4.Bölüm: YAĞMURLAR

Start from the beginning
                                    

Güzel mağazalar, kenarda çiçekçiler, kitapçılar...

Fazla kalabalık olmasa da sol kaldırımı daha nezih bulup oraya geçtim. Vitrinlere bakarak yavaşça yürüdüm. Takıcının önüne geldiğimde birkaç saniye düşünüp içerideki görevlinin gülümsemesiyle girdim. Birçok kolye bileklik vardı. Ama çoğu farklı bedenlerde can bulmuştu. Ben beni seçeni istiyordum, ait olanı. Düşüncelerimin arasından görevlinin sesiyle ayrıldım.

"Hangi model istersiniz?"

"Hangisi hoşuma giderse."

Gülümseyerek söylediğim cümleye başını sallamakla yetindi.

"İyi günler."

Umduğumu bulamayıp çıktım. Tekrar güneş bedenimi etkisi altına alsa da siyah bulutlar uzakta değillerdi. Biraz daha ilerledim. Bitmeyen caddelerde attığım adımlarla mutluluk doluyordu içime. Sürekli evde durarak özgüvenimi yitirmiştim. Ama nedense kaldırımları izleyerek yaptığım yolculuklardan gökyüzünü izleyerek dönüyorum.

Adımlarımı hızlandırıp küçük bir kafeye girdim. Etrafı incelemeden kenardaki masaya oturdum. Çantamı kenara koyduktan sonra telefonumu çıkarıp annemi aradım.

"Aranıyor..."

"Efendim kızım."

Sesini duyuşumla büyük bir gülümseme sardı yüzümü.

"Nasılsınız?"

"Biz iyiyiz, sen nasılsın?"

"Ben de iyiyim eve yerleştim."

Taha'nın yanında kaldığım geceyi söyleyemezdim. Bu yüzden susup ekleyeceği bir şey var mı diye bekledim.

"Sesin çok az geliyor."

"Çekmiyor olabilir istersen sonra arayayım."

"Görüşürüz."

"Görüşürüz anne."

Telefonu kapattıktan sonra garson yavaşça yanıma geldi. Menüye bakma fırsatım olmamıştı. Kahve isteyebilirdim ama evde vardı ve şuan içersem israf gibi gelecekti.
Saçmalama Deryacığım! İç sesim Buğra'yı taklit etmeye başlamıştı. Bunu durduramıyorum.

"Bir büyük boy sade kahve, bir de tatlı alayım. Hangisi olduğu farketmez."

Aceleyle verdiğim siparişte bazen nefessiz kaldığım oldu. Alışık değildim. Garson başıyla onay verip mutfak tarafına ilerledi. O sırada elimi kalbime koyup ritmini kontrol ettim. Saniyeler geçtikçe daha iyi hissediyordum. Sırtımı koltuğa yaslayıp camdan dışarıya baktım. Taha şuan ne yapıyor acaba? Dışarıda mıdır? Belki sevgilisi vardır. Aklımdan onlarca fikir geçiyor, binlerce cümleyi tek başına kullanıyordu. Yaklaşık dört senemi alan tek bir hedef tam kavuşacağım anda şaşırtıyordu.

O sırada garson geldi. Masaya kahve bardağıyla çikolata soslu tatlıyı koyup hızlı adımlarla uzaklaştı. Yemeğe başlamadan önce kulaklığımı takıp bir şarkı başlattım. Daha sonra hep yaptığım gibi bardağı parmaklarımın arasına alıp kokuyu içime çektim. Boşluğa attığım adım gibi kendimi düşünmekten alıkoyamıyordum.

Tatlıdan biraz yedikten sonra isteksizliğim zirve yapmıştı. Tabağı kenara koyarak sadece kahveye odaklandım. Şarkıyı bile unuttuğum meselelerin altında nefeslerim sıkışıyordu. Ferahlamak adına baktığım camda değen küçük damlaları gördüm. Bir de onu.

Taha!

Gözlerimin önünden öylece ilerledi. Nereye gittiğini o kadar çok merak ediyordum ki. Sesimi zorlayarak "Hesabı alabilir miyim?" dedim. Garson hızla yanıma gelip kutuyu uzattı. Çantamdan ücreti koyup hemen dışarı çıktım. Bitmez dediğim caddenin sonundaydı. Hızlı adımların işe yaramayacağını düşünüp koşmaya başladım. Bunu asla yapmazdım ama içimden geliyordu. Şarkıyı kapatma gereksinimi bile duymadan, kulaklığı çıkarmadan telefonu çantama attım. Etraftaki insanlara çarpmamak için yola indim. Caddenin sonuna geldiğimde dar bir sokağa girdi. Peşinden ilerlerken tereddüt ediyordum.

