39. Bölüm "Dildâde"

Start from the beginning
                                    

" Halledelim halledelim de sen yorulmaz mısın?" diye sordum yarasını kastederek.

Başını sallayıp sandalyesinde geriye yaslandı. "Ben iyileştim bile Eylül. Sen bakma. Doktorlarla amcana numara yaptım. Seni biraz daha yanımda tutabilmek için."

" Oha." dedim büyük bir şokla.
" Hadi amcamı anladım. Doktora da mı? Hadi bunu da geçtim. Senin bunu benden saklaman gerekmez mi?"

Omuz silkip " Yoo." dedi çocuk gibi.
Çayından keyifli bir yudum aldı.

" Amcana numara yaptım çünkü Melih'in babası ve beni senden ayrı tutma ihtimali var. Doktora numara yaptım çünkü amcana durumumu anlatma ihtimali var. "

Burnuma işaret parmağımı ile ufak bir fiske vurup göz kırptı. "Ayrıca senden neden saklayayım? Sen de benim yanımda kalmak istiyorsun zaten."

Elimi dudaklarıma götürüp şok olmuş teyzeler gibi ağzımı kapattım. Gözlerimi kısıp onaylamaz bakışlar attım ona.

Bir süre sonra elimdeki bardağı masaya bırakıp ayaklandım. " Hadi sen içeriye geç ben şurayı toplayayım." diyerek saçlarını karıştırdım. Bu gerçekten hoşuma gidiyordu.

O da ayağa kalkıp masadakileri toplamaya başladı. " Sen git ben hallederim." dedim elini tutarak.

"Olmaz." dedi elindeki elimi kaldırıp üzerine bir öpücük kondurdu. "Zaten sen hazırlamışsın herşeyi."

O kahvaltılıkları dolaba yerleştirirken ben bulaşıkları makineye dizmeye başladım. İşini bitirip bulaşıkları sudan geçirmeme yardım etti. En son ben masayı silerken içeriye geçmişti.

Masayı silip elimi yıkayarak odaya geçtim. Yatağı ve ortalığı toplamıştı. Zaten onun düzlenli bir adam olduğunu biliyordum. Askeri bir tertipdi bu.
Saçlarımı tepeden bir topuz yaptım. Elektrikli süpürgeyi çıkartıp, yerleri de silmek için bir su hazırladım.

Salona geçtiğimde Toprak koltukta dizüstü bilgisayarı ile birşeyler yapıyordu. Üzerine gri bir tişört giymişti. Yanına oturup kedi gibi başımı kolları arasından bilgisayara doğru uzattım. Beni fazla zorlamayarak bir kolunu omzuma attı. Bir süre ekrana baksam da anlamamıştım. İşiyle alakalı şeylerdi bunlar.
Sonunda bilgisayarı kapatarak yanına bıraktı.
" Eee." dedi başıma bir öpücük kondurup. "Şimdi ne yapıyoruz."

" Ne ne yapıyoruz?" dedim hiddetle başımı yukarı kaldırarak.

Gözlerini anlamazca suratımda gezdirdi. " Temizlik yapacaktık ya nereden başlıyoruz? Ben ne yapayım?"

" Ha." dedim kolundan sıyrılıp ayağa kalktım. "Ben hallederim sen yorulma."

"Olmaz ben de yardım edeceğim."

Tam ağzımı açıp itiraz edeceğim sırada elini ağzıma kapadı. Sırtımı göğsüne yaslayıp ilerlerken "Ben toz alayım mı?" diye sordu.

Eline de toz bezi ne yakışır!

Ben dudaklarımın üzerindeki eline rağmen kıkırdarken o tüm ciddiyetini koruyordu. Elini çekmesi için öptüğümde tahmin ettiğim gibi elini çekip beni kendine döndürdü.

İç çeker gibi bir soluk aldı. "Hadi başlayalım biran önce. Boşuna itiraz etme yardım edeceğim."

Evi temizlerken Toprak'a mümkün olduğunca küçük işler vermiştim. Hızlıca tüm evi temizleyip bitirdiğimizde Toprak'ı salona yollayıp  Türk kahvesi yapmak için mutfağa geçtim.
Cezveyi ocağa bıraktığımda Toprak'ın sesini duydum.
"Güzelim." diye girdi mutfağa. Elindeki telefonu cebine atıp bir iki adımda yanıma geldi.
Eli belimi bulduğunda yüzünde muzip bir ifade gezindi. İki yanağıma koca öpücükler kondurup başını boynuma gömdü.
O boynumda derin nefesler alıp ööperken  Ne oldu?" diye sordum saçını okşayarak.

SINIR |Tamamlandı|Where stories live. Discover now