0.1

18.2K 1K 2.1K
                                    

Tayfamızı buraya bırakayım..

Ve demek istediğim tek bir şey var, hikayenin akışına göre küfür kullandım lütfen onları sorgulamayın sadece eğlence katsın diyeydi hepsi

O zaman iyi okumalar 💜

Say Bismillah
_________________________

"Ya," dedim yanımda ki arkadaşlarıma bakarak. "Gerçekten o kadar kişinin arasından krallığa girmeyi düşünüyor musunuz siz? Sizce seçilebilir miyiz? Hadi ben belki bir ihtimal de gerçekten ikinizin seçileceğine ihtimal veriyor musunuz?"

İkisinin bakışlarını sözlerimin üzerine aniden sertçe bana döndüğünde sustum işareti yaparak hızla dudaklarımı birbirine bastırdım ve elimi üstüne kapattım. Ben mantıklı konuşuyordum ama onlar ne anlardı ki.

Beyinsizler.

Hepimiz amele gibi yan yana büyükten küçüğe dizilmiş biblolar gibi oturduğumuz duvarın üstünden gözüken pek de uzak olmayan krallığa bakıyorduk. Benim değildi ama Seungmin ve Jisung'un orada çalışma hayalleri vardı.

Bir insan neden çalışmanın hayalini kurardı?

Ben olsam prens karısı olmanın hayalini kurardım, tabi bu bedenimle pek mümkün değildi ama olsun.

Bir yerlerimi kesersem belki şansım olurdu, bebek gibi yüzüm vardı zaten.

Kendi kendime prens karısı olma hayalleri yolunda ilerlerken oturduğum yerden kolumun dürtülmesi ile bakışlarımı yanımda oturan Jisung'a çevirdim. "Ne var?"

"Ne, ne var? Yemiş diyorum."

Eli ile diğer tarafımda oturan Seungmin'in elinde ki keseyi işaret ettiğinde, uzanarak içinden bir avuç yemiş çıkarıp Jisung'a verdim. "İki gram paramız var onu da senin midene harcıyoruz, az ye biraz it!"

"Sanane lan, yerim ben. Krallık'ta çalışayım da aldığım paranın beş kuruşunu sana yedirmeyeceğim insafsız köpek."

"Siz salaksınız," diye sırıtıp kendimi Seungmin'in üstüne yaslandım. "Bir insan neden krallıkta çalışmanın hayalini kurar ki? Gidin oradan bir kadını falan tavlayın hayatınız kurtulsun oğlum, zeki olun biraz."

Gerçekten, neden krallıkta çalışılırdı ki? Bütün halk orada ki düzenin çok sert olduğunu konuşuyordu, prenslerin bitmek bilmeyen istekleri, dönen dolaplar, kralın ıvır zıvırları... Bunlara kölelik yapmak çok saçmaydı.

Seungmin dizine uzandığım için elini kaldırarak alnıma vurdu. "Çünkü biz sen değiliz canım. Kadın tavlayıp hile yapmak yerine alnımızın akı ile para kazanmak istiyoruz."

"Burası neyinize yetmiyorda krallık diye taktınız?" dediğim de Jisung omuz silkti.

"Parası yüksek bir kere, hem kıyafetlerde yatacak yerde veriyorlar. Bir de Changbin hyungun orada olması da var. Yabancı yer değil en azından."

Bizim ailemiz yoktu, Joeson döneminin zavallı başı boş halkından biriydik. Tek abimiz vardı o da Changbin hyungdu ama o da birkaç sene evvel saraya harem ağası olarak girince sadece hafta sonlarında çıktığı izinlerinde görüşür olmuştuk.

Başta hayali muhafız olmaktı ama boyu yetmediği için harem ağası olmuştu.

Kıkırdadığım da bizimkiler bana baktı. "Ne gülüyorsun yine deli deli?"

"Changbin hyungun muhafız olmak isteyip harem ağası olarak saraya girdiği aklıma geldi."

Cümlemle beraber hepsi bir anda kahkaha attığında bende gülüyordum. Herkesin başına böyle bir yanlış denk gelmezdi. "Gerçekten," dedi Seungmin gülmelerinin arasında. "Hâlâ bunun nasıl olduğuna kendi bile anlam veremiyor. Boyu dediğimizde ise yemedim size yedirdim ondan kısa kaldım diyor."

the kingdom love, hyunin ✓Where stories live. Discover now