20/ Final

998 107 47
                                    

Selam! Evet başlıktan anladığınız gibi final vakti. Eminim birçoğunuz haber vermediğim için bana küfür ediyorsunuzdur. Üzgünüm. Bu zamana kadar beni ve hikâyeyi destekleyen, yorum yapan herkese teşekkür ederim. Bu bölümü herkese ithaf ediyorum. İyi okumalar ^_^

 

Kagamine Rin

"Hadi ama Kaito!"

Kaito itirazlarımı umursamadan beni peşinden sürüklemeye devam etti. Okul bitince sınıftan çıkmadan önce beni durdurmuş ve beni bir yere götüreceğini söylemişti. Koridorlardan geçerken etrafı incelemeye başladım. Daha önce okulun bu kısımlarına gelmemiştim. Şaşırtıcı derece ifadesiz olan Kaito'ya bir kez daha baktım. Elimi bir kapının önüne gelince bıraktı ve beni sürüklediğinden beri ilk defa konuştu.

"Bu kapıdan tek başına girmelisin. Sakın içerideki salağı üzeyim deme!"

"Ne? İçerideki salak?"

"Kendin gir ve gör."

Kaito, beni kapıya doğru itekledikten sonra güven verici bir gülümsemeyle bir adım geri çekildi. Neden bahsettiğini merak etmiştim. Ürkekçe kapının koluna elimi uzattım. Kapının kolu paslanmış demirdendi. Etrafa hafif bakınca burasının pek kullanılmadığı anlaşılıyordu. Her taraf döküntü gibi duruyordu. Beyaz duvarlar artık griye dönüşmüştü. Kapının kolunu çevirip içeri doğru bir adım attım. İçerisi dışarıya göre daha aydınlıktı. Siyah perdenin altından süzülen ışık bazı yerlerde huzmeler şeklinde toplanmıştı. Etrafıma bakınca her tarafta resimler asılı olduğunu gördüm. Tavandan bir iple sarkan resimlerden birine yaklaştım. Resimde Len'i yanağından öpüyordum. Bu resim ilk tanıştığımız gün çekilmişti. Henüz 6 yaşındaydık. İlk tanıştığımız gün gözlerimin önüne geldi.

 

*10 yıl önce*

Annemin arkasından karşımızda annesinin yanında duran sarı saçlı çocuğa baktım. Mavi gözlerini bana dikmişti. Annem benim bu halime gülüp önümden çekildi. Yanıma çöktü ve sarı saçlı çocuğu gösterip konuştu.

"Rin, bu Len. Ailesi ile karşımızdaki eve yeni taşındılar. Hadi gidip Len'e ”'Merhaba.” de."

Len'in annesi de gülümseyerek oğlunu bana yaklaşması için itekledi. Len, beni baştan aşağı süzdükten sonra annemin hep söylediği şekilde gülümseyerek konuştum.

"Merhaba Len, ben Rin."

Beni umursamadan annesine baktı. Annesi benimle konuşmasını işaret eden birkaç hareket yaptıktan sonra bakışları yine beni buldu.

"Ben de Len." dedi bıkkın bir sesle. Annesinin uyarı manasına gelen öksürmesinden sonra gözlerini devirip "Tanıştığımıza memnun oldum." diye mırıldandı. Len'in annesi heyecanla elini çırpıp,

"Sizin bir resminizi çekeyim. Ne de olsa bu ilk tanıştığınız gün. Anı olarak kalmasını isteriz değil mi?" dedi ve yan yana durmamızı işaret etti. Ben Len'in yanına geçip kameraya doğru gülümsedim. Len'in annesi kamerayı indirerek Len'e baktı.

"Gülümseyebilirsin değil mi Len? Tanrı bize o yeteneği vermiş. Neden baban gibi soğuk nevalesin?" dedi sitem dolu sesiyle. Len seslice iç çektikten sonra sahte olduğu çok belli olan bir gülümseme takındı yüzüne. Burada olmaktan hiç memnun olmadığı belliydi.

