Bölüm 14

767 43 0
                                    

multimedya= Şahin

Aslı: “Hey orada mısınız?”

Doktor: “Aga telsiz.”

Serdar: “Ver bakalım Doktor. Kimsin ne istiyorsun?”

Aslı: “Şahin nasıl iyi mi?”

Şahin: “Bu kim be?”

Celil: “Sen bizi kurtaran kişisin. Kimsin sen?”

Aslı: “Aaa yeter be her defasında kimsin, kimsin takılmış plak gibisin. Söyle Doktor’a seni ileri sarsın biraz.”

Celil: “sen misin?”

Aslı: “Yok dedem hastayım yerime onu gönderdim. Ya size haber vermeseydim keşke. Ben dikkatli ol diyorum size. Siz gidip de bilerek orada sıkışıyorsunuz bravo!”

Celil: “Tamam, kısa kes. Sağ ol teşekkür ederiz.”

Aslı: “Kordon koruma programı ne zaman bitiyor bu akşam?”

Celil: “ne oldu niye soruyorsun?”

Aslı. “Size çay içmeye geleceğim sizi çok özledim. Ya sabır… İşim varda ondan herhalde.”

Doktor: “aga vallaha bu kız tırsılcak kadar varmış.” Dedi Doktor kulağıma eğilerek. Haksızda sayılmazdı. Elinden telsizi aldım.

Serdar: “Üç saat sonra bitiyor. O zaman halledersin işini.”

Aslı: “oh be üsteğmenim vallaha helal olsun sana bu Kordon’a kalsa sual soruları soracak. Sanki Azrail adam ya…” kapattı. Ters bir kız.

Celil: “Komutanım siz benden bu kadar bıktınız mı? Ölüme gönderiyorsunuz.”

Serdar: “Kordon çok konuşma bak o olmasa ne Şahin kurtulurdu ne de biz.”

Doktor: “Dostum vallaha bu kız tırsılcak kadar varmış.”

Şahin: “Bir teşekkür etseydim bari.”

Doktor: “Aman yağız deneme bu kız sonra niye teşekkür ettin diye sana kafa tutar zararlı çıkarız yani.” Bu Doktor az değil. Ama bazen gerçekten doğruları söylüyor.

Celil: “Doktor biliyor musun kırk yılda bir doğru konuştun?”

Doktor: “Kordon dostum sen kaç yaşındasın bir söylesene?”

Celil: “Otuz beş de ne alaka?”

Doktor: “yani düşününce bende kırk yaşından küçük olduğuma göre kırk yılda bir doğru konuştuğumu nereden biliyorsun?”

Serdar: “Kesin şamatayı da valinin yanına gidelim. Hadi!”

Celil-Şahin-Doktor: “emredersiniz komutanım!” bence hepsini bırakıp şu bağırma işini masaya yatıralım yoksa sağır olacağım.

ASLI

Of be bu Kordon da çok kıt kafalı ya. Sanki adamı yiyeceğim altı üstü kardeşini götüreceğim. Kendim için bir şey yapsam bu kadar konuşmaz. Bu itte iyi alışmış yıkıp dökmeye. Yenilince hırsını eşyalardan çıkartıyor. Şimdi ortaya çıkıp ‘Ben haber verdim yapacağınız eylemi’ diye haykırmak istesem de. Kendime verdiğim o söz aklıma geldi. Ne olursa olsun bir daha deli gibi ölüme gitmeyeceğim. Gitsem dahi bir vatan haininin kurşunu ile ölmeyeceğim. Sorun ölüme bodoslama dalmak değil de bir itin kurşunu ile ölmek sanırım beni bu haykırıştan vazgeçiren. Bu it sinirini adamlarından çıkartmaya başladı ve sanırım sıra bana geliyor.  Bu arada bu it ben çarşıya çıktığımda peşime adam takmış. Neyse boş verin zamanı gelince onları nasıl atlattığımı anlatırım.

Botan: “Kız sen bütün gün neredeydin?” ben bilmiyorum senin benim nerede olduğumu bildiğini zaten. Allah’ım ben niye bu kadar uzun cümleler kurmaya başladım. Ah Kordon ah. Dengemi alt üst etti.

Aslı: “Başkan mağazadaydım.”

Botan: “hiçbir şey almadan mı çıktın.”Ben çok salağım insan bir şey alır yani.

Aslı: “Başkan ben mağazaya alışveriş için çıkmadım. Arkadaşım orada çalışıyor onun yanına uğradım.” Pek de yalan sayılmaz gıcık Necla orada çalışıyor. Yani işim garanti.

Botan: “Biliyorum lan.” Oğlum dua et seni Kordon istiyor yoksa lan demenin hesabını sorardım ama…

BÜYÜK SIR SON HAMLE (şefkat tepe hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin