İP_14 | "KARANLIĞIN NABZI"

386K 13K 6.4K
                                    

Lütfen mutlaka oy verip satır aralarına ilk hisettiğiniz şeyleri yorum olarak bırakın! ♥

Sizi seviyorum

Keyifli Okumalar...

Bölüm Şarkısı |Skylar Grey • The Last Day

Bölüme kar tanesi ❄

14. BÖLÜM | KARANLIĞIN NABZI

Aldığını geri vermez bir karanlık var dört yanımızda, hangi perdeyi kaldrsak gece, hangi taşı kaldırsak çaresizlik...

Karanlık, intikam isteyen bir bakıştan sızar. Her şeyi karanlığa boğar.

Karanlık, bir bağımlının zihninden sızar, tüm ruhunu karanlığa boğar.

Edim Demiray ve benim gerçeğimiz ikimizin de karanlık olmasıydı ama diğer yandan bizim aramızdakı en keskin, en net fark da buydu, karanlıklarımızın içimize biçilmiş boyutu. Ben kendimi karanlığa boğarken, o her şeyi karanlığa boğuyordu. Bu yüzden karşılaştırma yapacak olsaydım, ben onun yanında karanlığının bir parçası olabilirdim ancak.

Edim'in gözlerinde kara bir güneş gibi yoğunlaşan karanlığı gördüğümde, onu hiç tanımadan önce aslında ışığını hiç kaybetmemiş bir güneş gibi gelmiştim kendime. En karanlık gecelerin sonu bile sabahken, en karanlık tünellerin sonu bile ışıklıyken, Edim'in beni sürüklediği karanlık ne bitiyor ne de sonunda ışıklar gizleniyordu.

Şimdi karşımda durmuş gözlerimin en içine en karanlık ifadesiyle bakarken hissettiğim bunlardı. Ölümcül gözleri gözlerimdeki son yaşam ışığını, gözleri bizi aydınlatan sokak lambasının ışığını bile çekip söndürüyordu.

 Ölümcül gözleri gözlerimdeki son yaşam ışığını, gözleri bizi aydınlatan sokak lambasının ışığını bile çekip söndürüyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gözleri öylesine karanlıktı ki bana yine en büyük korkumu hatırlatıyordu, karanlığı. Edim gelene dek bankta kendimi hissizliğe kaptırmışken şimdi duygularımın yükselen sesi ruhumda çınlıyordu. Mantığım, ailemin kaybını yaşadığım andan itibaren onlarla birlik içinde geçmişin gölgesine sinmişti, duyamıyordum mantığımın sesini. Edim'in de kelimelere can veren sesi yoktu, öylece evinin odasına hapseder gibi bakışlarının kara odasına hapsetmiş şekilde gözlerimin bebeğine bakıyordu.

Bana bağırmasını, kızmasını, yaptığım şey için yine bedel ödeyeceksin diyerek ceza kesmesini bekliyordum ama Edim tepkisiz, ifadesiz biçimde öylece bana bakıyordu. Bu tepkisizlik büyük tepki vereceğinin haberi olabilir miydi? Yağmurun altında dikilmeye bir son verip bana doğru adımlar attğında kalbim dehşet duygusuyla sızladı. Adımlar karşımda durduğunda yüzüne bakamadım ve bakışlarımı yere indirdim, ayakkabılara baktım. Birbirine bakan onun postallarına ve benim beyaz spor ayakkabılarıma... Bizi temsil ediyorlardı sanki; onunki kalın, sert ve siyah, benimki ince, kırılgan ve beyaz.

İNTİKAMIN PENÇESİNDE (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin