..’dedi uykulu bir sesle.Birden ayağa kalkarak ‘Bebek mi geliyor yoksa !’ ‘Edward 2 aylık bebek nasıl doğacak bana bunu anlatır mısın biraz ?’ Yorgunlukla yatağa çöktü ‘Noldu o zaman ?’ ‘Burada ben yatıcam.Bu koltuk daha rahat.’ ‘Tamam yat canım.Gel yanıma.’ ‘Hayır sen yukarıda yatıcaksın ben burada tek başıma yatıcam.’ ‘Tamam Bella.’dedi oflayarak.Yastığını aldı ve yukarı çıktı. Yatak odasının kapısını yavaşça açtım.Edward yastığıma sarılmış uyuyordu

 

 

 

 

.Bu sefer sarıldığı yastığı birden çektim.Korkuyla uyandığı için yüzüme garip garip bakıyordu. ‘Edward ben aşağıda uyuyamadım.Sen oraya git ben burada uyuyacağım.’ Bu kısır döngüyü birkaç kez daha gerçekleştirmiştim.Edward neredeyse ağlayacaktı artık.Her seferinde yüzünde üzüntüyle bir aşağı iniyor,bir yukarı çıkıyordu.Sabaha karşı yağmur başladı ve bende –korktuğumu söylerek- Edward’ı yanıma çağırdım.Yanıma dedimse yanıma değil yani..Yerde yatacaktı. ‘Bella korkuyorsan gel sarılalım,uyuyalım.Ben niye yerde yatıyorum’dedi sitem dolu bir sesle. ‘Banane sen benim karasularımda yaşayamazsın.Sen yerde yatıcaksın.Odada birinin yattığını bilince,hissedince korkmuyorum.’ Edward’ı gece uyutmadığım için kahvaltıyı ben hazırlamıştım.Aslında kaldırıp paşa paşa ona hazırlatırdım ama kıyamadım artık.

 

 

Masaya oturduğunda tam bir ölü gibiydi.O kadar işten ve uykusuzluktan sonra bunu bekliyordum.Ama ev pırıl pırıl olmuştu. Birkaç saat uyursa kendine gelirdi büyütmeyelim ama.. ‘Edward kahvaltını yap,işe geç kalacaksın.’ Başını tamam anlamında salladı ve birkaç lokma yemeye başladı.Edward evden çıktıktan sonra arkasından bir süre daha baktım. ‘Güle güle Edward.Sen dur bakalım ben sana daha neler yapıcam.’

HEM ÇARE HEM DERTSİNTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang