Bölüm 52 ☁️ Bir Sigara Dumanı

Start from the beginning
                                    

"Sensin yasak! Onlar benim bebeklerim," derken Coco-Cops paketlerine gözlerinden kalpler fışkırarak bakıyordu. Bu haline güldüm istemsizce.

"Oturup Coco-Cops mu yiyeceğiz?" Hevesle başını salladı ve ayağa kalkıp buz torbasını buzluğa attı.

"Sen sütü ısıt, ben çay koyacağım."

Sırıtarak dibine girdim. Öyle ki, dudaklarımız arasında birkaç santimlik mesafe vardı. Çay dolabının önünde kaskatı kesilerek bana baktı. Nefes almayı kesmişti.

"Şu senin çayı yapar mısın? Epeydir içmiyorum, özledim." Dedim. Yutkunup başını salladı ve işaret parmağıyla omzumdan ittirmeye çalıştı. "Bana bu kadar yaklaşmanı yasaklıyorum."

"Sen her şeyi yasakla, biz bir 'yasak' diyelim kıyamet kopsun. Bu adaletsizlik. Uzaklaşmıyorum ulan." Dedim alayla. Balın gözlerini devirip dolaptan bir çay aldı ve ben daha ne olduğunu anlayamadan eğilip kolumun altından çıktı.

"Lan!" Şok içinde ona baktım. Bana şeytani sırıtışını gönderip ocağa gitti. "Çok kötüsün. Bu kadar küçük olman yasa dışı."

Buzdolabından sütü çıkarıp duvarda asılı devasa cezveyi alıp ocağa bıraktım. Cezveye süt doldurup altını yaktıktan sonra tek iş ısınmasını bekleyip kaseye boşaltmaktı. Yorucu bir kahvaltı değil mi? Bence de evet.

"Normalde ısıtmazdım, şimdi sen varsın diye ısıtıyoruz sütü. Boğazın ağrımasın, Deniz Reis ağzıma eder." Kendi kendine gülerken ben huysuz huysuz söylenmekten kendimi alamamıştım. "Cidden, canınla derdin ne? Bok gibi besleniyorsun Balın. Bu yüzden vitaminsizsin işte. Kalıbımı basarım unutkanlık, yorgunluk her şey vardır sende. Bir ara hastaneye gidip kan ver, ona göre bir beslenme düzeni oluşturalım sana. Böyle olmaz, hasta olursun."

  "Sen... Beni mi düşünüyorsun?" Balın gülümseyerek bana baktığında bende gülümsedim. "Evet," dedim ve ısınmış sütü ocaktan aldım.

  Balın kaseye döktüğü mısır gevreklerini önüme bıraktı, bende doldurdum sütü kaselere. Ardından tezgaha bitişik olan, Balın'ın yemek masası olarak kullandığı masaya koydum ve birer de kaşık alıp oturdum. Balın iki çay bardağına kırmızımsı renkteki çayı doldurdu ve onları da masaya bıraktıktan sonra oturdu.

  Çaya eğilip mis gibi kokusunu içime çektim. "Ne var bunun içinde ya? Nikotin falan mı koyuyorsun? Bağımlılık yapıyor." Sıcak olmasına rağmen bir yudum aldım.

"Evet, sigaramı rendeden geçirip içine atıyorum." Ciddi ciddi bunu söylediğinde şaşkınlıkla ona baktım.

"Ne?"

Balın gülerek ağzına koca bir kaşık mısır gevreği doldurdu. Bende şaka yaptığını anlayıp gözlerimi devirerek aç karnımı doyurmak için mısır gevreğine gömüldüm.

Kız beni bile kendine benzetmişti resmen. Oturmuş mısır gevreği yiyorduk!

Lanet olsun, tadı müthişti.

"Bugün ne yapacaksın? Derslerin yarısını ektik zaten, kalanına girecek misin?" Diye sordu. Omuz silktim. "Bana fark etmez, ne istersen onu yaparız."

"Birlikte mi?" Dedi safça. Gülümsedim istemsizce. "Evet. Yani sende-" cümlemi kapının çalması kesmişti. Bekçi falandır diye düşünerek ayaklandım. "Sen dur, ben bakayım." Diyerek kapıya gittim. Açtığımda gördüğüm yüz hiç hoşuma gitmemişti. Ters bir bakış attığımda Özgür gözlerini devirdi.

"Kankam için geldim, bana engel olamazsın Berkan'ların yüz karası." Dedi bana. Sinirle üzerine yürüdüm. "Lan bana bak!"

"Baktım, söyle." Gevşekçe sırıtıp ayakkabılarını çıkardı ve beni ittirip içeri girdi. Şok içinde Balın'a baktım. Gülmemek için kendini sıkıyordu. Hain.

Eleysa☁️ (Tamamlandı)Where stories live. Discover now