Bölüm 50 ☁️ Elbet Bir Gün Buluşacağız

Bắt đầu từ đầu
                                    

"Hava o kadar soğuktu ki, babam yerlerde buzlanma olduğunu söyledi. Annem de içinin rahat olmadığını, eve dönmek istediğini söyledi. Bana farketmezdi, ailem nerede olursa olsun ben mutluydum zaten. Babam da kabul etti ve yollar çok buzlu olduğu için geri dönmeye başladık biz. Ağır ağır gidiyorduk, hiçbir problem yoktu. Buğra annemin kucağındaydı, bende annemin dizine yatmıştım. Babam benim sevdiğim bir müziği açmıştı." Acıyla gülümsedi. "Zeki Müren'den, Elbet Birgün Buluşacağız. Bu şarkıyı babam da çok severdi. Amcam bizimle dalga geçmişti, babamın beni de kendine benzettiğiyle alakalı. Babamla ikimiz ona inat bağıra bağıra şarkıya eşlik ederken... Bir şey oldu."

Derin nefesler alıyordu. Korkuyla elini sıktım. "Anlatmak zorunda değilsin, sonra konuşalım." Dedim titreyen sesimle.Balın başını iki yana salladı. "Anlatacağım. Bir daha bu kadar cesaretli olamayabilirim."

Birkaç dakika sonunda kendine geldi. "Karşımıza bir şey çıktı. Daha doğrusu bir kedi. Küçücük yavru bir kedi bir anda karşımıza çıktı. Babam onu görünce panikle direksiyonu sağa kırdı. Yollar zaten buzluydu. Bir daha toparlayamadı. Sağa sola savrulduğumuzu hatırlıyorum. Annem çığlıklar içinde benim ve Buğra'nın üzerine kapandı. Takla attı araba tam üç kez. Son hatırladığım şey, Buğra'nın ağlama sesiydi. Sonra baygın düşmüşüm." Titreyen eliyle gözlerini sildi. "Gözlerimi açtığımda, karşılaştığım tek şey mavilikti. Gökyüzü bize inat pırıl pırıldı. Ağlayarak çıktım o arabadan. Araba ters dönmüştü. Hurdaya çıkmıştı, her yeri kırık döküktü. Dumanlar yükseliyordu. Çevreye bakındım. Yol o kadar ıssızdı ki... Korka korka arabanın içine baktım. Çıt çıkmıyordu. Annemin bacakları kan içindeydi, amcamın bir kolu arabanın dışında kalmıştı. Babamın başı direksiyona yaslıydı, kanlar akıyordu. Buğra'yı göremedim. O kadar korkunçtu ki... Kabus gibiydi." Hıçkırmaya başladığında, yapabildiğim tek şey ona sarılmaktı. Ağlayarak sarmaladım onu. Her şeyi unutsun istedim.

"Ben onların ölü bedenleriyle başbaşa kaldım dakikalarca." Omzumda o daha sesli bir şekilde ağlıyordu, bense sessiz sessiz ağlamaya çalışıyordum. Bu çok... Büyük bir acıydı.

"Kendi ellerimle çağırdım ambulansı. Cevap vermeleri için dua ederek bağırdım dakikalarca, ıssız sokak benim acı dolu 'anne,baba' diye bağırışlarımla yankılandı. Konuşmadılar benimle. Ben hayatım boyunca ilk defa birinden ses gelmesi için ölmeye razıydım. Keşke dedim, o an ben de ölseydim de annemin sesini duyabilseydim..." yutkundu ve devam etti.

"Hıçkırarak arabadan uzaklaştım iki adım attım ve... Onu gördüm. Karşımıza çıkan minik yavru kedi yerde öylece yatıyordu. Koşarak yanına gittim. Onu kucağıma aldım. Babam onu kurtarmak uğruna yapmıştı o kazayı. Nasıl almazdım? Kucağımda yavru kediyle birlikte dakikalarca ambulansı bekledim. Nihayet geldiler." Nefes almak için duraksadı. Saçlarını okşayarak ona güç vermeye çalışıyordum. Sarmalamıştım onu, sanki hayatın bir başka darbesinden daha onu koruyabilecekmişim gibi.

"O arabadan...Hiç kimse sağ çıkmadı." Bu cümleden sonra başını kaldırıp gözlerime attığı o bakışı asla unutamayacaktım. Asla.

"Ben ambulanstan çıktığımda, yerde yatan 4 kişi vardı, üzerleri örtülmüş. Biri küçücüktü. Bağırarak neden üstlerini kapattıklarını sordum. Hadi annem babam neyse de, minicik kardeşimin neden üstü kapalıydı?" Artık sessiz olamıyordum. Hıçkırarak saçlarına onlarca öpücük bıraktım. Konuşmam anlamsızdı.

"Üstündeki örtüden dışarı çıkmış minicik elini gördüm. Öylece hareketsiz yatıyordu. Koşarak gidip örtüyü kaldırdım. O kadar temizdi ki yüzü... Masumdu, sanki annem yine benim yanıma bırakmış da elime sarılmış uyuyor gibiydi. Minik avucunun içine parmağımı bıraktım, belki tutar diye. Tutamadı, Cefa." Yine yutkunmaya çalıştı, yutkunamadı. Ben transa girmiş gibiydim. O anı kafamda hayal ettikçe kalbim sıkışıyordu. Yerde cansız bedeniyle yatan bir bebek ve onun elini tutmaya çalışan ablası...

Eleysa☁️ (Tamamlandı)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