Bölüm 3

723 28 0
                                    

3.Bölüm

 

Kettle’ da suyun ısınmasını beklerken mutfak tezgahından dışarıdaki sisli ve yağmurlu havayı gözlüyordum. Bugün de hava iç karartıcılığına devam ediyordu. Kendimi korkunç bir yalnızlığın içindeymişim gibi hissediyordum. O kadar uzun süredir dalmıştım ki Kettle’da suyun ısındığına işaret olan sesi bile duymamıştım. Başımı iki yana sallayarak kendime gelmemi sağladım. Sıcak suyu Isobel ve benim için hazırladığım kahve kupalarına döktüm. Isobel eve geldiğinde ona yaptığım iş açıklamamla acayip şaşırmışa benziyordu beni soru yağmuruna tutacağını şimdiden hissediyordum. Kafamdaki bu düşüncelerle salona Isobel’in yanına gittim ve ikimiz için hazırladığım kahveleri sehpaya bıraktım.

Isobel kahvesinden uzunca bir yudum alırken kanepeye iyice sindi ,geldiğinden beri yüzünden silmediği şüpheci bakışlarını üzerimde gezdirdi. Birden yerinden fırladı tahammülsüzlükle ‘Bella Gerçekten ! gayet iyi bir bölüm ve üniversiteden mezunsun. Gayet iyi şirketlerle anlaşmalar yaptın,kendini geliştirmeye çalışıyorsun .Sen demiyor muydun ben yükseleceğim işimde kendimi geliştireceği m diye. Neden işe girmek istemiyorsun anlamadım.’ Gözlerini bana dikmiş bakmaya devam ediyordu. Derin bir nefes aldım ve aynı şekilde bu nefesi verdim.Bu sırrı artık söylemenin vakti gelmişti. Daha fazla içimde tutamazdım. Masumca gülümseyerek ‘Beni işe almazlar.’dedim.Sanki suçlu bir çocuk gibi suçumu azaltacağını düşünerek gülümsemiştim. ‘Neden ?’ dedi ve kahvesinden bir yudum daha aldı.

 

‘Hamileyim çünkü.’ Kahvesini birden püskürttü ‘Neeeee ! ‘ dedi. Gülerek başımı salladım. Isobel’in kendine gelmesi biraz zaman aldı. Kahvesini püskürttükten sonra sıkı bir öksürük krizine tutulmuştu. Koşarak ona su getirdim ve sırtını sıvazladım. Ben bile öğrendiğimde bu kadar şaşırmamıştım. Isobel bile böyle olduysa Edward öğrendiğinde ne yapacaktı merak ediyordum. Isobel kendine gelmeye başlamıştı ‘Peki Edward biliyor mu ?’dedi sanki aklımı okumuştu. ‘Sence bilse böyle durur muydu ?’ Yüzüme düşünceli baktı ve başını onaylamayan bir ifadeyle salladı ‘Bence fazla geç olmadan ona söylesen iyi olur.Sonuçta bebeğin babası yani..Sen demiyor muydun çocuk çocuk diye tutturuyor.’

Omuzlarımı silktim açıkçası pek umrumda değildi. Zaten Edward ve benim için her şey çok geç. Bu gecikse ne olur ki.. Isobel gittikten sonra yatak odama çıktım ve aynanın karşısına geçtim,kendimi dikkatlice incelemeye başladım.Aynaya bakarken sanki kendime değil de bir yabancıya donuk gözlerle bakıyordum. Saçları dağılmış,biraz kilo almış,göz altları kararmış,göz rengi biraz koyulaşmış bir yabancı..Bakışlarımda kendimi arıyordum ama bulamıyordum. Sanki yeniden 7 yaşındaydım,karanlıktan korkan,aynaya bakmaktan çekinen kaybolmuş bir kız çocuğuydum.

 

Beynim yaşadığım acıları algılamayacak kadar yorulmuştu aklım sürekli geriye gidiyordu yaşadığım güzel anılara,o zamanlar yaşarken çok mutlu olduğum ama şimdi bana acı veren anılara..Kendimin o kadar farkında değildim ki dolan gözlerimi farketmiyordum,aşağıya doğru hızla düşen göz yaşlarımı da acımı dışarı akıtmanın başka yolu var mıydı ? Gözlerimi kırpıştırdım ve bulunduğum yeri hatırladım.Aynadaki yabancıya baktığım zaman içimden geçenleri sesli söylemiştim ‘Berbat görünüyorsun.’ Kendi sesimi duyunca irkilir gibi oldum ama en azından beni biraz da olsa bu duygu karmaşasından kurtarmıştı.

 

Kendimi aynanın önünden çektim,yatak odasının camlarını sonuna kadar açtım.Yağmur dinmişti ve geride bıraktığı toprak kokusu kalmıştı.Evin havası birden boğucu gelmeye başladı,kendimi dışarı atmak istedim.Şöyle bir düşününce neredeyse Edward’dan ayrıldığımdan beri evden dışarı çıkmıyordum. Spor ayakkabılarımı bağlarken fazla iki büklüm olmamaya çalıştım. Sonuçta artık 2 kişi sayılırdım içimde bebeğimi büyütüyordum yalnız başıma...Evden çıktığımda dışarıda serin bir hava hakimdi ceketimin önünü biraz daha kapatarak yürümeye başladım .Aslında yürürken düşünmek bana iyi gelirdi fakat şimdi kafam o kadar karışıktı ki nerden başlasam nasıl çıksam bu işin içinden gerçekten bilemiyordum. Giderek değişmeye mi başlıyordum ? Eskiden bebek istemiyordum çünkü o muhteşem sandığım işlerim için yani en azından muhteşemliğin peşinde koşmaya çalışıyordum. Ama bu beklenmedik bir misafirdi. İçime o anda değişik bir sıcaklık ve mutluluk yayıldı ki hafifçe gülümsedim ve elimi yumuşak bir dokunuşla karnımda gezdirdim. ’Tam zamanında geldin bebeğim. Babasız büyümek aslında senin için zor olacak ama ben seni hiç terk etmeyeceğim. Hep senin yanında olacağım sen benim dert ortağım olacaksın. Yani babasız büyümekten kastım babana pek güvenmediğim için.Yoksa seni tabii ki görecek sonuçta o senin baban.’

HEM ÇARE HEM DERTSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin