•Yoktan Var Olan•

3.3K 235 394
                                    

İyi geceler.😍

Yorumlarınızı merakla bekliyor olacağım.🧚‍♀️🙌

Sertçe çekilmiş perdenin arkasından, aniden sızan güneş ışığı kadar hızlıydı hayatıma girişi. Hesapsız kitapsız bir kargaşanın içine önyargılarıyla çöküşünün kaçıncı günüydü bugün bilmiyordum. Birbirimizi ilk gördüğümüz anın rezilliği asla hafızalarımızdan silinemezken, sonrasında birde Çağrı'yı çıldırtmak için üzerinden kurduğum saçma planla taçlanmıştı yaşadıklarımız.

Akımına ne zaman kapıldığımı düşünmek beynimi bir bilinmeze sürüklüyordu ve kestiremiyordum. Oysa şimdi yanımda ki varlığına baktıkça, bu aşamaya nereden geldiğimizi çözemesemde tam göğsümün ortasında usul usul kıvranan bir şeylerin olduğunu iliklerime kadar hissediyordum.

Yaşadıklarımdan sonra bana fazlasıyla uzak gelen bir kurtuluşa adım adım yürüdüğümü görüyordum onun yanında. Varlığı, asiliğimi bastırıyor ve hırçınlığımı benim bile anlamadığım bir edayla törpülüyordu. Aylar sonra ilk kez kendimi insan gibi hissediyordum çünkü, Efkan bana unuttuklarımı hatırlatıyordu. O, ruhu çekilmiş bir bedene sabırla ve kararlılıkla, yaşamayı yeniden öğretiyordu.

Yatağın sağ tarafında yüz üstü uzanan bedeni ve yastığın altında birleştirdiği kollarıyla, kürek kemiklerinin arasında oluşan boşluğa yüzümü yaslamamak için direnirken uzandığım yerden hafifçe doğruldum. Mavi yastık kılıfının üzerine yerleştirdiği başıyla, sarıya çalan koyu saçlarının açıkta bıraktığı ensesi, dudaklarımda oraya masum bir öpücük bırakma iç güdüsü doğururken, eğildim ve dudaklarımın isteğini yerine getirdim.

Sağ dirseğimin üzerine ağırlığımı vererek biraz daha doğrulduğumda, yüzünün yarısı girdi gözlerimin odağına. Kıvrımlı kirpiklerinin altındaki, gözlerimin içine diktiği mavi gözleriyle bile kalbimi yerinden sökebilirdi.

Düzenli nefes alışverişlerinde bir değişiklik olmazken, uykusunun derinliğine sığınarak sol elimin cılız parmaklarını çenesinin üzerinde hafifçe dolaştırmaya başladım. Hafif aralık dudakları pembenin bir başka tonuna bürünmüştü. Dokunmak için derin bir arzu hissediyor ve göğsümün ortasında hızlanan duygunun iplerini zorlukla zapt ediyordum. Tenim, teninin tesiri altına girmek istiyordu. Yüzüne doğru eğilip elmacık kemiğinin üzerine minik bir öpücük daha bıraktığımda, kirpiklerini bir kaç kez kırpıştırdı. Geri çekilmek yerine dudaklarımı yanağının üzerine kaydırıp, bir öpücük daha bıraktım ve yanağımı hafifçe yanağına yaslayarak yumuşak bir sesle konuştum.

"Günaydın."

Boynuna ne ara indiğini hatırlamadığım elimi nazikçe kavradı ve avucumun içine küçük bir öpücük bıraktı. Nabzım avucumun içine uzanan damarlarda atmaya başlarken, dudaklarını avucumdan ayırmadan "Günaydın." Diye fısıldadı. Yanağını hafifçe yanağıma sürttüğünde, hafif uzamış sakalları etime usulca batıyordu. Başımı kaldırdığımda, boynunu hafifçe çevirdi ve mavinin en şeffaf tonunu gözlerime sundu.

Onunla ilk kez huzurlu bir sabaha uyanıyorduk ve ben kalbimi yerinden etmeye meyilli olan bu gözlere doya doya bakmak istiyordum. "Uykun derinmiş..." Diye konuştum.

Sırt üstü döndüğünde, dirseğim hâlâ yatağa yaslıydı ama başım göğsünün hizasındaydı. Yanağımı avucumun içine yaslarken, Efkan avucunun içindeki elimin parmaklarını hafifçe okşamaya başladı. "Uyandırana kadar öpeyim mi dedin sende?" Dedi ve güldü. Tek kaşını hafifçe kaldırsada, yüzünde ciddilikten çok muziplik vardı.

Papatya Mezarlığı (Eroin) (Tamamlandı)Where stories live. Discover now