-8- PENÇE TİMİ 🇹🇷

Start from the beginning
                                    

Nefesim sıkışıyordu, birisi boğazımı sıkıyordu resmen. Kalbim saatlerce koşmuşum gibi hızlı hızlı çarpıyordu. Gözlerimin önüne perde inerken beynimin içinde kabuslarıma sahne olan görüntüler kendini hatırlatıyordu tek tek. Kulaklarım uğuldarken sesler birbirine karışmış bir çok ses birbirine karışmıştı.

Dakikalar sonra  önce bedenime sarılan kollar sonra burnuma çam kokusu yani, kardeş kokusu doldu. Can beni kolları arasına almış sakinleştirmeye çalışırken bahar elinde ki suyu yavaşça yüzüme sürüyordu. Ne olmuştu öyle az önce. Can'ın gözlerini göremesem de Bahar'ın gözlerinde ki korkunun , endişenin onun gözlerine de misafirlik ettiğinin bilincindeydim. Şuurumu kaybetmemiştim ama tuhaf bir şekilde sanki.çok sevdiğim birinin çektiği acıyı hissetmiştim.

Can'ın yüksek ısrarları üzerine revire gelmiş serum taktırmıştım. Gözlerim güneşin terk ettiği ve geceye bıraktığı gökyüzüne döndüğünde  nefesimi kesen bişeyler vardı hala. Işıl' a mı birşey yapmışlardı acaba.

Odanın kapısı bir kez çalınıp içeri önce Bahar bahçem sonra cancağızım elinde bir tepsiyle girdi. Can tepsiyi ayak ucumda ki masaya koyup önüme çekerken konuşmaya başladı.

-"Bu tepsi bitiyor deniz kızım , yarın göreve gelmek istiyorsan yemeğini yiyorsun ilaçlarını alıp dinleniyorsun".

Bir abi gibi benimle ilgilenmesi beni duygulandırırken Bahar ansızın Can'ın ensenine vurduğunda ben önce şaşırıp sonra gülmemek için kendimi tutmaya başladım. Can mı? Ahh benim üzümlü kekim titreyen çenesi ile kırpıştırdığı gözleriyle bir Bahar'a bir bana bakıyordu.

Önce Bahar sonra ben kahkaha atmaya başladığımızda ellerini göğsünde bağlayıp bize sırtını dönüp kapıya ilerlemeye başladı.

-" Gidiyorum lan ben" diyip kapıyı sert bir şekilde çekip dışarı çıktı.

Kahkahalarımızı durdurup önce kapıya sonra birbirimize baktık. Sonra tekrar karnımız ağrıya kadar gülmeye başladık.
Bahar uzun zaman sonra gülüyordu sonuçta keyfini çıkarmak lazımdı. Keşke Işıl da bir grup şerefsizin elinde olmak yerine burda bizimle olsaydı.

Kahkaha atmaktan yaşatan gözlerimi kucağımda birleştirdiğim ellerime indirip alttan Bahar'a baktım. Oda durmuş bana bakıyordu sanki az önce deli gibi gülen biz değil mişiz gibi bom boş gözlerle.

-" korkuyorum Bahar" diye fısıldadığım da yerinden kalkıp yatağın kenarına oturdu.

-" Korkma Deniz'im o Işıl melek Özgen. Ona hiç birşey olmaz. En fazla bir kaç çizik. Sonuçta o bu vatanın TURNASI...

########

-" Pençe bir sağ tarafa, pençe iki sol tarafa, Hakan gözünü dört aç aslanım" binbaşı kulağın da ki bluetooth kulaklığa doğru konuşup son kez etrafa göz attı.

-"Sessiz olun arkadaşlar"  yavaşça yerlerinden çıkıp onlara söylediği bölgelere giden askerlere baktım. 

Gece kendini gün ışıklarına bırakırken görev için emir gelmişti ve biz apar topar hazırlanıp Irak' a yola çıkmıştık. koordinatları verilen bölgeye geldikten sonra iki saati aşkın bir süre yürüdükten sonra bir çok adının kırmızı listede olduğu şerefsizlerin bulunduğu kampın etrafında konumlanmıştık. Yarbay'ın hareket emriyle binbaşı  gruplandırdığı askerlere hareket emrini verdi.

Binbaşı olmak için genç görünse de bu dağlarda neler yaşadığını kim bilirdi. Kim bilir asla kapanmayacak kaç yarası vardı.

"Kızzz hayırdır, binbaşı falan"  iç sesime kafa göz dalabilir misiniz acaba.

PAYİDAR ERVAHWhere stories live. Discover now