Aranızdaki mesafe çok olsa bile tam anlamıyla görebiliyordum. Omuzları her zamanki gibi dik, gözleri hep ileriye bakıyordu. İnsanların yüzleriyle ilgilenmiyor gibi, amaçları seçiyordu. Bedenine uyan ceketi ondan başkasında güzel durmayacakmış gibi bir his bırakıyordu.

İç sesimle konuşmalarım devam ederken arayı fazla açtı. Birkaç saniye sürdü onu kaybetmek. Bilmediğim bir evin önünde ne taraftan gideceğimi düşünüyorum. Hava kararmaya başlamıştı. Birkaç adım daha atıp diğer sokaklara baktım. Hiçbirinde yoktu, olsa da ne yapabilirdim ki? Ayrıca buraya gelmem büyük hataydı. Dar sokakta taştan yapılmış gibi küçük evler ve kedilerden başka kimse yoktu. Başıma vurup çantamdan telefonumu çıkardım. Şarkıyı kapatmadığım için şarjım bitmişti. Bunu tahmin bile edememiştim.

Tekrar çantama koyup üzerimi düzelttim. Sonra arkamı dönmek için hamle yaptım. Belimden tutan bir el beni duvara yasladı. Taşlardan canım yanarken bir yerden düşmüş gibi atıyordu kalbim. Bakışlarımı yukarıya kaldırıp yüzüne bile bakamıyordum. Tek gördüğüm geniş bir omuz, güçlü kollar ve sinirli bir nefes.

İlk şoku atlatıp avazım çıktığı kadar bağırdım.

"İmdat!!!"

Sesim titrese de karşımdaki tepki vermiyordu. Üst üste bağırıp kendimi yere attım. Küçük bir çocuk gibi davrandım. O sırada yağmur başlamıştı, şehir temizleniyor gibiydi.

Kollarımdan tutup bu sefer daha sert bir şekilde yasladı. Çenemi yavaşça yukarıya kaldırıp gözlerine bakmamı sağladı. Karşımda yağmurda ıslanan saçlarıyla, bana delirmişim gibi bakan Taha...

"Derya ne işin var burda!"

Kollarımı bırakıp aramızdaki mesafeyi açtı. Soğukluk bütün bedenimi etkisi altına alırken bacaklarım uyuşmuştu.

"Ben, şey!"

Söyleyebileceğim bir nedenim yoktu. Kekeleyerek yüzüne baktığı sırada tekrar kolumdan tuttu. Ve sadece tutmakla kalmadı. Çekerek geldiğimiz yola çevirdi.

"Bırak beni!"

Yağmur şiddetini artırırken beni duymuyor gibiydi.

"Kes sesini Derya!"

"Taha bırak dedim!"

Sözcüklerimin nasıl bu şekilde çıktığını bilmesem de bakışları bana kaydı. Saniyeler sonra eli gevşedi. Siniri bana geçmiş gibiydi. Kolumu çekip hızla yürüdüm. Eteğim açılmasın diye bir yandan çekiştiriyor, bir yandan da düşen çantamı tutuyorum. Yağmur birbirimizi göremeyeceğimiz kadar hızlı yağarken her adımda üzerime su sıçratıyordu.

Caddeyi yarıladığımda arkama dönüp bakmak istedim. Adımlarımı yavaşlatıp arkama döndüm. Bedenlerimiz birbirine değdiği an başımı kaldırdım. Ciddi görünümü kirpiklerine düşen gölgelerle keskinleşti. Sokak lambası ışığını bir kez de bizim için kullandı. Bu anı bozmak istemesem de ellerimle göğsünden ittirdim. Arkaya doğru adımlar attım.

Bir adım...

Ve bir adım daha...

"Açtığım her şarkıyla atıyorken adımlarımı, dönüş yoluna bıraktım birkaç melodi. Öyleyse gözlerin kapalı bile hissedebilirsin yağmurları..."

_________________
Seeelam canlarım❤️☁️
Yeni bölüm geldiiii, umarım beğenirsiniz. Lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Sizi çook seviyorum.

"Küçük bir bilgilendirme yapayım. Yazdığım bütün sözler bana aittir. Herhangi bir çalınma veya kopyalama durumunda telif hakkı ihlali nedeniyle yasal işlem başlatılacaktır."

DÜŞLERDE YILDIZLARA UZANIR RUHUMWhere stories live. Discover now