1. BÖLÜM

4.2K 64 97
                                    

Yaptığımız son görüşmeden sonra survivora gideceğim tamamen kesinleşmişti. Gönülüler takımında bir yarışmacıydım an itibari ile. Kafamı dağıtmak için başvurduğum bu yarışmaya kabul edileceğimi asla tahmin etmiyordum ya o ayrı mesele.

Bir köşede duran montumu giyip cebinde duran telefonumu aldım.

Birkaç gelen bildirimi panelden silip telefonumu kilitleyip montumun cebine geri koydum.

Bana doğru gelen takım arkadaşlarımdan birini görmemle ellerimi cebime yerleştirip yanıma gelmesini bekledim.

Adının Sena olduğunu ögrendiğim kız bir yandan saçını topluyor bir yandanda benimle konuşmaya çalışıyordu.

" poyraz biz takımca bir kahve içip birşeyler yiyeceğiz gelsene sende."

Kafamı olur anlamında sallayıp peşi sıra takımın yanına ilerledim.

Hepsine yeni yeni alışmıştım ve ilk defa seçmeler dışında bir yere gidecektik.

Herkesin hakkında kafamda tek tük düşünceler vardı tabiki ama kimseyi önceden yaptığım gibi yargılayıp sonunda üzülmek istemiyordum.

Derin düşüncelerimle uzun bir yolculuktayken steven denen çocuk omzuma dokundu.

"Siz sena'nın arabasıyla gideceksiniz orada görüşürüz."

Gülümseyip el sallarken sena'nın arabasına doğru ilerlemeye başladım. Beyaz küçük normal bir arabaydı işte.

Arka koltuğa oturmak için kolu tuttuğumda arka tarafın komple dolu olduğunu görmemle derin bi nefes aldım.

Yine soru yağmuruna tutulacaksın poyraz efendi diye mırıldandım kendi kendime.

Ön kapıyı açıp bedenimi arabaya bıraktım.
Tek kelime etmeden cebimdeki kulaklıklarımı çıkarıp kulağıma yerleştirdim. Kafamı cama yaslayıp kendimi ortamdan soyutlamaya çalıştım.

Arabadaki müzik sesi tam olarak açıldığında kulağımdaki müzikle karışıp beynimi bulandırmıştı.

"Kıssanıza biraz."

Sürücü koltuğunda oturan sarı dalgalı saçları olan kız bana ölümcül bakışlar atıp sesi epey kısmıştı.

Gözlerimi kapatıp bedenimdeki yorgunluğu atmak istesemde gözlerimi kapattığımda uyuyacağımı bildiğim için uyanık kalmaya çabaladım.

Birkaç dakika sonra küçük cafenin önündeki park yerine araba park edilince kendimi dışarı attım. Kulaklarımı ve telefonumu olduğu gibi cebime yerleştirirken bizimkiler çoktan içeri girmişti.

Büyükçe bir masaya oturduktan sonra herkes hızlıca sipariş vermeye başladı.

Klâsiğinden bir makarna ve soğuk bir şeyler isteyip oturduğum sandalyede arkama yaslanıp vücudumu ele geçirmek üzere olan uykumu bastırmaya çalıştım.

Yanımda oturan kız omzuma dokunup endişeli gözlerle bana bakmaya başlamıştı.

"İyi misin?"

Kafamı sallayıp saçlarımı karıştırdım.

" yorgunum biraz."

Kız kafasını sallayıp benim gibi arkasına yaslanıp etrafı izlemeye başlamıştı.

Hep ben birilerini merak eder, ilk adımı hep ben atar, birilerine halini hatrını soran hep ben olurdum.

Hep.

Ve daha henüz adını bile bilmediğim bu kız bana bir ilki yaşatmıştı.

Biri beni merak etmişti.

DÜN GECE- PoyAlTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang