•İzlenen İzler•

4.1K 265 230
                                    

İlham aldığım karakterleri size sunmak istiyorum. Kafamdakine ilişme diyen bakmayabilir. Djdnkdmd

•••

Ruhumda açılmış kocaman bir delikle ve bedenimden mümkünmüş gibi tümüyle çekilmiş olan yaşama hissinin kaybıyla bir uçtan diğer uca sürükleniyordum. Pervasızca, hayatın hiç bir zaman tutamadığım, avuçlarımın arasına alıp kavrayamadığım uçurumundan balçığa bulanmış bir çakıltaşı gibi düşüyordum.

Çakılıyordum. Her defasında en dibe.

Avuçlarımın arasında tuttuğum tepsiyi bile daha sıkı kavrıyor oluşum bedenimi ele geçiren sinir dalgasından ötesi değildi. Başa sarmak buydu kelimenin safına inildiğinde. Tekrar ne zaman düşeceğim ise artık yorgun zihnimin merak konusu dahi değildi.

"Berbat görünüyorsun." Diyen sese yükseldi tezgahın her santimini boş bakışlarla izlediğim gözlerim. Emre, elinde tuttuğu bardağı ona uzattığım tepsiye koyarken cümlelerinin devamı gelmek üzereydi. "Hiç aynaya baktın mı sen?"

"Sence ne kadar umrumda?" Diye konuştum. Ona karşı savunmasız bir dürüstlük dilimde hep vardı. Emre bir diğer bardağı daha tepsiye koyarken yüzünü astı. "Keşke biraz olsa." Diye konuştu. Gözlerimi bıkkınca devirdim. "Aman, bakma öyleyse."

Silindir haline gelmiş bir insan mükemmel bir görünüm sergilemeyi başarıyorsa bu ruh haline olan en büyük saygısızlıktı. Hissettiğimizi yansıttığımız anlarda insanlar tarafından maruz kaldığımız lanetli soruların altını onları tatmin edecek cevaplarla doldurmak zorunda değildik. Ya da bu en azından benim için böyleydi.

Gecenin en boğaz sıkan saatlerinde, terli bedenlerin ve dertlerini sağa sola saçma girişiminde bulunan insanların arasından bütün ruhsuzluğumla ilerledim. Adımlar sonra ulaştığım masada içkileri servis ederken sırtıma ilişmiş bir kaç parmağın etkisiyle başımı omuzumun gerisine çevirdim. Çalışanlardan biri olduğunu gördüğümde tepside ki içkileri masaya bırakıp bir kaç adımla masadan uzaklaştım ve yaşıtım olan ama adını tam hatırlamadığım kıza baktım. Yüzünde garip bir merak olduğunu sezdiğimde kaşlarım hafifçe çatıldı. "Söyle?" Diye konuştum. Gözleriyle kısaca etrafı kolaçan ettikten sonra kulağıma doğru yaklaştı. "Soyunma odasına git." Dedi, sesinde hızlı bir telaş vardı. "Bir kadın var, ısrarla seni görmek istiyor."

Kaşlarım mümkünmüş gibi daha fazla çatıldı. Sesli bir nefes alıp kulaklarıma basınç yapan hararetli müziğin altında gözlerimi kapatıp açtım. "Şu çocukça şakalarınızdan biriyse, dolarım saçlarını elime."

Genç kız gözlerini devirdi. "Sana şaka yapmak ne haddimize?" Diye konuştu kinayenin sinsice yayıldığı sesiyle. "Git hadi kadın seni bekliyor."

Huzursuz bir merakla seri adımlar işledi ayaklarıma ve elimdeki boş tepsiyi tezgaha bıraktıktan sonra alt kata yöneldim. Siyah merdivenler büyük ve sık adımlarla inerken zihnimde kim olduğuna dair ihtimaller biçebiliyordum. Dakikalar sonra alt kata ulaştığımda kadınlara ait olan sağ kapıdan içeri girdim. Karşımda gördüğüm beden gelişimin hissedilir varlığıyla oturduğu mor tabureden kalktı ve bir kaç hızlı adımla karşıma dikildi.

Esmer ve biçimli yüzünde elmacık kemiğinin üzerine hiç yakışmayan bir yara kabuğu yerleşmişti ve dolgun dudağının kenarında varlığını koruyan küçük bir yarık vardı. İçime ateşlenen saçmalar kaburgalarımın etrafını saniyeler içinde sararken parmaklarım avuçlarımın içini doldurdu ve dudaklarımdan solgun bir soru çıktı. "Ne işin var burda?"

İdil'in darbelenmiş suratı dağınık bir sarsıntıyla hareketlendi. "Bana her şeyi anlatacaksın." Diye konuştu. Öfke sesine merakıyla ilişmişti.

Papatya Mezarlığı (Eroin) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin