Ağır Abilerim- 3

Depuis le début
                                    

Savaş abim ve Alev abla korumaların getirdiği arabalarına bindiğinde biz de Gökmen abimle tekrardan çok beğendiğim arabasına binmiştik. Tam bir Range Rover hastasıydım.

Tam yola odaklanan abime bir şey söyleyecekken elimde çalan telefonum araya girmişti. Ekranda bilinmeyen numara yazıyordu ve bu beni nedensizce korkutmuştu.

Aramayı onaylayıp telefonu kulağıma götürdüm.

"Alo?" Duyduğum tanıdık sesle rahatlamıştım. Arayan Mertti, onu daha fazla bekletmemek için cama yaklaşıp güldüğümü belli eden bir ses tonuyla ben de konuştum "Efendim, Mert ?" ismini söylememin sebebi o olup olmadığını teyit etmek istediğim içindi.

"Iı, şey sen abinin seni alacağını söylemiştin ama biz sizin evden geçerken abinin arabasını göremedik. Bir sorun mu var?" Mert'in sesinden mahçup olduğunu anlamıştım ama dikkatimi çeken bu değildi, beni merak mı etmişti?

"Hey, bende burdayım!" Buğra birden bağırınca telefonu kulağımdan uzaklaştırmak zorunda kalmıştım.

Birkaç hışırtıdan sonra Mert'in sesini duymuştum, "Tamam, telefonu kazasız belasız aldım." Savaşı kazanan Mert olunca bu sefer dişlerimi göstererek gülmüştüm ama bu gülüşüm pek uzun sürmemişti çünkü abim sinirli bir şekilde bana bakıyordu. Abime korkulu bir bakış atıp telefonun diğer ucunda benden cevap bekleyen Merte döndüm."Hayır bir sorun yok." Daha demin sesimde olan rahatlık gitmişti ve sesim gergin çıkıyordu.

Abimin sorun çıkarmasından korkuyordum.

Eve varmadan Mert ve Buğra'nın oradan uzaklaşması lazımdı. Mertin bir şey demesine izin vermeden yine ben konuştum. "Sizde gidebilirsiniz aileniz merak etmesin ve son olarak telefon numaramı nereden buldun?" En başta derin bir sessizlik olsada daha sonra tekrar ve tekrar Buğra araya girmişti.

"Bak bir de kazasız belasız diyor! Allahım Müge Anlı küfür etse daha inandırıcı olurdu. Lan beni yere attın yere!" Buğrayı tanıdığım kadarıyla her arkadaş grubunda olan neşeli çocuktu. "Iı neyse, yarın görüşürüz malum bizimkiler merak eder. Ha bir de Buğra denen koca bebekle ilgilenmem lazım. Görüşürüz." Konuşmama fırsat vermeden telefon yüzüme kapanmıştı.

"Kimdi o?" Bir dakika şu an ikinci şok geliyor, abim benle iletişime geçti. "Arkadaşım." Daha deminki neşem gitmişti onun yerine içime mükemmel simsiyah bulutlar dolmuştu.

Hep böyle oluyordu, biri ile konuşunca ne kadar neşelensemde bu neşemi ya abim veya onun davranışları bozuyordu. On dört yıldır bir türlü alışamamıştım.

"Geçen gün kafenin önünde sarmaş dolaş olduğun arkadaşlar mı?" dediğinde sarmaş dolaş kısmını pek anlamasam da dert etmedim. Galiba Buğra'yı bana sarılırken görmüştü ve ondan bahsediyordu.

Onaylarcasına kafamı salladığımda, "İnsanlarla arana mesafe koy, senin yüzünden soyadımızın kirlenmesine izin veremeyiz." demesiyle ağzım açık bir şekilde abime bakakalmıştım. Zavallı ben, beni kıskandığını falan düşünmüştüm.

Bugün kaç kere dolduğunu bilmediğim gözyaşlarımı silerek zorla da olsa kafamı salladım. Bu ciddi manada çok ağırıma gitmişti. Her şeyi beklerdim ama bana böyle bir ima yapması hiç beklemediğim şeylerin arasındaydı.

Ağır AbilerimOù les histoires vivent. Découvrez maintenant