Final

1.5K 97 43
                                    

"İnsanları kendine getiren iki şey vardır Haymitch. Biri acı, biri korku. Senin de kendine gelmeye ihtiyacın var bence. Belki de şu anda bastığım tek tuşla aileni öldürdüm. Ya da biricik sevgilini. Neydi adı, Prine değil mi?" Bir süre gözlerime bakıp durdu. Bense gözlerimi kaçırıyordum. Damlayan gözyaşlarıma engel olamadım. Maysilee, benim yüzümden ölmüştü. Wade de öyle.

"Maysilee, o senin yüzünden öldü. Biliyorsun değil mi, eğer onu yanından ayırmasaydın şu anda yaşıyor olurdu. Oyunlar devam ediyor olurdu. Belki iki galip olurdu. Ya da en azından vicdan azabı duymazdın. Değil mi?" Koltuğa çöküyorum ve yüzümü ellerime alıp ağlamaya başlıyorum. O haklı, o haklı, o haklı! Hepsi benim suçum. İğrenç. O sarışına bir söz vermiştim. Ölen ben olmalıydım. O değil.

"Korku ve acıdan daha iyisi de umuttur. Belki de ailene zarar vermemem için beslediğin bir umudun vardır?" Yüzüme soru sorarcasına bakıyor. Ne demem gerektiğini bilemiyorum. Eline bir kağıt alıyor ve o kağıdı buruşuturup yere atıyor.

"Ama bazen umutlar boş çıkar. Bu özellikle benim kurallarımın arkasından iş çevirenlerde olur. Görüyorsun değil mi? Güç sahasıyla çevirdiğin oyun senin acı çekmeni sağlayacak." Söylediği ve planladığı şeyleri idrak etmeye çalışıyorum ama aklıma hiçbir şey gelmiyor.

"Sen diğerlerine örnek olacaksın. Bana karşı gelinmeyeceğini öğrenecekler. Ailen ve Prine, geri döndüğünde orada olmayacaklar. Belki bir yangın olur, belki de daha başka bir şey. Göreceksin. En kısa zamanda. Şimdi dışarı çık. Umarım iyi bir akıl hocası olursun. Haymitch." Dehşet içinde yüzüne bakıyorum ve elime geçen ilk şeyi ona fırlatıyorum. Makas yüzüne saplanıyor.

"Sen acımasız bir pisliksin! Bunun karşılıksız kalacağını sanma! Bir gün aynı şey senin çocuklarının başına gelecek! Ölümleri, mıntıka sakinlerinin elinden olacak." diyorum Barış Muhafızları beni götürürken.

Eskiden Maysilee, Wade ve Pliny ile gittiğim kata sürüklüyorlar beni. İçeri girdiğimde Nitya ve Flux beni bekliyor oluyorlar. İkisi de bu kadar zorlu bir oyundan galip çıkardıkları için mutlular. Benim başıma gelenlerse umurlarında değil!

"Haymitch. Eşyalarını al istersen. Bugün mıntıkana gideceksin. 2 hafta sonra da Zafer Turu olacak." Başımla onları onaylıyorum ve odama gidiyorum. Yatağımın üstündeki Alaycı Kuş iğnesini, gelirken giydiğim kıyafetlerimi ve öleceğinden emin olsam da Leonis için aldığım küçük hediyeyi bana verdikleri çantama koyuyorum.

Yarım saat sonra, trene binerken bütün Capitol halkı beni selamlıyor. Hepsi adımı büyük bir coşkuyla söylüyor.

Evet öyle yapın. 2 çocuk katleden benim adımı her yerde söyleyin. Söyleyin ki çocuklarınız da benim gibi olsun. Bir katil olsun.

Trene biniyorum ve göreceğim şey için kendimi hazırlamaya çalışıyorum. Büyük ihtimal annem ve kardeşim ölmüş olacak. Prine de kesin ölmüş olur. Aşık olduğum kız ve ailem ölmüş olacak. Bütün yaşadıklarımdan sonra bunları da kaldırmam gerekecek.

Kafamı koltuğa gömüp ağlamaya başlıyorum.

Yaklaşık 1 saatlik bir yolculuktan sonra 12. Mıntıka'ya varıyorum, burada 2 hafta kalacağım. Ardından Zafer Turu'na çıkmam gerekecek.

Mıntıka sınırlarına girdiğimde, tüm halkın coşkuya beni karşıladığını görüyorum. Hepsine zorunlu olarak el sallıyorum ve gülüyorum. Burada hepsi beni kutlarken Donner ailesinde şu anda yas var. Hiç adil değil.

Kalabalık biraz açılınca, evime doğru gitmeye başlıyorum. Vardığım zaman, gördüğüm manzara aynen Snow'un dediği gibi oluyor. Ev bomboş. Kimse yok. Prine'lere gittiğimde de anne ve babasının birbirlerine sarılmış ağladıklarını görüyorum.

50. Açlık Oyunları ¤düzenleniyor¤Where stories live. Discover now