0.4: Velocity

301 301 14
                                    


 Velocity grubunda hız ve buz güçleri öğretiliyordu. Zaten oldukları test hangilerini yapabildiklerine göre belirleniyordu. İlk dersleri buzun oluşumu ile ilgili idi. Dersliklerinden sınıfını bulup bir sıraya yerleşti. Dersin öğretmeni geldi ve kendini tanıtarak derse geçiş yaptı; " Ben Profesör Carter. Bu derse ben eşlik ediyor olacağım. Fazla söze gerek yok. İnsanlarla muhatap olmayı sevmem." Herkes biraz şaşırmıştı. Anlaşılan bu profesör tam dersinin öğretmeni olmuştu.

"Buz lagomların tanımına göre suyun donmuş haline denir. Bu bizim evrenimizde de geçerli bir şeydir. Ama biz buzu sadece elimiz ve güçlerimiz yardımı ile de yapabiliyoruz. 0 derecenin altında oluşabilen buzun yoğunluğu suyun yoğunluğundan az olduğu için su üstünde yüzebilir. Bu dersimizde sizden buz ile ilgili düşüncelerinizi kâğıda geçirmenizi isteyeceğim. Bir dahaki derse okuyacaksınız. Ders şimdilik bu kadar." Profesör Carter tam sınıftan çıkacaktı ki Milly'nin karşısında durdu ve "Benden size küçük bir tavsiye insanlara karşı buz gibi olursanız onlar size ateşle gelir. Eğer ateş gibi olursanız onlar size buz ile gelirler. Dengede tutmak önemlidir. Bunu asla unutmayın." dedi. Profesör sözünü bitirdiği an sınıftan hızla ayrıldı. Dersin bu kadar çabuk bitmesine şaşırdı herkes. O gün başka dersleri olmadığı için herkes odalarına gitti. Milly de odasına giderek hocanın verdiği ödevi yaptı.

Oda arkadaşlarıyla daha tanışmamıştı. Ama ikisi zaten arkadaş gibi görünüyordu. Her saniyelerini birbirlerine anlatıyorlardı. Milly de bunlara kulak misafiri oluyordu. O kızlarla hiç konuşmaya tenezzül bile etmiyordu. Çalışma masasına oturdu ve ödevini yazdı. Elindeki kâğıdı içinden geçenler ve biraz da bilimle doldurduktan sonra yatağına oturdu. Günün geri kalanının nasıl geçeceğini bilmiyordu. Tam da ne yapsam diye düşünürken koridorda bir anons sesi duyuldu;

"Yeni öğrencilerinin bahçeye inmesi rica olunur."

İlk gün olduğu için alıştırma günü düzenlenecekti. Ama her sene gelenek olan uçma günü düzenlemesi atlanamazdı. Grupların öğretmenleri ellerinde o grubun renkleri olan bir flama tutuyordu. Öğrencilerde onları takip ediyordu. Her grup belli bir alana yerleştikten sonra büyük sınıflarda Wellwing grubunda olan 5 öğrenci geldi. Her biri ayrı gruplara gitti.

"Merhaba, ben Luke. Aslında uçma dersi sizin alanınız değil ama alıştırma günü olarak her yıl bu etkinlik düzenleniyor. Şimdi size kısaca uçmaktan bahsedeyim. Uçmak için kendinizi bir tüy gibi hissetmelisiniz. Daha sonra da kuş gibi kanatlarınız olduğunu ve havada süzüldüğünüzü hayal etmelisiniz. Daha sonrasını geliyor zaten."

Luke gerçekten de tüy misali havalanmaya başladı. Yavaş yavaş havaya doğru çıktı ve havanın da akışıyla havada dans edermişçesine süzüldü.

"İşte aslında bu kadar basit ama maalesef içinizde bu güce yer yoksa yapamazsınız. Şimdi kim uçmak ister?"

Herkes el kaldırdı bir anda. Çoğu kişi "Ben, ben..." diyerek elini uzatıyordu. Luke biraz bakındıktan sonra Milly'nin yanına doğru süzülerek "Hayatındaki tek uçma şansını kaçırmak mı istiyorsun?"diye sordu. Milly eliyle kendini göstererek "Ben mi?" dedi.

"Hadi elini ver."

Milly şaşırmış bir şekilde elini Luke'a uzattı. Luke onu yavaşça havaya çekmeye başladı. Ayaklarının yerden kesildiğini hissettiğinde içini garip bir his kapladı. Luke biraz daha yukarı gittikten sonra Milly aşağıya baktı ve yerden neredeyse 5 metre yükseklikte olduğunu fark etti. Diğer gruplarda daha anlatma sürecinde oldukları için herkes heyecanla Luke ve Milly'e bakıyordu.

"Daha yukarı gitmek ister misin? Eğer korkarım diyorsan seni yere indirebilirim."

"Gidebiliriz ama biraz korkuyorum."

Milly Flores: Siyah TaçWhere stories live. Discover now