Bölüm 44 ☁️ "Benim Eleysa'm..."

Start from the beginning
                                    

Feda ordan atıldı. "Olmasın! Abileri gibi gerizekalı olsun,boşver."

Sarp da onu desteklercesine "hı-hım" diye homurdandı. "Feda haklı," demeyi de ihmal etmemişti. Onların bu haline güldüm.

Dün çektiğimiz video montajlanıp bugün Sefa'nın kanalında yayınlanmıştı. Büyük ses getirdiği aşikardı. Bu daha çok Sefa'nın uzun zamandır gündemde olmamasıyla da alakalıydı aslında. Geçen yıl rap tarzında birkaç parça yapmış ve birçok rekora imza atmıştı sosyal medya üzerinde. Aynı zamanda kanalında bulunan içeriklere de devam etmişti. Klasik challengelar vloglar falan. Yaklaşık bir yıldır şarkı yapmıyordu, insanları kaosa sokacak değil eğlendirecek içerikler üretiyordu. Bu döngüyü benimle bozmuştu aslında. İnsanlar hem bu yüzden, hem de son aylardaki çöküşümün magazine yansıması yüzünden deli gibi izlemişlerdi videoyu. Her saniye artıyordu tık sayısı.

Arkadaşlarım kendi aralarında konuşurlarken, benim gözüm Meray'ın yanına oturan Balın'a kaymıştı. Elindeki kahve bardağını çok ilginç bir şeymiş gibi inceliyor, üzerindeki deseni serçe parmağıyla takip ediyordu. Dalgındı, mutsuzdu ve ben bunun sebebinin Çağıl olduğunu hissediyordum içten içe.

Balın'ı az çok tanımıştım ve tanımaya da devam ediyordum. Ben insanları çok fazla gözlemlediğim için hareketlerinden, bakışlarından anlardım ne düşündüklerini veya amaçlarını. Çağıl garipti, onun bakışlarını çözemiyordum ve bu bana iyi hissettirmiyordu. Ama Balın... O kadar şeffaftı ki, gizemli olduğu kadar şeffaf da olabilir miydi birisi aynı anda? Balın kendisini merak ettiriyordu, onunla birkaç dakika sohbet etseniz bile tüm hayatını merak ediyordunuz istemsizce. Nasıl bir aileye doğduğunu, ailesinin ona nasıl davrandığını, şu an neden onlar yokmuş gibi hayatına devam ettiğini, neden karavanda yaşadığını... Her şeyi merak ediyordunuz. Ama öyle bir bakıyordu ki, öyle bir gülümsüyordu ki onun kötü bir kalbi olduğuna ihtimal veremiyordunuz.

Balın'ın temiz kalbini hissediyordum. Samimi olmasak bile bana çok değer verdiğini hissediyordum.

O an Çağıl'ın cümlesi yankılandı beynimde; belki de senden hoşlanıyordur.

İmkansız değildi, ama bunun olmasını istemediğime inandırmıştım kendimi. Çağıl bariz bir şekilde bana aylardır aşık olan ve beni toparlayan o kızdı. Ben onun kalbini kıramazdım.

Peki neden o olduğunu hissedemiyorum?

Telefonumun sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım ve gözlerimi kırpıştırıp etrafıma bakarken telefonumu arıyordum yanımda.

Karşımda oturan Çağıl'la göz göze geldik o an. Hafifçe gülümsediğinde bende gülümsedim ve kimi aradığına baktım. Annem arıyordu.

"Efendim, Sarı Afetim?"

"Ay anasının kuzusu, yerim seni. Bayılıyorum şöyle beni övmenize. Az daha öv."

Gülerek konuştum. "Hayatımdaki en güzel kadınsın annem ve öyle de kalacaksın, çok seviyorum seni." Dedim. Geçen yıldan öncesine kadar anneme toplasan 3 kere seni seviyorum diyen ben, annem ölümden döndüğünde hergün mutlaka söyler olmuştum. Ona bir daha seni seviyorum diyemeyek olmanın korkusu, tüm korkularıma bedeldi.

"Bende seni çok seviyorum annem benim. Ne yapıyorsunuz?"

"Sefa'nın stüdyosundayız, herkes burada. Video hakkında konuşuyorduk."

"Ay izledim o videoyu. Neyse, gelince konuşuruz. Kim var yanında?"

"Sare'ler var, Feda ve Meray burada, Sarp, Asel, Balın, Çağıl herkes burada anne."

Eleysa☁️ (Tamamlandı)Where stories live. Discover now