Duymak istediğim ve beklediğim cümle buymuş gibi Melih'in koluna yapıştım. Bütün ağırlığımı Melih'e vererek ayağa kalkmayı başardım.

Hamileydim. Hamile olmasaydım daha rahat ayağa kalkabilirdim.

"Canan..." diye haykırdı Fikret Yıldırım. "Canan yaşıyor mu Melih?"

Melih, dayısını duymazdan geldi. Annemi hiç zorlanmadan kucağına aldı. Gözleri gözlerimi buldu. "Ceketimden tut Ahu. Bu evden çıkıyoruz."

Dediğini yaparak hemen ceketinin ucundan tuttum. Melih'in adımları hızlıydı, ben de ona yetişmeye çalışıyordum. Fikret Yıldırım arkamızdan haykırıyordu.

"Canan" diyor "Melih" diyordu hatta salondan çıkacağımız zaman göz ucuyla ona baktığımda ayağa kalkmış bize doğru geldiğini bile gördüm. "Geliyor..." dedim Melih'e ceketini biraz daha sıkarak "Arkamızda."

"Arkana bakma! Önüne dön ve sadece yürü Ahu."

Dudaklarının arasından bir şeyler daha mırıldandı anlayamadım. Evden dışarıya çıktığımızda annemin dudaklarından bir inilti koptu. "Anne..." dedim. Cevap olarak bir inilti daha aldım.

Sonunda Melih'in arabasının yanına geldiğimizde "Cebimden anahtarı çıkart kapıyı aç Ahu." dedi Melih.

Elimi cebine attım ve tek seferde anahtarı bularak otomatik tuş kilidiyle arabanın kapısını açtım. "İçeriye geç otur. Anneni kucağına vereceğim güzelim."

Arabanın kapısını açtım. Şoför koltuğunun arkasına geçip oturdum. Melih annemi kucağıma olabildiğince dikkat ederek yatırdığında, göğsündeki bezin üstüne elimi koydu. "Bunu böyle bastır Ahu." gözyaşlarım yeniden akmaya başladığında, başımı salladım ve annemin göğsünün üstündeki beze elimi bastırdım. Melih arabadan çıkıp kapıyı kapattığında, Fikret Yıldırımda yanımıza gelmişti.

"Melih..." diyerek Melih'in koluna tutunmaya çalıştığında, Melih birden yüzüne yumruğunu geçirdi. Fikret Yıldırım geriye savruldu ama yere düşmedi.

"Ulan siktir git karşımdan!" diye hırladı Melih.

"Canan'la ben de geleceğim. Onun yanında olmak benim hakkım!"

Melih yumruğunu bir kez daha dayısının yüzüne savurdu. Elindeki anneme ait kana dayısının ağzından akan kan karıştı.

"Siktirme lan bana haklarını! Çekil git karşımdan. Şimdi elimden bir kaza çıkacak!"

"Sen beni engelleyemezsin Melih!"

Melih dayısının yüzene bir yumruk daha savurduğunda annemin dudaklarının arasından acılı bir inilti koptu.

Onlar orada birbirini yerken benim annem kanlar içinde acı çekiyordu.

Tek elimimin avuç içini cama vurdum. "Melih!" ikisinin de gözleri beni buldu. "Ölüyor..." dedim "Annem ölüyor."

Melih, Fikret Yıldırımın yakasını bırakıp büyük iki adımda arabaya geldi. Kapıyı açtı, içine geçip oturdu ve hızla arabanın motorunu çalıştırarak Fikret Yıldırımın evinin önünden uzaklaştı. Tek eliyle direksiyonun hâkimiyetini kurarken, diğer eliyle telefonunu çıkarttı ve birini aradı. Aradığı kişi telefonu açınca hızlı hızlı konuştu.

BUZ YANIĞIWhere stories live. Discover now