0╰╮4

1K 126 9
                                    

10.02.21

_

Yanında hızla geçen 'şey'le öne doğru savrulmuş bu kadar hızlı olan şeyi merak edip kocaman açılmış gözleriyle iri bedeninin sendelenmesini sağlayan ve hemen karşısında duran siyah saçlı kişiye bakmıştı. O ise kendisine gülümsemiş, birkaç adım atmıştı."Geliyor musun?"




Yeryüzünde tekrardan bir araya gelen tanrılara Jeongguk kısa bir bakış attıktan sonra parmaklarıyla Olimpos'un bilinin tüm yerlerin haritasını çıkartmış bulundukları yeryüzüne ait haritayı dağın gökyüzüne yansıtmıştı.

Bütün gözler oraya dönerken Jieun konuşmuştu. "Ben ilk önce aşina olduğumuz yerlerden başlayalım derim aramaya." Birkaçı onu onaylarken diğerleri de haritayı inceleme ihtiyacı hissetmişti. O sırada Jimin kollarını göğsünde birleştirerek tek kaşını kaldırmıştı.

"Hades yer altı tanrısı değil mi? Oğlu da orada onunla beraberdi. Ben ilk önce yer altına bakalım derim."

"Bağ bozumu haklı. Oradan başlamak en mantıklısı." Jimin bu sefer sinirle biraz ilerisinde duran uzun bedeni döndürdü sinirli bakışlarını. "Bana bir daha öyle dersen-"

"Ne? O kısa boyunla ne yapmayı düşünüyorsun bağ bozumu?"

"Seni o boyun kadar uzun olan kılıcının üzerine oturtturursam, görürsen ne yapmayı düşündüğümü."

Gökyüzünde olan sohbetlerine biraz da tartışmalarına uzak kalmayı seçen Baekhyun bu sefer sessiz kalmak istememiş ve hızını kullanarak aralarına girerek dikkatlerini dağıtmıştı. "Zeus aşkına, biz bir görevdeyiz. Ne Chanyeol'un kılıcının boyutu ne de Jimin'in yarı tanrı olması bizi ilgilendirir. Lütfen görevimize odaklanalım ve Zeus'u hayal kırıklığına uğratmayalım."

"Haberci haklı." Hyejin başından beri kontrol ettiği kılıcını kılıfına sokmuş Jeongguk'un gökyüzüne yanstıtığı haritaya kısa bir bakış atıp elini çenesine koymuştu. "O halde ilk önce yer altına iniyoruz. Sonra Hoseok ve Jieun'un yaşadığı yere yani Delos'a gideriz. Sonrada Atina'ya gideriz. Eğer bir ipucu ve herhangibi bir iz bulamazsak o zaman bakarız."

"Boşuna zeka tanrıçası değil. İki dakika da yaptı planı."

"Unutun bunu. Ben Atina'ya ayak basmam." Chanyeol sinirle konuştuğunda Hyejin arkasını dönüp alaylı bakışlarını ona çevirdi. "Neden? Yunanlılar senden nefret ediyor diye mi?" Bu sefer alaylı yüz ifadesine sahip kişi Chanyeol idi.

"Hah, onlar kim ki bir tanrıdan nefret edebilme cüretini gösterebiliyorlar? Asıl ben onlardan nefret ediyorum!"

"Buna o zaman karar veririz." Yugyeom artık sıkılmışlığın verdiği hissiyatla gözlerini devirerek konuştuğunda göğsünde birleştirdiği ellerini birisini havada sallayarak konuştu. "Görevin çabuk bitmesi ve sizden çabuk kurtulmak istediğim için ben ikiye bölünme taraftarıyım." Yoongi alayla gülümseyerek onu onayladı. "Ah kesinlikle."

Birkaç kişi onay verince Yugyeom birkaç adım öne çıktığında açık alana ilerlemiş, ellerini havada döndürerek avuçlarının içinden dört tane alevli tekerlek çıkartmış etrafında döndüğünde ise kollarını iki yana açarak gövdesinden üç tane boğa başlı at çıkmasını sağlarken Jimin artık şaşkınlıktan ayaklarına kadar düşen ağzını toparlayıp yüksek sesle konuştu.

"Şuanda yüz bin yılda bir görülen boğa başlı atların önderlik ettiği arabaya mı bakıyorum yoksa sonunda delirdim mi?"

Yugyeom gülümseyerek ona kısa bir bakış atmış ve Jieun'a ilerlemişti. "Bu güzel tanrıça bana yaşadığı Delos'a gitmek için eşlik edebilir mi acaba?"

Jieun önünde hafif eğilen tanrının nezaketine karşılık elini onun eline bırakmış ve eğilmişti. "Elbette." Hoseok ikiziyle ilerleyen tanrıya karşı göz devirmiş ve kafasını iki yana sallayarak onları takip etmişti. Sonuçta o da Delos'ta yaşıyordu ve onun da gitmesi gerekiyordu.

"Beni de alın, beni de."

Jimin sekerek onlara doğru ilerlediğinde arabaya atlamış ve kısa sürede havalanarak gökyüzünde kaybolmuşlardı. O sırada şaşkınlıktan çoktan sıyrılmış olan Seokjin konuştu. "Ee yer altına nasıl inmeyi düşünüyorsunuz?"

O sırada sağlarından Baekhyun koşar adımlarını yavaşlatmış onlara dönmüştü. "Hades'e sordum. Bizim için güvenli bir yere delik açacak. Ve kendisi yer altını yardımcılarının çoktan, birden fazla defa aradığını söyledi. Kendisi eğer oraya inersek zaman kaybedeceğimizi düşünüyor. Ama Yüce Zeus yine de inmemize izin vermesini sağladı."

"Hades ne istiyor anlamadım. Oğlunu istiyorsa itiraz etmesin de arayalım her yeri. Niye bizi düşürme çabasında?" Namjoon kafasındaki birkaç sorudan sadece birisini dile getirdiğinde Seokjin kafasını çevirdi. Kocasına yan yan bakarken onunda bakışları kendisine dönmüş, aralarında tuhaf, anlam içermediğini düşündükleri bir bakışma geçtiğinde ayaklarının altında bir sallanma hissetmişler sonrasında Baekhyun'un sesini duymuşlardı.

"İşte delik açıldı. Gidelim ve gerçekten zaman kaybı olup olmadığını anlayalım."


_

Lost Son of Hades × TaeKookOnde histórias criam vida. Descubra agora