25[end]

375 36 113
                                    

valla bu kitabı nasıl okudunuz bilmiyorum ama sırf laf etmeyin diye silmiyorum.

önceki sildiklerimde bAYA LAF YEDİM, NEREDEYSE LİNÇ YİYORDUM?

nese işte kısa lafın uzunu— dur uzun lafın kısası kitap final, beyninizi düşürmeden okumayın pls.

bb

——

[altı ay sonra.]

"vay be." dedi gözleri üzerimde gezinirken. "kankam olmasam yavşardım he." diyerek eliyle kalçama vurmuştu.

"kardeşim o sahipli, bir adım siktir bakayım." diyerek yanımıza gelen jihyo ile momo hemen bir adım geriye gitmişti. ellerimi teslim olurcasına kaldırmış gülümsemişti.

"aman yenge, sakin. neyse ben gideyim birazdan gelirisiniz." diyerek kapıyı açıp kalabalığın arasına dalmıştı. arkasından kapıyı izlemiştim. aşırı heyecanlı olduğumdan konuşmayı unutmuştum az çok.

jihyo bana dönerek ellerini yanaklarıma koymuştu. gülümseyerek gözlerine baktığımda yıldızları gözlerinde taşıdığına inanmıştım artık. çok net bir şekilde parlıyordu.

altı ay boyunca jihyo ile aramızda ki tüm sorunları halledip iyi bir ilişkiye başlamıştık. hatta bir yıl kadar ikimizde psikolojik destek almıştık. birbirimizi daha iyi anlamak adına.

ve geçen ay bu günlerde jihyo bana evlilik teklifi ettiğinde küçük bir kalp krizi geçirmiş bayılmıştım. gözlerimi açtığımda: momo, dahyun, chan, mina ve chaeyoung vardı. artı olarak jihyo.

hepsi cevabı beklediği için başımda olduklarını bayılmam beni öldürmeyeceğini söylemişti. daha doğrusu chan söylemiş diğerleri katılmıştı. bu yüzden chan yine ve yine jihyo'dan bir güzel dayak yemişti.

şimdi ise, çevremizle barselona'ya gelmiş evlenip düğün yapacaktık. resmi olarak jihyo'nun karısı olacaktım. soyisim değiştirmeme kararı aldık ailelerimiz daha doğrusu ailesi sorun yaratmasın diye.

her ne kadar jihyo bir şey olmaz desede kabul etmemiştim.

sonuç olarak şu an yemin töreni olacaktı ve ben jihyo'nun bakışları ile elleri arasında ölmek üzereydim. "seni seviyorum, seni çok seviyorum minatozaki. iyi ki yeniden karşılaştık." diyerek burnumu daha sonra da dudaklarıma küçük bir öpücük bırakmıştı.

derin bir nefes alıp vermiş ellerimi onun beline koyarak destek almıştım. jihyo'ya olan sevgim bir gram değişmemiz üstüne üstlük daha fazlalaşmıştı. neden bilmiyorum ama jihyo her halimi çok seviyor ve beni anladığını söylüyordu.

"bende seni, bende seni çok seviyorum karıcığım." diyerek başımı boynuna sokmuştum. kollarını sıkıca bedenime sararak bana destek çıktığında gülümseyerek gözlerimi kapadım.

nikah memuru bizi çağırdığında sarılmayı bırakmış el ele tutuşup odadan çıkarak nikah masasına doğru ilerlemeye başlamıştık.

kalbim her adımda daha da hızlanıyor nefesimi kesiyordu, heyecanıma kesinlikle engel olamazken jihyo'nun da aynı benim gibi hissettiğini elimi sıktığından anlıyordum.

"sakin olalım hayatım." diyerek sandalyelere oturduktan sonra nikah memuru uzun uzun konuşmuş bize imzalar attırıp yemin ettirmişti. daha sonra kağıda bir şeyler yazmıştı.

"sizi tebrik ederim, artık resmi bir şekilde evli bir çiftsiniz." mikrofona doğru konuşan nikah memuru ile sevinç çığlıkları büyümüş tezahüratlar yapılmaya başlamıştı. jihyo gururla bana baktığında neredeyse ağlamak üzereydim.

ikimizde ayağa kalkıp birbirimize uzun uzun bakmıştık, aramızda ki bağ her geçen saniye büyüyordu ve ben ağlamak üzereydim.

ikimizde tek elimizle yanaklarımızı kavrayıp dudaklarımızı buluşturmuştuk. çığlıklar ve tezahüratlar daha da büyümüştü.

ve biz, resmi olarak evlenmiştik.

——

bitti.

bb.

03 şubat, 04:34 bitirme saati.

paylaşma saati: 12:28

love, don't hate it. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin