Kıstığı gözlerinin ardından cevap vermem için bana sabırsızca bakan Mehmet abinin yüzüne gayet rahat bir şekilde baktım. Kafasının içinde fink atan tilkilerin kuyrukları birbirine dolanmış, beni köşeye sıkıştırmanın yolunu arıyordu.

Mehmet abi, bana karşı dünyayı karşısına alan adamdı ve benimle ilgili en ufak detayı bile atlamak istemiyordu.

"Mehmet abi boş sorularınla tahminen ne zaman kafamı sikmeyi bırakırsın?"

"Melih, aslanım. Bu Ahu meselesi benim çok canımı sıkıyor. Sanki bir şey var ama biz ne olduğunu çözemiyor gibiyiz." Eliyle beni işaret etti. "Baksana sen bile ona merhamet ettiğinin farkında değilsin."

"Sence de bugün saçmalama kotanı doldurmadın mı Mehmet abi?" kadehi kafama diktim ve gözlerimi gözlerine sabitledim. "Ahu, benim intikamımın sıradan bir parçası olmanın dışında hiçbir şeyim değil. Evet, nişanlanacağım onunla ama merhamet ettiğim için değil onun hayatını elime almak için. Evet, nişanlanacağım onunla sırf Demir ailesi kahrolsun diye. Ve evet nişanlanacağım onunla, o kadın iyileştiğinde kızının kimin elinde mahvolduğunu görsün diye yapacağım bunu."

"Neden 2 yıl sonra o zaman? Neden şimdi değil, 1 yıl sonra değil, birkaç ay sonra değil de 2 yıl sonra Melih?"

Dudağımın kenarını kıvırdım ve hissizce gülümsedim. "Canım öyle istiyor."

"Siktir lan!"

Bu kez kahkaha attım.

"Zaten sana çok sinirliyim Melih. Birkaç ay önce Ahu'ya annesini göstermişsin. Ulan bu nasıl intikam? Kıza merhamet etmiyorum diyorsun ama daha sene olmadan anasını gösteriyorsun?" öfkeyle gözlerini kocaman açtı. "Bu ne biçim iş amına koyayım?"

"Ödül gibi düşün." derken cebimden telefonumu çıkarttım. "İki ay dayanacağını sonrada İstanbul'dan kaçmaya çalışacağını düşündüm. Ama beni yanılttı uslu uslu sessizce kedi gibi bekledi. Ben de küçük bir ödül verdim."

Mehmet abinin şaşkınlığından yararlanıp elimdeki teflonla Çağlar'ı aradım. Tek çalışta açan Çağlar "Buyur abi." Dedi.

"Ne durumdasınız koçum?"

"Abi Osman ve Ufuk takipte. Şu an yaramaz bir şey yok. Ben de geliyorum, yanına yetişmek üzereyim."

"Tamam." Telefonu kapattığımda Mehmet abi üzerindeki şaşkınlığı çoktan atmış bir-iki büyük adımda yanıma gelip önümde dikildi.

"Peki ya burs işi?" başını hayırdır der gibi salladı. "Neden hala Ahu'ya burs vermeye devam ediyorsun. Ailesinin elindeki bütün mal varlığını alıp kendine mahkûm ediyorsun ama Ahu'ya geldiğinde ona gizliden burs veriyorsun. Sence de kendinle çelişmiyor musun?"

"Bu beni bağlar Mehmet abi! Ahu'nun bursu okulu bitene kadar devam edecek. Bunu intikama bağlama lütfen." Saçlarımı düzelttim. "Hem intikam bile olsa nişanlanacağım kişinin eğitimine katkıda bulunuyorum. Bu yönden bakmanı tercih ederim."

"Resmen benimle kafa buluyorsun. Şu verdiğin cevaplara bak." Kafasını bana doğru eğdi. "Beni ciddiye aldığından şüpheliyim ama yine de merak ettiğim bir şey daha var. Neden Ahu'ya beyaz masanın kasasından ya da babanın şirketinden burs vermiyorsun da bizzat senin alın terin olan kazancından burs veriyorsun?"

"Sen bunlara çok kafa yorma Mehmet abi. Dediğim gibi burs olayını intikama dâhil etme. Ahu'yla ilgili aklından geçen ne varsa sil at. Ahu'yla ilgili bütün kararlar bana ait. Ahu'nun her şeyi bana ait ve onun rahatça harcayacağı tek para benim alın terimle olan para olacak! Bu konuşmada burada kalacak Ahu ona burs verdiğimi bilmeyecek!"

BUZ YANIĞIWhere stories live. Discover now