Onu gülümsetmek için aklıma bir fikir geldi. Yaklaşıp yanağını öperken kameranın flaşı patladı. Gülümseyerek geri çekildiğimde Len bana şaşırmış bir şekilde bakıyordu (Len ona taciz etmişim gibi bakıyordu -,-). Len'in annesi kahkahalara boğulup resmi bize gösterdi. Fotoğrafta ben gözlerimi kapatıp Len'in yanağını öperken Len kocaman açılmış gözlerle bana bakıyordu. Elini yanağına koyup bana kocaman gözlerle bakmaya devam etti. Yavaş yavaş kızarırken annesinin arkasına saklandı. Annemler kahkaha atarken annesinin arkasından korkmuş gözlerle beni izliyordu ve eli hala öptüğüm yanağındaydı.

 

*Şuan*

"Ve o gün ilk defa bir kıza ilgi duydum."

Arkamdan gelen tanıdık sese döndüm. Len arkamdaki duvara yaslanmış ve kollarını göğsünde birleştirmişti. Dediklerini algılamam uzun sürdü.

"Len... Ben..."

"Ve sana olan ilgim git gide büyüdü." dedi sözümü keserek. Duvardan ayrılıp bana doğru bir adım attı.

"İlk okulda kıskançlığım başladı. Ve sana olan ilgim..." Biraz durdu ve başını önüne eğerek alayla gülümsedi.

"Daha da büyüyerek dozunu aştı. Daha fark edemeden sana aşık olmuştum bile."

Dedikleri şeyler beynimde yankılanırken şaşkınlıkla ona baktım. Gözleri bana odaklandıktan sonra, "Ben farkına varamadan beni büyüledin.” dedi.

"Birçok defa sana olan aşkımı sonlandırmaya çalıştım ama gördüğün gibi başarılı olamadım."

"Len…" diye fısıldadım ona bakarken. Benim hakkımda bu şeyleri düşündüğünü hiç bilmiyordum. Onun benden hoşlandığına inanamıyordum.

"Benden nefret ediyor olabilirsin ki haklısın pek iyi biri değilim. Ama izin ver de içimde tutuğum ve beni artık yok eden duyguları sana söyleyip biraz rahatlayayım." Bunları söylerken acı bir şekilde gülümseyerek elini kalbine koydu.

"Artık buranın daha fazla acımasını istemiyorum."

"Senden hoşlanıyorum Rin, en başından beri senden hoşlanıyordum."

Gözleri yüzüme odaklandı. Mavi gözleri kızarmıştı. Cevabımı beklermiş gibi yüzümü inceliyordu. Onu reddedersem yıkılacakmış gibi gözüküyordu. Ama onu reddetmeyecektim çünkü...

"Bende seni seviyorum Len!"

 

Kagamine Rinto

"Seninken elinden kaçırdın!"

Yanıma oturan Lenka'ya baktım.

"Zaten hiçbir zaman benim olmamıştı." dedim bakışlarımı gökyüzüne çevirerek.

"En azından şansını denedin ve itiraf ettin. Ama ben itiraf bile edemedim." dedi.

"Onu unutmak için belki başka birisine âşık olmalıyım." dedim kısık bir sesle.

"Belki. Etrafta âşık olacak insanlar aramalıyız." dedi bana bakarak. Gülümseyerek onu onayladım. Belki de Lenka'ya âşık olmayı deneyebilirdim.

Shion Kaito

Miku’ya sarılarak onu kendime doğru biraz daha çektim.

"Sence nasıl bir çift olacaklar?" dedi gülerek.

"Bence harika bir çift olacaklar, ama bizim kadar değil." dedim onun kokusunu içime çekerken.

Yüzünü bana çevirerek dudaklarıma minik bir öpücük kondurdu.

"Seni seviyorum."

"Ben seni daha çok seviyorum."

Darling!!! [Vocaloid]Where stories live. Discover now