03

158 31 33
                                    

Dans etmek, nefes almak gibiydi Oikawa için. Dizini sakatladığı zamanı saymazsak, dans etmeden geçirdiği tek bir günü dahi yoktu. Baleyi seviyorum diyemiyordu, artık bir parçası haline gelecek kadar özdeşleşmişti onunla çünkü. Bir daha dans edemeyeceği bir hayat düşünemiyordu. Ama baleyle bu kadar özdeşleşmek, ona baleden nasıl keyif aldığını unutturmuştu. Karşısında prova yapan dört gencin yüzünden, ne kadar ciddi olsalar da, eğlendiklerini okuyabiliyordu. Onu en çok şaşırtan ise Tendou olmuştu. Baleyi o da çok severdi, bale sayesinde hayatta bir yere ait olduğunu hissettiğini söylerdi her daim; ne olmuştu, nasıl olmuştu da baleyi bırakıp hip hop dansından bu kadar zevk alır hale gelmişti?

Kendi köşesinden ayrılıp hayranlıkla sevgilisini izleyen Ushijima'nın yanına gitti. Şanslı piç, hem balede iyiydi hem hayatının aşkını uzun zaman önce bulmuştu. Oikawa kabul etmiyordu ama içten içe onu bu yüzden kıskanıyordu. O, kendine asla bu fırsatı vermemişti. İnsanların dikkat dağıtıcı olduğunu düşünür, onların kendisine yaklaştığını hissettiği an çelikten duvarlarını koyardı önüne. "Tendou neden baleyi bıraktı?" Ushijima iç çekti. O zamanlar aklına geldiğinde hâlâ sinirleniyordu. Oikawa, onun yumruklarını sıktığını gördü. "O piç, taptığın Maksim-"

"Ben ona tapmıyorum." Oikawa, sinirle sözünü kesti yanında oturduğu oğlanın.

Ushijima başını iki yana salladı. "Neyse. Dediğim gibi, dört sene önce Shiratorizawa ile çalışmıştı. O sırada öğrencilerden birini rahatsız ediyormuş, Tendou buna şahit olmuş. O anki öfkeyle, Maksim'e onun kariyerini bitireceğini falan söylemiş. Tabii tam tersi oldu. Tendou, bütün bunlar bitene kadar bana hiçbir şey söylemedi. Şimdi de burada işte, dans etmekten kopamıyor."

Bale sektörünün acımasızlığına bir kere daha lanet etti, Oikawa. Yeteneğiniz varsa iyi yerlere gelirdiniz ama sizi oraya getirmeye yardım eden kişilerle sorun yaşarsanız, silinir giderdiniz. Kimse sizi hatırlamazdı.

Muhtemelen Ushijima o zamanlar Tendou'ya çok sinirlenmiş olmalıydı ama Oikawa, onu anlıyordu. Ushijima öğrendiğinde ona destek çıkacağını bildiğinden, bunu yapmasını önlemek istemişti. Sevdiğinin kariyeri kendi yüzünden bitmesin istemişti.

"Dikkatini ver, Hajime." Bokuto'nun ciddi sesini duyduğunda, Iwaizumi ile göz göze geldi Oikawa. Nedense heyecanlanmıştı, fark etmeden gülümsedi. Iwaizumi de ona gülümsedi. Bu bir saniyelik andan sonra, tam konsantrasyon ile dans etmeye devam etti genç adam.

Şarkı bittiğinde, iki izleyici de onları alkışladı. Oikawa koreografiyi gerçekten beğenmişti, ne kadar ona hitap etmese de. Bunu Bokuto'ya da söyledi. Bokuto duruşunu daha da dikleştirdi, çenesini yukarı kaldırdı. "Duydun mu Wakatoshi, benim koreografimi de beğendi." Hepsi onun bu haline güldü. "Oikawa sen de katılmak ister misin? İlk ve son prova hariç, Wakatoshi de bize katılır hem."

Oikawa hızlı öğrenirdi. Kendisinde en sevdiği özellik buydu. İki üç defa daha gördüğünde, tüm koreografiyi öğrenmiş olurdu. Bokuto'nun bunu bilmeden onu davet etmesine şaşırsa da teklifi geri çevirmedi. Belki yeni bir dans dalı denemek, ona unuttuğu zevki hatırlatırdı.

Şarkı başlayıp ilk adımlarını attıktan, şarkı bitip son adımlarını atana kadar Oikawa gözünü aynadan ayırmamıştı. Bir yandan Bokuto'yu izliyor bir yandan da kendi hareketlerinin ne kadar narin gözüktüğüne bakıyordu. Dört defa tekrar ettiler ama bedeni ve hareketleri bu dansa uymadı, uymuyordu, uymayacaktı. Morali bozulsa da bunu belli etmedi. Oikawa'nın en büyük sorunu, yaptığı en ufak bir işin dahi mükemmel olmasını istemesiydi. İlk defa yapıyor olabilirdi, daha önce bundan hiç haberi olmamış olabilirdi ama bunun bir önemi yoktu. O, ilk andan itibaren mükemmel olmak istiyordu. Olamıyorsa da kendini paralıyordu. Bu sırada da bedenine zarar veriyordu, aynı şu anda olduğu gibi. Diz destekleyicisini giymeyi unuttuğu için, şimdi ağrıyan diziyle uğraşıyordu. Duştan sonra dolabında bırakmış olmalıydı. Normalde sadece sahneye çıktığı zaman dizinde olmazdı, nasıl unutmuştu anlamıyordu.

