06

146 34 47
                                    

Iwaizumi Hajime tüm gün uyuyamamıştı. Oikawa'nın kendisine tatlı olduğunu söylediği anı düşünüp durmuş, sırıtarak tavanı seyretmişti. Daha iki gün önce tanıştığı çocuk neden aklından çıkmıyordu, bilmiyordu. Çocuğun öyle bir aurası vardı ki ona kapılmadan yapamıyordunuz. Konuştuğunda dinlemek istiyor, güldüğünde gülümsemek istiyordunuz. En azından Iwaizumi üzerindeki etkisi buydu, Oikawa'nın.

Derslere girip çıksa da tüm gün aklından Oikawa'yı atamamıştı. Onu merak ediyordu; nasıldı, akşamdan kalma mıydı, derslerini engelleyen bir durum var mıydı... En önemlisi de parkta neden tek başına içtiğini merak ediyordu. O kadar gizemlerle doluydu ki Oikawa Tooru, Iwaizumi onu aklından bir saniye olsun çıkartamıyordu.

"Dostum? Dostum sana sesleniyoruz. Alo?" Kuroo, dalıp giden arkadaşını dürterek girdiği transtan çıkarttı. Iwaizumi irkilerek iki arkadaşına baktı. Dersleri bugün erken bittiği için buluşma kararı almışlar, iki üniversiteye de yakın olan bir kafede oturuyorlardı. "Huh? Ne diyordunuz?"

"Kuroo derste profesörle tartışmış, onu konuşuyorduk. Acaba dedik derslere girmese mi bir daha, tavrını koymuş olur?" Bokuto'nun dalga geçme amaçlı söylediği sözler Iwaizumi'ye olduğu gibi ulaşmış, hâlâ az önceki transın etkisinde olduğunu kanıtlamıştı. "Aynen, bence de." İki genç de aldıkları cevapla kahkaha atmaya başladılar.

Kuroo iki elini Iwaizumi'nin omuzlarına yerleştirdi ve dikkatini kendisine vermesini sağladı. "Dostum, neyin var senin? Abine her şeyi anlatabilirsin, ben buradayım endişelenme." Cümlesini bitirirken, sağ eli de kalbine gitmişti. Iwaizumi sinirle Kuroo'nun omzundaki elini ittirdi. "Abiymiş. Ben senden büyüğüm bir kere, puşt."

"Ouch. Ne oldu o zaman anlat hadi." Cümlesini bitirdikten sonra boğazını temizledi ve ellerini birbirine kenetledi Kuroo. "Evet, Bay Iwaizumi. Şu anki ruh halinde bulunmanızın sebebinin ne olduğunu düşünüyorsunuz?"

"Ya siktir git, ben senin danışanın mıyım?"

"Anlat o zaman oğlum. Çocuk iki komiklik yapıyor, ona bile atarlanıyorsun. Ne oldu ergenliğe yeni mi girdin? Asi misin sen? Agu bugu." Bokuto sırıtarak yanındaki oğlanın yanaklarını sıktı. Iwaizumi sinirle kendini geri çekti. "Dalga geçmeyecekseniz anlatacağım."

İki gencin de kafa sallaması üzerine, Iwaizumi aklından çıkartamadığı balerinoyu ve yaşadıklarını anlatmaya başladı. Ama sonuç içten içe bildiği şekilde gerçekleşmiş, iki gencin kendisi ile uğraşması ile sonuçlanmıştı.

"Tamam Bokuto, dostum. Bu kadar uğraşmak yeter, şimdi konuya dönelim." Bokuto kafasını salladı ve ciddiyetini takındı. "Sonuçta bizim oğlan her zaman aşık olmuyor. Aman sen büyüdün mü Iwa-chan?" İki arkadaşın tekrar kahkahalara boğulması üzerine Iwaizumi ikisine de küfür etti ve ayaklandı. Arkadaşlarının kendisini zorla ikna etmesi üzerine ancak geri yerine oturdu.

Yakın arkadaşlarıyla biraz konu hakkında konuştuktan sonra balerinonun okuluna gitmeye karar verdi, Iwaizumi. Oğlanın Aoba Johsai'de okuduğunu hatırlıyordu, oraya kolaylıkla gidebilirdi.

Hızlı adımlarla otobüs durağına ilerledi. Şansına fazla otobüs beklemek zorunda kalmamıştı, gideceği yere bırakabilecek ilk otobüse bindi. Oikawa'nın okulu kendi evine pek uzak olmasa da gittiği üniversiteye uzak kalıyordu. O uzak yol şimdi daha da uzak geliyordu kendisine.

Otobüs nihayet inmesi gereken durağa vardığında, vakit kaybetmeden indi. Hızlı adımlarla akademiye ilerlerken, balerinoya akşam yemeği teklif edebileceğini düşündü. Hem belki, bir ihtimal, dün neler olduğunu anlatırdı kendisine.

Akademiye geldiğinde, ziyaretçi girişi için bir kart aldı resepsiyondan. Oikawa'nın nerede olabileceği bilgisini de aldıktan sonra adımlarını kendisine tarif edilmiş yatakhaneye yönlendirdi.

black swan // iwaoiWhere stories live. Discover now