4 - milk

582 96 73
                                    

suna her ne kadar tereddüt etse de başka çaresi olmadığı için osamu'yu evine almak zorunda kalmıştı ve bu konuda ne kadar mutsuz olsa da şu an kendi duyguları için ayıracak vakti yoktu. ilk önce osamu'yu rahatlatmalıydı, ve sanırım başarmıştı.

osamu kasvetli salondaki tekli bir koltuğa oturmuş, arada elindeki papatya çayını yudumlarken beş dakika öncesinden tamamen farklı görünüyordu. gergin ve korkmuş halinden eser yoktu fakat yine de karşısında oturarak telefonuyla ilgilenen suna'dan azcık çekindiği aşikârdı.

iki tarafın da sessizliği bozmamak için verdiği mücadele, ev sahibinin cevabı bilmesine rağmen "daha iyi misin?" diye sormasıyla sona ermişti.

"evet, teşekkür ederim." demişti osamu olumlu anlamda kafa salladıktan sonra. "bana çok yardım ediyorsun, kendimi mahçup hissediyorum. senin için yapabileceğim bir şey var mı?"

"daha değil, ama olacak."

bunu dedikten sonra karşısındakinin anlamsız bakışlarına karşı sadece nazikçe gülümsedi suna, osamu da sormanın bir anlamı olmadığını bildiğinden üstelemedi. yine odaya sessizlik hakim olsa da bu seferki osamu sağolsun çok da uzun sürmedi. malûm, etrafa bakınca üstü onlarca kitap dolu raflar, renkli renkli mumlar, büyük küçük her boydan cam şişeler, garip şekilli biblolar ve çeşit çeşit değerli taşlar insanı meraklandırmaya yetiyordu. ama osamu sınırını aşmak istemediği için sormayı başka zamana bıraktı.

"ben artık kalkayım, tekrardan teşekkür ederim." deyince ağrıyan başı yüzünden hafiften sendelese bile bir şekilde dengesini toparlayıp kendi dairesine doğru yavaşça yürümeye başladı.

zaten dikkati suna'nın gizlice cebine koyduğu dumanlı kuvarsı fark edemeyecek kadar dağınıktı.

devam bölümü olduğu için kısa biraz

neyse sadece bunu yayınlamak için geldim ve gidiyorum sağlıcakla kalın :'

shadow and truth | sunaosa ✓Where stories live. Discover now