"Hey," diye seslendi ona Iwaizumi. Aldığı su şişesini Oikawa'ya uzattı ve onun yanına, sağ tarafına, oturdu. "Başlangıç için güzel dans ettin. Wakatoshi ilk başladığında kendisiyle birlikte bizi de düşürüp duruyordu. Ben de bir ay boyunca adımlarımı düzgün atamıyordum." Oikawa hissettiği ağrıya rağmen kıkırdadı. Kendisini rahatlatmak için söylediklerini takdir ediyordu ama bu sözler, onda işe yaramazdı.

Kimseye fark ettirmeden dizini ovmaya çalıştı ama başarısız oldu, Iwaizumi hemen fark etmişti. "Dizine bir şey mi oldu? Yanlış bir hareket mi yaptın az önce?"

"Sadece biraz ağrıyor, önemli bir şey yok. Biraz dinlenirsem geçer." Geçmeyecekti. Dans edeceğini düşünmediği için yanına ağrı kesici almamıştı. Ağrıya dayanabileceğini biliyordu. O kadar şiddetli olmadığı için uzun süre idare edebilirdi.

"Hadi devam edelim." Hepsi yerlerine geçti ve Kuroo şarkıyı başlattı. Oikawa, Ushijima'yı izledi. Çok güzel dans ediyordu. Balerino olduğu anlaşılmıyordu bile, nasıl bu kadar iyi olabiliyordu bu konuda?

Oikawa, bir kez daha hırsına yenik düştü. Ağrıyan dizini umursamadan, şarkı ikinci defa oynatıldığında onlarla birlikte dans etmeye başladı. Kendine o kadar odaklanmıştı ki aynadan onu izleyen Iwaizumi'yi fark etmemişti bile. Eh, Iwaizumi de dizindeki sorunun hâlâ devam ettiğini fark edememişti. Oikawa iyi bir oyuncuydu.

Son defa dans edecekleri için şarkı dördüncü defa çalmayı bitirdiğinde, iki balerino bir köşeye oturdular. Ushijima, yanında oturan gence bir ilaç kutusu uzattı. "Tendou'nun ağrı kesicileri. Merak etme bir şeyi yok şimdi, çantasında unutmuş sadece." Oikawa bir teşekkür mırıldandı ve Iwaizumi'nin, ona daha önceden vermiş olduğu suyla birlikte bir tane ağrı kesici aldı. Psikolojik olarak şimdiden daha iyi hissetmeye başlamıştı. "Bunu da yüzüme vurursun sanıyordum."

"Ben senin düşmanın değilim, Tooru. Sen beni öyle görüyor olabilirsin belki ama ben seni hâlâ dostum olarak görüyorum." Oikawa şaşkınlıkla eski dostuna baktı. Bunca sene ona kötü davranmasına rağmen... Nasıl? Yüzünü hemen eski haline getirdi. "Balede dostun olmaz, Waka-chan."

"Sana göre bale sektöründe kimse birbirine iyi duygular beslememeli, Tooru." Güldüler. Doğruydu. Ama Ushijima ve Tendou, bunun tersini kanıtlarcasına karşısında duruyordu her zaman. Aşk da olur dostluk da, diyorlardı. Belki haklı olabilirlerdi. Ama bu Oikawa için geçerli değildi. Kendini tanıyordu, yapamazdı. Dostluğu rekabete, aşkı hüsrana dönüşür, hüsranı da başarısızlığa sürüklerdi onu.

"O rolü gerçekten istiyorum." dedi, hayatında ilk defa başkasına dürüst olurken. "Bacağım beni ancak bir iki sene daha idare eder. Bu olana kadar, hiçbir başarısızlığı kabul edemem." Ushijima başını salladı. Şarkı bitmişti.

Dağılma vakti geldiğinde Oikawa, Tendou'ya sıkıca sarıldı. "Sevgilini görmek istemesem de umarım bundan sonra seninle daha sık görüşürüz, Satori-kun." Tendou kahkaha attı ve dostunu onayladı. Kuroo ve Bokuto'nun da ellerini sıkarak vedalaştı onlarla. "Beni stüdyoya çağırdığınız için teşekkürler. Gerçekten çok keyif aldım."

En sonunda da Iwaizumi'ye döndü. "Iwa-chan... Ah, böyle demem sorun olur mu?" Iwaizumi birkaç saniye karşısındaki genç adama bakakaldı. Kuroo ve Bokuto onun bu haline gülerken, arkadaşları şoktan çıksın diye sertçe sırtına vurdular. "Tabii. Tabii sorun olmaz."

Oikawa içten bir şekilde gülümsedi. Iwaizumi, Oikawa'ya biraz daha kapıldığını hissediyordu. "Beni bugün davet ettiğin için sana ayrıca teşekkür ederim. O kadar iyi geldi ki..."

Iwazumi yüzünde yarım bir gülümsemeyle ensesini kaşıdı. Gözlerini Oikawa'dan ayıramıyordu çünkü genç adam, gözlerini bir salise olsun kendisinin koyu yeşillerinden ayırmıyordu. "Rica ederim. Aslında sen de istersen... Bilirsin, başka zaman da takılabiliriz. Uygun olduğunda tabii." Neden bu kadar gergindi? Uzun boylu gence karşı sadece merak duygusu yok muydu? Yeni tanıştıkları için böyle hissediyor olmalıydı. Evet, sonuçta onu tanımıyordu ve tepkilerini bilmiyordu bu yüzden gergin olması normaldi. Normaldi, değil mi?

"Çok sevinirim," dedi ve telefonundaki saate baktı. Bir buçuk saate akşam yemeği yenecekti, okulda olmalıydı. "Benim gitmem lazım. Çok keyifli vakit geçirdim, hepinize teşekkür ederim. Görüşmek üzere!" Beş gence el sallayıp stüdyodan çıktı.

Oikawa kendini yenilenmiş hissediyordu.

black swan // iwaoiWhere stories live. Discover now