16/

948 100 57
                                    

Selam! Haftada 2 bölüm yayınlayacağıma söz verdim. Muhtemelen bu bölümlerden biri Pazatesi biri de Cuma gelecek. (Bu bölüm yarının yerine olacak, çünkü yarına bölüm yetiştiremem. Ama haftaya cuma günü yayınlayacağım.) Vote sayılarını azaltırsanız haftada 1'e geri inecek. (Lütfen bana kızmayın bazı durumlardan dolayı  vote sayısı çok önemli.) İyi okumalar.

Kagamine Rin

Miku şaşkınlıkla bana baktı. Utançla başımı yere eğerken bağırmaya başladı.

"Len ile çatıda kilitli mi kaldınız!?"

Hemen ağzını kapadım ve etrafta bizi izleyen bir var mı diye baktıktan sonra Miku'ya fısıldadım.

"Şişt! !Sesiz ol! Bizi duyacaklar!"

Miku ağzındaki elimi tatlı bir gülümseme eşliğinde çekti. O da etrafta bizi dinleyenler olmadığına emin olmak için baktıktan sonra biraz yaklaştı ve benim gibi fısıldamaya başladı.

"Len'in sana âşık olduğuna kalıbımı basarım."

"Saçmalama! O beni baş belası bir arkadaş gibi görüyor…"

Tam Miku bana cevap verecekken Kaito'nun sesini duymasıyla sustu. Kaito gelir gelmez Miku'nun yanağını öptü. Bana da gülümseyerek selam verdikten sonra bana bakarak konuşmaya başladı.

"Benim asabi sarışınımı (Len’den bahsediyor) gördünüz mü? Sabahtan beri onu sadece derste gördüm. Sanırım benden kaçıyor."

"Ah! Len mi? Bence o senden kaçmıyor sadece çok sinirli. Dün kilitli kaldığımızdan beri bana bile bakmıyor." dedim sağ elimdeki işaret parmağımı çeneme vurarak.

Miku direk araya karıştı. "Sevgilim biraz bana da zaman ayırsan? Senin şu sarı ile olan arkadaşlığını kıskanıyorum."

"Aşkım! Neden kıskanıyorsun? Dünyada benim için önemli yalnız sen varsın!"

"Ben de yemekhane neden bu kadar ağır bir şekilde aşk kokuyor diyorum?" diye onların arasına karıştı tanıdık bir ses. Kafamı sesin geldiği yöne çevirdim. Rinto gülümseyerek bana bakarken yanındaki sandalyeyi işaret etti.

"Oturabilir miyim?"

"Hayır.” Miku ve Kaito aynı anda cevap verdiler.

Ama ben onları umursamadan,

“Tabii ki oturabilirsin!" dedim.

Rinto benim yanımdaki sandalyeye oturduktan sonra Kaito, Len’inki kadar soğuk bir sesle, "Seni buraya hangi rüzgar attı?" dedi. İlk kez Kaito'yu bu kadar soğuk ve ciddi görüyordum. Miku'nun yüz ifadesinin de Kaito’nunkinden bir farkı yoktu.

Rinto basitçe, "Geçiyordum, Rin'i gördüm." dedi.

Sonra bana döndü ve "Hafta sonu bir kafeye gidelim mi?" dedi.

Miku direk benim yerime kendince cevap verdi.

"O gün Rin ile alışverişe gideceğiz."

Rinto, Miku'nun sesindeki tehdidi umursamadan konuşmaya devam etti.

"Hmm, o zaman Cuma olur mu?"

"O gün Rin ile bizim eve gideceğiz." dedi Miku tehditkâr bakışları eşliğinde. Ama Rinto onu önemsemeyip bana dönük bir şekilde Miku'ya hiç bakmıyordu.

"Cumartesi?"

"O gün Rin ile kızlar partisi vereceğiz."

"Haftaya Pazartesi?"

"O gün Rin ile ders çalışacağız."

"Haftaya Salı?"

"Rin ile sinemaya gideceğiz."

Artık bu olaya el atmam gerekiyordu. Rinto her an masanın üzerinden zıplayıp Miku'yu boğabilecek gibi duruyordu. Kaito ise önündeki telefonuyla oynuyordu. Ama o da hiç mutlu gözükmüyor bir yandan da bizi dinliyordu. "Yarın olur mu?" dedim hafif bir gülümsemeyle. Rinto, Miku'ya kilitlemiş olduğu gözlerini çekip bana baktı. Gülümseyerek cevap verdi.

"Olur, o zaman yarın okuldan sonra birlikte gideriz. Umarım Miku ile birlikte yapacağınız şeyleri bozmuyorumdur."

Son cümleyi bastırarak ve alayla söylemişti. Miku onu kızdırmıştı ve böyle olması doğaldı. Tam bir şey demek için ağzını açmıştı ki yemekhaneyi,

"Rinto, hadi dostum buraya gel!"

“Ah! Aşk Çocuğu!" diyen erkek sesleri sardı. Rinto sesin geldiği yöne baktıktan sonra bana sıcak bir gülümsemeyle,

 "Gitmem lazım kendine iyi bak!" dedikten sonra koşarak onu çağıran arkadaşlarının yanına gitti.

Rinto masadan ayrılır ayrılmaz Miku elindeki çatalı sert bir şekilde masaya attı.

"Sen! Sen ne yaptığını zannediyorsun?" diye bağırdı zaten az kişi olan yemekhanede Kaito, Miku'yu tutup kendine çekti. Tutmasaydı eminim ki üzerime atlayacaktı. Kaito, Miku'ya sakinleşmesi yönünde fısıldarken yemekhanedeki son kişide yemekhanenin kapısından çıktı. O çıkar çıkmaz Miku, Kaito'nun elinden kurtulup ayağa kalktı ve masanın üzerine ellerini koyup bana doğru eğilerek bağırdı.

"Hani Len'i seviyordun!? Sana bu kadar destek olurken sen onu bir insan değilmiş gibi bir kenara mı atıyorsun?"

"Kimseyi bir kenara attığım yok Miku. Len'le sadece arkadaşız.O beni öyle görüyor. Yapabileceğim hiçbir şey yok. Ve Rinto bana değer veriyor!"

"Yemişim değerini! Sen körsün! Len'in duygularını anlayamayacak kadar körsün ve ben kör bir arkadaş istemiyorum!"

Miku hızla kapıya doğru ilerlerken Kaito bana, "Şuan sinirli ve sonradan pişman olacağı şeyler söylüyor. Ama söyledikleri doğru." dedi ve Miku'nun arkasından yemekhaneden çıktı.

Hah! Kör mü?

Darling!!! [Vocaloid]Where stories live. Discover now