Kadın önündeki bilgisayardan bir kaç şeye tıkladıktan sonra "Evet, üzgünüm. Odanız hangi katta olsun?" diye sordu. "Mümkün olduğunca en üst katta olmalı." dedi.

Resepsiyondaki kadın "Farklı metrekarelerde odalarımız var. Nasıl istersiniz?" diye sorunca Aras "Oteldeki en büyük odayı istiyoruz" dedi. Kadın bilgisayarımda bir kaç tuşa daha bastıktan hemen sonra "Üzgünüm, en büyük oda rezerve edilmiş." dedi. Aras sinir bozukluğuyla gülerek "Tanrı aşkına çabuk olun. Bana en üst kattaki boş odayı ver!" dedi.

Kadın stresle "İşlemleri yapıyorum efendim." dedi.

"Ne bağırıyorsun kadına Aras." dedim kızarak.

"En büyük oda rezerve edilmişse boş olan en büyük odayı vermeliydi, çok yavaşlar. Gerçekten ağaç oldum." dedi bir çocuk gibi.

"İşlerini yapmaya çalışıyorlar." dedim.

Kadın oda kartını Aras'a uzatarak "Alın bayım, tatilde iyi eğlenceler." dedi.

Odaya gitmek için asansöre bindiğimizde on beş-yirmi saniye sonrasında hızlıca inmiştik. Çok yüksek bir bina değildi fakat Aras en üst kattan bir oda seçmişti. Yanımızda bavullarımızı bir araca yerleştirip odaya bırakmak için bizimle gelen bir görevli vardı.

"Neden bu kadar yüksek seçtin ki? En son kat yani, neden?"

"Kimse yüksek seçmez diye."

"Yalnız olmak istiyorsun." dedim bir fısıltı edasıyla. "Öyle de denilebilir. Üstelik manzarası güzel ve kaçış biraz zor."

Asansör durmuştu, Aras odaya doğru yürürken onu arkasından takip ettim. Geniş ve oldukça ferah bir odaydı. Terasın olduğu yerin kapıyı boydan boya camdan yapılmıştı, bu odaya ayrı bir ferahlık katmıştı.

Yatak odası güzeldi, bavullarımızı bırakmaya gelen görevli yatağın yanına bıraktı.

"İstediğiniz bir şey var mı efendim?" diye sorunca Aras adama teşekkür ederek onu odadan yolladı.

Görevli kapımızı kapatıp dışarı çıktığında Aras bavulunu boşaltmak için içini açtı. O bavulunu boşaltıp dolaba yerleştirirken ben de odayı geziyordum.

Gri yoğunluklu banyoya girdiğimde içerisinde jakuzi hoşuma gitmişti. Güzel banyoymuş diye düşünürken belimde iki el hissetmemle beraber bir anda irkildim fakat hemen sonra bunun Aras olduğunu anladım. Kafasını boynuma yaslayıp belime sarılıyordu.

"Ne yapıyorsun Aras?" Sesim netti, gerçekten soruyordum. "Karıma sarılıyorum." dedi bunu bir bahane gibi öne sürerken. "Hâlâ karım diyor ya. Kağıt üstünde evliyiz biz." diyerek direttim. "Sen de dedin bak, evliyiz." Konuşmayı istediğim sohbete getirmek için "Aras biliyorsun, konuşmalıyız." dedim. Başını onaylar bir şekilde sallarken "Evet biliyorum." dedi.

Ellerimi belimdeki eline koydum ve hafifçe ellerimle beraber aşağıya indirip arkamı döndüm.

"Her şeyi anlat."

Elimden tuttu ve beni yatağa doğru götürüp oturdu. Ben de oturunca konuşmaya başladı.

"Doğa ve Ege'yi hatırlıyor musun?" Aras'ın en yakın arkadaşlarıydı. "Noel Balosu'daydılar." dedim. Başını evet anlamında salladı. "Üçümüz aynı anda okula başladık." dedi. "Hemen hemen aynı yaştayız, aramızda bir iki yaş var ama ilkokulu, ortaokulu ve liseyi beraber okuduk." Yaş farklarını aileleri ihmal edip üçünü aynı anda okula yazdırmaları dikkatimi çekmişti. Aras bunu anlamış gibi olup kısa bir açıklama yaptı.

SESİMDEKİ ESARET (+18) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin