Waiting

229 1 0
                                    

Gözlerimi açtığımda güneş yeni doğuyordu. Kendime gelmeye başladığımda dün gece olanlar ; Adam'ı kaybetme korkusu, adının Brandon olduğunu öğrendiğim Bay Ukala'nın kardeşimi kurtarması,ve beni yemeğe çıkarma teklifi aklıma geldi. Brandon her ne kadar vurdumduymaz olsa da kardeşime yardım etmiş olması belki de iyi bir insan olduğunun kanıtıydı. Bu akşam onunla yemeğe çıkmak ve çıkmamak arasında kalmışken beni her türlü o yemeğe götüreceğini söylemişti.

Yatağımdan kalkıp banyoya girdim. Soğuk bir duşun ardından spor kıyafetlerimi giydim. Evden çıktım.Kulaklıklarımı takıp müziğin sesini sonuna kadar açtım.

Bu altı ay içinde normalde yaptığım sporun iki katına yapmaya başlamıştım. Spor yapmak beni her zaman rahatlatırdı.Ve birde dans etmek. Küçük bir kız iken müziği son ses açıp dans ederdim. Dans ederken kendimi oldukça mutlu hissediyordum.Bir kaç sene önceye kadar da profesyonel olarak bale yapıyordum.Ama bale yapmayalı çok uzun bir süre oldu. Baleye de annemin zoruyla başlamıştım aslında. Benim gibi asıl bir kızın bale ile ilgilenmesi gerektiğini söylerdi. Bana hep Daisy diye seslenirdi.Daisy annemin büyük büyük teyzesinin ismiydi.Daisy Fellowes.Sosyetenin ünlü güzeli.Daisy Teyze de gençliğinde bale yapıyormuş. Daisy ismi o günler hoşuma gitsede bu altı ay içinde en çok nefret ettiğim kelimeler arasına girmişti. Büyüdükçe bale yerini farklı hobilere bırakmıştı. Bu altı ayda boks yapmaya başlamam gibi. Kum torbasına vururken beni sinirlendiren kişilerin suratlarına vuruyormuş gibi hissediyorum. Beni kum torbasının karşısında görenler benim gibi ufak tefek bir kızın nasıl bir kum torbasına bu kadar sert vurduğuna hayret ederlerdi.

Şarkı değiştiğinde hızımı biraz daha arttırdım ve düşüncelerimden uzaklaşmak için derin bir nefes aldım. Belime dolanan ellerle kulaklıklarımı çıkartıp arkamı döndüm.

"Stefan! Ödümü patlattın." Stefan son gördüğümden beri pek değişmemişti. Sadece saçları uzamış biraz da kilo almıştı. Ama böyle her zaman olduğundan daha da yakışıklı duruyorudu.

"Emily inanamıyorum bu sen misin? Ne yaptın yoksa bizi altı ay Londra'daydım diye kandırıp daha da güzelleşmek için kampa felan mı gittin."

Stefan her zaman eğlenceli ve kızlarla nasıl konuşmasını bilen biri olmuştu. Gerçek aşka inanmıyor ve her gün başka bir kızla olmanın daha eğlenceli ve gerçekçi olduğunu savunuyordu.

"İltifatların için teşekkür ederim Stefan. Son görüştüğümüzden beri daha da centilmenleşmişsin. Ayrıca seni sabahın bu saatinde burada gördüğüme oldukça şaşırdım. "

"Ben her zaman böyleydim bebeğim. Sen sadece bunu fark edememişsin. Evet, evet biliyorum sabahın bu saatinde yatağımda yanımdaki sarışınla- ki oldukça güzel bir kızdı uyuyor olmalıydım. Ama Jackson bana sabah burada spor yapan oldukça güzel bayanlar olduğunu söyledi ve bende bu haberi duyunca kendime yeni maceralar aramak istedim. Bu arada akşam geliyorsun değil mi? Dave bizim için özel birşeyler hazırladığını söyledi. Bunu kaçırmak istemezsin."

Parti ? Aman Tanrım ! Bunu nasıl unuturum ! Tamamen aklımdan çıkmıştı. Şimdi Brandon ve parti arasında bir seçim yapmam gerekiyordu. Aslında hiç düşünmeden partiye gitmem gerekirken içimden bir ses; " Parti her sene yapılıyor, boşver ve Brandon'la yemeğe git" diyordu.

"Hmm.. Tam olarak bilmiyorum gelmeyebilirim. Daha karar vermedim."

"Ahh yapma bebeğim,bak itiraz istemiyorum akşam partyde görüşürüz.İnan bana çoook eğleneceğiz" Stefan sokağın ortasında bağıra bağıra arkasını döndü ve gitti. Bu hali karşısında kıkırdadım.

Eve vardığımda ilk Adam'a bakmaya gittim. Adam hala misil misil uyuyordu.

"Dün gece yine nerede neler yaptığını bilmiyorum ama polislik olmadan onu bulmana sevindim." annem kapının önünde durmuş bize bakıyordu

Hidden DesireWhere stories live. Discover now