30.Bölüm: Kayıp

En başından başla
                                    

"Ne yapıyorsun?" diye azarlarken sesimi son derece kısık tutmaya çalıştım çünkü son derece sessiz olan sokakta fısıltılarımız bile çığlık atıyormuşuz gibi yankılanıyordu.

"Ne işin var burada?" diye sorduğunda hala yüzündeki şaşkınlık yerini koruyordu.

"Asıl bu soruyu sana sormak gerek!" diye çıkıştım öfkeyle. "Senin burada ne işin var?" diyerek sorduğu soruyu yineledim.

"Ben..." diye kekeledikten sonra gözlerini gözlerimden kaçırdığında anladım gerçekten bir şeyler sakladığını.

Yekta başını sola çevirdikten sonra bakışları karşıya odaklandığında istemsizce gözlerini takip ettim ve baktığı yöne doğru baktım.

İşte o an beynimden vurulmuşa dönmüş, Yekta'nın büyük yalanını öğrenebilmiştim.

Bade...

Hayal kırıklığıyla dolu bakışlarım yeniden Yekta'nın gözleriyle buluştuğunda mahcup ifadesi hepten sarsılmama neden oldu. Başını yere eğmesi, gözlerini benden kaçırması... Her şeyin cevabı tam bu anda gizliydi işte.

Yekta Yalçın, Bade'yle birlikteydi. Şimdi de bu yüzden burada, Bade'nin evinin olduğu sokakta duruyorduk. Ben onun için canla başla çabalarken, onun için endişelenip hastaneye götürebilmek için o kadar dil dökerken... Onun burada, Bade'nin evinin önünde olması kalbimi paramparça etmişti.

Her şeyi aşabilirdim fakat bugünü asla... Yekta'nın ihanetini sindirmem mümkün değildi.

Gözyaşlarıyla buğulanan gözlerim son bir kez Yekta'nınkilerle buluştuğunda öfkeyle sıktım dişlerimi.

Ondan nefret ediyordum artık. En az Bade'den ettiğim kadar çok hem de.

Hınçla doğrulup sırtımı duvardan ayırdıktan sonra omuzlarından var gücümle iterken "Çekil," diye bağırdım.

"Peri!" diye peşimden geldi ve daha birkaç adım atmışken bileğimden yakalayıp gitmeme engel oldu. "Bekle!"

"Bırak!" diye bağırdığımda öfkem öyle bir yansımıştı ki, Yekta'nın gözlerinde ilk kez korku görmüştüm.

"Peri, delirtme beni!" diye bağırdığında gülmeye başladım.

"Pes!" dedim hayretle. "Hem suçlusun hem güçlü... Bu kadarı da fazla!"

"Ne suçu ne gücü, sinirlendirme beni!" diye yeniden bağırdı.

"Suç mu arıyorsun?" diye sorduktan sonra omzunun üstünden Bade'nin öve öve bitiremediği evini işaret ettim. "Bak, gör! Sen suçların en büyüğünü işledin Yekta."

"Peri!"

Daha fazla kendime engel olamamış, hışımla bileğimi tuttuğu elinden kurtulurken "Ne Peri, ne?" diye bağırdım. "Rahat bırak beni!"

"Yanlış anladın!" diyerek benden daha fazla bağırdı. "Birazdan neden burada olduğumu öğrendiğinde başını yere eğeceksin, o zaman daha da sinirleneceğim. O yüzden kes sesini de dinle!"

"Anlat!" diye bağırdım.

"Bağırma artık!" diye bağırdı.

"Sen çok mu farklı bir şey yaptığını sanıyorsun?" derken yine bağırdım.

Karşılık vermek yerine söylediklerim sayesinde kendine gelmiş gibi duruşunu dikleştirdi ve birkaç saniyelik sessizlik süresince derin derin nefes alıp verdi.

"Seni dinliyorum," derken kollarımı göğsümün altında birleştirip ayağımla yerde ritim tuttum. "Burada olmanın hiçbir geçerli açıklaması olamaz fakat buna rağmen sana son bir şans veriyorum Yekta Yalçın."

Yalancılar ve YabancılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin