İP ▶️ 48 | "️ATEŞ KIRAĞI"

249K 8.1K 9K
                                    

En azından yorum sınırını akşama kadar doldurabilirseniz, akşama bir bölüm daha gelecek. 🌸

Bölüm şarkısı, Oscar and the Wolf • So Real

BöLüM İçİn BiR ÇiÇeĞiNiZi AlAyIm. 🌺

48. BÖLÜM | ATEŞ KIRAĞI

İçi bulanırdı yalnızlığımın
Kusardı serseriliğini en görkemli meydana...

🍁

Zaman, hayat serpiyor, hayat söndürüyordu.

Lavin, banyodan yüz havlusuyla çıktı. Perdeleri çekilerek çıplak kalmış saydam camdan dışarı baktı, gökyüzü kendisine gri kumaştan kabarık bir gelinlik yaptırmış gibiydi; hava aniden yağmur bulutlarının istilasına uğramış, oda öncesinden daha karanlık görünüyordu. İç çekti. Makyaj masasının bir tarafına havluyu bırakıp ellerini iki yandan kenarlarına yerleştirdi, pürüzsüz aynaya düşen yansımasına baktı.

Aynı mavi bakışlar, köprücük kemiği üzerindeki siyah el yazısına düştüğünde, ince parmak uçları önce karıncalandı, sonra kabarmış yazının üzerinde sessiz sedasız dolaştı; içinde binbir his aynı anda patladı, sanki E ve D harfleri köprücük kemiğinin çukurundaki yatakta uykudaydı da dokunuşuyla uyanmışlardı. Boynunda öpülen yer hislerle dolmuş ateşle sızlıyor, aynı noktaya gece kokusunu içinde taşıyan siyah gül tünemişti sanki.

Zihninin içinde dünyalar var oluyor, dünyalar yok oluyordu.

Edim Demiray, kalbinin üzerindeki damarlara bağlanıyor, kalbinde atıyor, kanında akıyor, ruhunda soluyor, teninde işliyor, zihnine ekilen intihar fikrine ulaşıp bir kaybedişi çiziyordu...

Makyaj masasının üzerindeki kremi alıp dövmenin üzerinde bir tabaka oluşana dek parmak ucuyla dikkatle sürdü, böyle yapmasını Elvan söylemişti.

İnce kayışlı saatine, bileğinde tıpkı bir şelale gibi ileriye doğru akmayı sürdüren zamana baktı.

Ardından yatağın üstünde hazırda bekleyen kıyafetleri giymek için arkasını döndü. Üzerindeki eşofman altını ve askılı badiyi çıkarıp yatağa oturdu. Külotlu çorabı ince, düzgün bacaklarından geçirdi, ardından diz üstünde biten bir tarafı kareli diğer tarafı deri olan kemerli eteği geçirdi. Dövmesini gizlemek için boğazlı gri bir kazağı başından geçirdi, göğüs kafesini oval daire şeklinde açıklıkta bırakan bir modeli vardı. Yatağın yanındaki koyu kahverengi olan nela botları ayağına geçirdi. Siyah kaşe kabanını üzerine geçirip odanın kapısını açtığı anda, "Nergis yeter!" diye patlayan Edim'in sesi, yüzüne çarptı.

Koridorda ilerlerken, ellerini ceplerine koydu, kabanın etek kısmı yürüdükçe dalgalanıyordu. Merdiven basamaklarına yaklaşırken, Edim ve Nergis'in seslerini daha net duydu, sokak kapısının önünde tartışıyorlardı.

Nergis, "Bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmüyorum," diye konuştu. "Niye beni dinlemiyorsun?"

Edim, kendini tutuyormuş gibi derin bir nefes alarak, "Biraz rahatla, Nergis," dedi, ters ters. Sesi gergindi. "Sorun yok."

Nergis, "Sen istediğin gibi açıkla durumu Edim, ama ben," deyip kararlı bir tavırla kollarını göğsünün altında kavuşturdu ve gözlerine dik dik baktı. "Lavin'in de bunu istediğini sanmıyorum."

Edim, gözlerinin kıyılarına çöken öfkeyle, "İyi, iyi tamam," dedi, burnundan sert bir nefes çekti. "N'olur sus artık! Seninle bu düzeyde konuşmayı sürdürmek fazlasıyla yorucu oluyor benim için. Her ne sebeple olursa olsun, Lavin'le beraber oraya gitmekten kaçındığını saptamış bulunuyorum ve sen de böylece, onunla oraya gitmiyorsun." Edim elini cebine koyup dişlerini sıkarken, "İstemediğim bir durum, ama elimden gelen bir şey yok herhalde," diye ekledi.

İNTİKAMIN PENÇESİNDE (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin