29.Bölüm: İlk Yalan

En başından başla
                                    

Sokak yeniden ıssızlaşırken karanlık yeniden hükmetmeye başladı. Ağlamaktan buğulanan gözlerim yerde yatmaya devam eden Yekta'ya döndüğünde bir hıçkırık yükseldi boğazımdan.

Çaresizlikle ayaklarımı sürüyerek Yekta'nın yanına döndüm.

Acıyacak olmasını umursamadan kendimi bıraktığımda dizlerimin yere çarpmasıyla oturdum ve Yekta'nın başını yeniden dizlerimin üzerine koydum.

"Gitme demiştim..." diye mırıldandım. "Gitme..."

Bir hıçkırık daha koptu dudaklarımdan.

"Neden dinlemedin beni?" diye hesap sordum ondan, ağlamaklı çıkan sesimle.

Başıma bir şeyler geldiğinde kaçıp saklanmaya alıştığım için olayları yönetme becerim hiç yoktu. Donup kalıyor, mantıklı düşünemiyor ve harekete geçemiyordum.

Yekta'nın hala gözlerini açmayışı bir şok etkisi yaratmıştı bedenimde. Çok kısa bir süreliğine de olsa mantıklı düşünebilmeyi becerebilmiş ve ambulansı aramak için telefonumu çıkarmak üzere titreyen ellerim ceplerime gitmişti.

Ufacık cebimde derin arayışlar sonucu telefonuma denk geldiğim an hınçla elimi çektim ve güç bela telefonumu çıkarmayı başardım.

"Evet... İşte burada..." diye mırıldandım sevinçle. Bir yandan da titreyen parmaklarım tuş kilidini açmak için çabalıyordu. O dakikalar içinde yapmaya çalıştığım her şey çok zor hatta imkânsız geliyordu ve bu durum sinirden ağlama isteğimi körüklüyordu.

Nihayet tuş kilidini de açtıktan sonra arama kısmına girdim ve ekrana bakakaldım.

"Neydi?" diye mırıldandım. "Neydi bu numara!" diye bağırdım telaşla. "Kafayı yiyeceğim, hatırlayamıyorum!"

Kendime inanamıyordum. Öyle panik ve korku içindeydim ki ambulansın numarasını bile unutacak hale gelmiştim.

Bu kadar olayın üstüne kendi aptallıklarıma tahammül edemiyordum ve şu dakikalar içinde kafayı yemezsem şayet, daha da bir şey olmazdı bana. Hayat boyu sağlıklı bir kafayla yaşamaya devam edeceğime emindim.

Çaresiz bakışlarım ıssız sokakta umutla bir kez daha dolaşırken acı gerçekler bir kez daha yüzüme vurulmuştu.

Bu iğrenç yerde Yekta ve benim dışımda kimse yoktu işte!

Saniyeler içinde duyduğum homurtularla irkilerek önüme döndüğümde Yekta'nın hareket ettiğini gördüm.

İşte şimdi mutluluktan ağlayabilirdim!

"Peri?" diye mırıldanırken yerden destek alarak yattığı yerden doğrulmaya çalıştı.

"Yekta?" diye kekeledim şaşkınlık içinde yüzüne bakmaya devam ederek.

Acıyla yüzünü buruşturarak elini boynuna götürdü. Şaşkınlık ve mutluluk bir olmuş, bedenimi ele geçirmişti adeta. Ve benim o an yapabildiğim tek şey Yekta'nın yaşadığını, hareket edişini izlemek...

"Bir de üzül istersen peri kızı?" diyerek ağır ağır yerden kalktı. "Kalk hadi, gel buraya!" diyerek kolumdan tuttuğu gibi beni de yerden kaldırdı.

Yaşadıklarıma inanamıyordum. Duvar gibi tepkisiz kalmış, boş boş Yekta'nın yüzüne bakıyordum resmen.

Yekta'ya güçlük çıkarmamak için aynı şekilde yerden destek alarak kalkmıştım. Ayakta durmakta güçlük çeker gibi göründüğü için hemen koluna girip ona destek oldum.

"Yekta sen..." dedim titreyen sesimle.

"Ben az önce beyaz ışığa doğru yürüdüm. Sonra beyazın bana yakışmadığını hatırlayıp karanlığa, dünyaya geri döndüm!" diye sırıtarak önüne döndü ve hiçbir şey olmamış gibi üzerini sirkeledi.

Yalancılar ve YabancılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin