BÖLÜM 10

162 130 19
                                    

                                                                                   ~15.04.1994~


Dışardan gelen ama anlaşılamayan seslerle uyandım. Kapımın önüne kadar gelen bu ses karşısında sakin kalamazdım. Bir lider böyle kaldırılmaya layık değildi. Dışarı çıktım. Tüm yerliler ellerindeki mızrakları aşağı yukarı sallıyorlardı.  Ama önde ne olduğunu görmek mümkün değildi. Tabi ki benim dışımda. Ben lider olduğum için herkesin bana yol vermesi şarttı. Yerliler bana yol veriyordu ama birkaç yerli önümde durup beni korumaya çalışıyordu. Bir iki dakika sonra en öne gelmeyi başardık. Karşımızda bizden kaç kat kalabalık bir ordu vardı. En öne gelip lider olduğumu belli ettim. O anda yanıma bir yerli gelip kulağıma onlar istiyor bizim almak adayı biz izin vermek istemiyor buna dedi. Cümlesi devrikti ama ne söylemeye çalıştığını anlıyordum. Karşımızda ki ordunun lideri yanıma gelip bak lider biz alacak sizin adayı siz verin kendiniz dökülmesin kan dedi. Çok sinirlendim ve ben burada liderken  kimse kimsenin adasını alamaz dedim. Ne dediğimi anlamışa benziyordu. Saldırııııııııınnnnn dedi. Bizim yerlilerde beni korumaya çalışarak bir kısmı beni çadıra götürmeye çalıştı. Bir kısmı da  karşıdaki yerlilerle savaşıyordu. Çadıra gittik ve gelişmelerden haber almak için yanımdaki birkaç yerliyle bekledik. Yarım saat sonra bir yerli çadıra girerek durum kötü liderim, sürekli iniyor gemiden onlar, biz kaldık güçsüz, savaşmak lazım onlarla, yapmak gerek gemi dedi. Yanımdaki yerlilerle çadırdan çıktım. Adanın ormanlık alanları komple bambuyla doluydu. Aklıma bir fikir geldi. Bambularla bir gemi yapacaktık ve bu olurken de zehirli bitkileri karıştırıp zehirli bir ok yapıp bambularla onu karşıdaki yerlilere atıp öldürecektik. Bunu tüm yerlilere söylemesi için 5tane yerliye görev verdim.  Onlar bunu tüm yerlilere  yayarken bende büyük bir yaprak alıp kuş tüyüyle geminin planını çıkartmaya başladım. 15dk sonra savaşan yerlilerin bir kısmı zehirli bitkileri toplamak bir kısmı da toplanan bitkileri karıştırıp ok yapmakla görevlendirdim. Geri kalan yerlilerde adayı koruması için görevlendirdim. O anda çok kötü bir şey oldu. Karşı tarafta ki yerliler bizim çadırlarımıza ateşli oklar atmaya başladılar. Bu oklar çadırlarımızdan bazılarına denk geldi ve çadırlarımız yanmaya başladı. Sonunda bizim zehirli oklarımızın bazıları  hazır oldu. Kaybımız çoktu ama kalan yerlilere zehirli oklardan verdirdim. Ve bir kısım daha ordu bölerek o orduyu da yanan çadırları söndürmesi için görevlendirdim. Çok az yerli savaşıyordu ve onlarda aç oldukları için güçsüzlerdi. Yaklaşık 2saat sonra gemimizin temelleri atılmıştı. Ama savaşacak yerli sayısı 72ye düşmüştü yaklaşık 238kaybımız vardı. Zehirli ok yapan yerlilerin sayısını 70kişiden 20kişiye düşürdüm ve çadırları söndürmede görevlendirdiğim 40 kişiden 8i ateşleri söndürürken yanarak öldü. Yangınları söndürürken karşıdaki yerlilerden daha fazla ateşli ok atılıyordu. durumumuz çok kötüydü. Geminin bitmesine çok az kalmıştı. Ama bu kadar zaman dayanabilir miyiz bilmiyordum. Karşıdaki yerliler azalmıyor hatta gemilerden tekrar tekrar gelip çoğalıyorlardı. Yaklaşık 50dk sonra savaşan yerli sayısı 38 kişiye kadar düştü ama çok güzel bir haber geldi. Gemi hazırdı. Toplamda kalan 83 yerliden 21ini gemiyi karadan denize taşımakla görevlendirdim. Bu arada kalan yerlilerde zehirli ok atıyordu. 20dk sonra gemimiz denize indi. Çok büyük ve görkemli bir gemi değildi ama karşıdaki yerlilerin gemilerinden kat kat büyüktü. Denizde ilk olarak adamızla onların gemi bağlantısını kesmek için adamızın sınırına gemiyi çektik. Biz gemide karşıdan gelen gemileri oyalamaya çalışırken adada olan yerlilerimizde arkadan desteği kopan yerlilerle uğraşıyordu. Çok kısa bir süre sonra adadaki tüm düşman yerliler öldürdük. Kalan yerlilerden 20kişiyi ada da bıraktık. Diğer yerlileri de gemiye alıp karşı tarafın gemileriyle ilgilenmeye başladık. 3saat sonra karşı tarafın bir gemisi hariç diğer gemilerini batırdık onlarda teslim olmak istediklerini söylediler. Sonra onların gemisine bizim yerlilerden bir kaç tanesini bindirip gemileri bizim adanın kıyısına çektik. Savaşı kazanmıştık. Düşman yerlilerde bizden olmak istediklerini belirttiler ve onlara da bizden olduklarını söyledik. Sonra iki adanın birleşmesi için araya bambulardan bir köprü kurduk köprü bittikten sonra yerliler açılışı benim yapmamı istediler. Bende köprüden geçerek açılışı yaptım. Sonra tüm yerliler köprünün ortasına geldiler ve beni ellerinin üstünde havaya kaldırdılar.

 O ANDA EN BÜYÜK ŞOKUMU YAŞADIM İLK SÖZCÜĞÜM RÜYAMIIIIII DEMEK OLDU. VE GERÇEKTENDE ÖYLEYDİ TÜM YAŞADIKLARIM YERLİLER HEPSİ RÜYAYMIŞ YEDİĞİM BALIKLARDAN ZEHİRLENMİŞ OLMALIYDIM VE TEKNEDE YERİNDE DURUYORDU HER ŞEYİN BİR RÜYA OLDUĞUNU ANLADIM. ŞOKU ATLATTIKTAN SONRA AÇLIĞIMI HİSSETTİM VE MEYVE BULMAK İÇİN ORMANA GİTTİM.

GİZEMLİ GÜNLÜKМесто, где живут истории. Откройте их для себя