5.

1.2K 45 7
                                    

Saat 5'te komidinimin üstünde çalan alarmımı hızlıca kalkıp kapattım.

Survivora gidiyorsun poyraz be. Neler oluyor bu hayatta hey gidi yavrum heyy.

Yataktan kalkıp dağıttığım yatağımı bu sefer zevkle topladım. Bu hayal kırıklarıyla dolu şehri en azından en az 2 haftalığına bile olsa terkediyordum.

Banyoya girip en hızlısından bir duş aldım. Üzerime yine eşofmanlarımdan ve tişörtlerimden bir tanesini geçirdikten hemen sonra telefonumu şarj aletiyle birlikte eşofmanımın cebine sıkıştırdım.

Salona adımlayıp televizyon ünitesinin yanı başında duran gözlüğümü gözlerime takarken bir yandanda hızla dakikaları sayıyordum.

Valizim ve herşeye tekrardan kısa bir göz gezdirip üzerime montumu geçirdim. Siyah spor ayakkabılarımıda giyip kapıyı araladım.

Derin bir nefes alarak bir süre merdivende beklemiştim. Yavaş adımlarla merdivenleri inerken en son aleynayı kapıdan çıkarken görmüştüm.

Iki araba kapıda beklerken aleyna bagaja valizini yetiştiriyordu.

Bende hızlıca açık duran bagaja mavi tonlarındaki küçük bavulumu yerleştirip arabanın önünde gülümseyerek beni izleyen aleyna'nın üzerinde bakışlarımı gezdirdim.

Elini çakmam için bana uzatırken hızla çaktım eline.

El salladıktan sonra bizim için gelen arabalara bindik beraber.

Arka koltuğa oturup kafamı cama yaslayıp tekrar tekrar beni orada nelerin bekleyeceğini bilmem kaçıncıya düşünmeye başladım.

Kat ettiğimiz her mesafede sırtıma binen yükler birer birer azalırken ne ara geldiğimizi bile anlamadığım hava alanını gördüm.

Hava hala karanlık olmasına rağmen hava alanının ışıkları parıl parıl parlıyordu.

Bizim bindiğimiz gibi olan arabalar arka arkaya sırayla durunca arabadan inip bagajdan bavulumu çıkardım.

Hava alanının büyük binasına göz gezdirirken ünlüler takımıda gelmiş içeri geçmemiz birkaç kere ard arda söylenmişti.

Montumun iç cebinde duran pasaportumu kontrollerde göstermemin hemen ardından  bekleme alanına geçtik.

Oturup telefonumla ilgilenirken çok tanıdık bir ses adımı haykırmıştı.

"Poyraazzz!"

"İdil?"

Karşımda kardeşimi ve anne babamı görmemle ipler kopmuştu bende. Koşarak kardeşimi sardım önce. Onları uzun zaman sonra ilk defa görmüştüm. Annemle babamada aynı anda sarılırken bana çok güvendiklerini, çok güçlü olduğumu devamlı dile getiriyorlardı.

Uçak anonsu yapıldığında dolu gözlerle onlara el salladım.

Arkamı döndüğümde birçok kişinin ailesi ile vedalaştığını görünce yüzümde ister istemez bi gülümseme oluştu.

Valizimi kulpundan sıkıca kavrayıp piste çıktım.

Bizim uçağımıza adımlarken bavulumu görevlilerden birine teslim etmiştim bile.

Uçağın merdiven basamaklarını hızlı adımlarla çıkıp bana belirtilen koltuğa oturdum.

Herkes bir bir gelirken aleyna'ya hızla el salladım.

Yanıma seçmelerde bir çok sefer gördüğüm fakat tanışma fırsatım olmayan emin denen çocuk oturduğunda içten bir şekilde gülümsedim.

Samimi bir çocuğa benziyordu ve instagramdada bir kaç kez attığı postlarla karşılamıştım.

Oda aynı şekilde bana gülümserken son olarakta ünlüler takımından cemal abi binmiş ve uçağın kapıları büyük bir gürültü ile kapanmıştı.

Kemerlerimizi takarken yukarıdaki klimalardan çıkan sıcak hava montla oturan beni epey bunalmıştı üzerimdeki montu görevlilerden birine uzatıp telefonumu oturduğum koltuğun önündeki küçük masaya koydum.

Bir bardak soğuk su önüme bırakıldığında hızla içtim suyu.

Uçağa hızlıca göz gezdirirken önümdeki boş bardağı getiren görevli aynı şekilde geri almıştı.

Yolun kısalması için uyumaya çalıştım ve başarmıştım da kulaklarımı sağır edecek derecede yüksek sesle yankılanan anonsla açtım gözlerimi.

Eminde görünüşe bakılırsa yeni uyanmışa benziyordu. Gözlerimi ovalayıp telefonuma gelen birkaç mesaja cevap verdim.

Uçak tekrar büyük bir gürültüyle durduğunda kemerimi çözüp gerindim.

Emin'in kalkmasının hemen ardından telefonumu cebime koyup üst taraftan üzerime montumu geçirdim.

Uçaktan bir bir inerken en sona ben kalmıştım.

En sonunda bende indiğimde tekrar hava alanına geldiğimiz arabalara binip büyükce bir evin önünde durmuştuk.

Bavullarımız bir erkek görevli tarafından içeri götürülürken aynı giyime sahip bir adamda bizi eve sokup odalarımızı göstermişti.

2 gün sonrada parkura çıkacağımız bildirilmişti.

Odama çıkıp elimi yüzümü yıkadım. Başımda ufak bir ağrı olsada pek takmadan yatağıma uzandım.

Bir süre tavani izlesemde sıkılıp aşağı kata kocaman olan mutfağa girdim.

Birkaç bişey alıp sandalyelerden birine oturup etrafı izlerken bizim takım gelmiş benim oturduğum sandalyeleri tek tek doldurmuşlardı.

Aleynada yanımdaki boş sandalyeyi doldurduğunda ona dönüp küçük bir gülümseme yolladım.

Reşat abi söze girdiğinde herkes pür dikkat onu dinliyordu.

" arkadaşlarum bu sene tarih yazacak olan takum bizizdir inşallah. Güçlerimiz sağlığımız sıhhatimiz yerunde. Hepimiz çok iyi insanlaruz birlik olup her ödülü almaya çalışacağuz."

Herkes evet dercesine mırıltılar çıkarırken en önemli nokta olduğunu düşündüğüm şeyi söyledim.

"Arkadaşlar strateji yapacaksak en iyisinden yapmalıyız özellikle seçmeler. En ufak bir hatamızda oyun ellerimden kayıp gidebilir."

"Katılıyorum bu mısın en önemlisi bence"
(Aley)

"Herşeyi oyunlar başlayınca oturtalım önceden plan yapmak işleri bozabilir."
(Emin)

Yine herkes evet dercesine mırıltılar çıkarırken takımımızla yaptığımız en içten sohbet başlamış oldu.

Bölüm biraz geç geldi özür dilerim canlar. Arkadaşımdaydım ve yazma fırsatım olmadı. Akşama yetişirse bir bölüm daha atmaya çalışacağım. Hepinizi çoookk seviyorum öpüldünüz.
Yorumlarınızı belirtirseniz çok sevinirim.

DÜN GECE- PoyAlWhere stories live. Discover now