melan+📦=melankoli

20 3 0
                                    

Bana her zaman garip gelmiş olan bir durum var. Şöyle ki, bizim buralarda yaşlılar kreme melan derler. Babaannemi çok kez ''O çantadaki melanımı bi getiriver guzum'' derken duymuşumdur. Yine de melan kelimesinin nasıl krem anlamına gelebildiğini bir türlü anlayamadım. Bunun yanında internete baktığımda kremi çağrıştıracak doğru düzgün bir anlamını da bulamadım bu kelimenin.

Genelde melankolideki melan olarak karşımıza çıkıyor. Tıpta siyah anlamına geliyormuş. Aslında bu mantıklı. Melankoli tıpçı felsefik bi' abinin kabulüyle ruhun dört maddesinden biri olan ve kara safra(?) tarzı anlama gelen bi' kelimeymiş sanırım. Şu an sallıyor da olabilirim. Zihin süzgecinizden geçirip mantıksız olduğuna karar verdiyseniz bu iddiamı pek tabii görmezden gelebilirsiniz.

Velhasıl konuya dönecek olursak ben de düşündüm -çünkü başka işim yoktu- krem, melan ve melankolinin arasında geçen bu dolambaçlı ne idüğü belirsiz ilişki üzerine.

Düşüncelerim ve teorilerim bir sakız gibi uzayıp gitti ve bir yerden sonra sakızın ucunu saçlarımın en diplerine yapışmış vaziyette buldum. Bu saatten sonra ya saçlarımı kazıtacak ve konunun saçmalığını kabullenecek ya da erkekliğe bok sürmeden üzerine kafa yormaya devam edecektim. Sonuç olarak eğer bu saçmalamalarımı okuyorsan bil ki erkekliğe bok sürmedim.

Şimdi iki teorim var.

Birincisi şöyle:

Melan belki de melankoliyi iyileştirecek simyevi (böyle bir kelime var mı?) bir ilaçtır. Gayet mümkün ki babaannem melanın ağrılarına iyi geldiğini söylerken kalp ağrılarından ve varoluşsal buhranlarından bahsediyor olabilir. Aksini kanıtlayabilecek olan var mı? Bence yok. O halde aksi kanıtlanana kadar babaannem intihara meyilli bir gangsta ve melan, melankolinin ilacıdır.

İkinci teorim ise şu şekilde:

Zamanın birinde Temel ve Melan adında iki adam yaşamaktadır. Bu ikisi çok yakın arkadaştır. Ne yazık ki Temel bir gün geçirdiği ateşli bir hastalık sonucu her yerde yürüyen, zıplayan, uçan koliler görmeye başlar. Öyle ki düz yolda yürüyemez hale gelir. Arkadaşı Melan ile birlikte her sokağa çıkışında ne tarafa adım atsa karşısından bir koli geldiğini görmektedir. Kolilerin onu ve Melan'ı ezeceği endişesiyle devamlı ''Melan, koli! Dikkat et.'' demekten başka cümle kuramaz olur ve durumu iyice paranoyak bir hale gelir. En sonunda artık sokağa çıkmaya korkar hale gelen Temel, kendini eve kapatır. Fakat sanrıları dur durak bilmeden devam eder. Bu süreçte Melan, dostunu bir an olsun yalnız bırakmaz.

Temel, evinde bile peşini bırakmayan kolileri her görüşünde Melan'a kolinin geldiği yönü göstererek kendini sakınması için ''Melan, koli!'' demeye devam eder. Ne yazık ki zavallı Temel'in ruhsal sağlığı ve bedeni gördüğü akıl almaz sanrılara daha fazla dayanamaz ve ''Melan, koli!'' bağırtıları eşliğinde son nefesini verir. O günden bu yana Temel'in yakalandığı bu amansız hastalığın adı günümüze ''melankoli'' olarak gelmiştir.

Ayrıca 50+ yaşındakiler için şöyle de sıkıcı ve saçma bir ihtimal daha var:

Belki de (hiç sanmıyorum ama) civcive "cüllü/cülük", evete "heye" demek gibi sadece memleketimin insanının kullandığı kökeni çoooook eskilere dayanan ve nereden geldiğini bulmanın imkansız olduğu yörük dilinde sıradan bir kelimedir.

Kim bilir?
Pınar aç bitir, tam gelir.


























Tam gelir.

-BÖLÜM SONU-BYE-CIAO-ADIOS-

BildiriWhere stories live. Discover now