10. KİMSESİZLİĞİN SOĞUK DUVARI

18 5 0
                                    

Güzel okumalar.

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, birkaç kişi bile olsa okuyanlarınız olduğunu görüyorum ve her hafta bölüm atmama rağmen emeklerimin karşılığını alamamak üzüyor, sevgilerimle.

Bölüm şarkısı; Ömer Başçı, Ah Be Kadın

Rachael Yamagata, Over And Over

05.01.1993

Umutsuzlar Çetesinin dördüncü kişisiyim. Benden önceki kişiler ne yaşadıysa aynısı yaşamaya mahkûmmuşum gibi, başa sarılan bir film gibiyim. Hayatlarımız aynıydı, ben ne yazarsam yazayım değişen hiçbir şey olmayacaktı.

Tek fark, iki tane oğlum var, o kadar tatlılar ki... Yaşadığım sıkıntıyı anlarcasına hep susuyorlar, susarak kendilerini büyütüyorlar. Benim yerime onlar yaşıyorlar, yaşayacaklar.

Herkesin hayatı birbirine kör bir iple bağlanmış gibiydi, sımsıkıydı. Kimsenin ne çözmeye ne de daha sıkı bağlamaya cesareti yetmiyordu, ip bizim umutsuzluğumuzdu, sıkı sıkıya bağlıyordu. Kör gibiydim, etrafta neler var hiçbir fikrim yoktu, elimden almışlardı.

Sağır olarak büyütülmüştüm, bana denilenleri duymazdan gelmiştim, zorunda kalmıştım. Biraz daha büyüdüm, dilsiz olarak yaşamaya zorlandım, konuşmama müsaade etmediler. Erkek ne derse o olur, dediler. Beni hep susturdular, sesimi kıstılar.

Bu durum değişecek, inancım tam. Bizim de insan olduğumuzu bilmeleri çok zor değildi. Ataerkil toplumdan kurtulacaktık elbette, ama bu daha ne kadar sürecekti? Biz kadınların sabrı kalmamıştı ki.

'Ahlak, namus deyince sadece kadından konuşan herkes ahlaksız ve namussuzdur.' Demiş Frida Kahlo, bu halimi görür gibi. Ölünce mi kıymete binecektim?

Bir süre sonra bütün yaşamsal faaliyetlerimi elimden söküp aldılar, evden dışarıya çıkmama izin vermediler. Bir aile neden evladına böyle davranırdı? Babamın saçımı okşaması gerekirken, her bir telini kopardı. Kopardığı sadece saç tellerim değil, aynı zamanda kalbimdeki sevgi tomurcuklarıydı.

Annemin bana sarılması gerekirken, vücudumu morluklarla kaplayacak şekilde dövdü, darp etti. Yemeği beş dakika daha geç yesek ne olacaktı sanki? Ya da bana yardım edip, ağabeyim de masayı kursa? Benim görevim değildi ki bu.

Yaşamam en başından beri hataydı, böyle davranılmıştı. Kendimden nefret etmeme neden oldular, umut kanatlarımı gözümün önünde yaktılar. Ağlamamı, feryatlarımı hiçe sayıp, kulaklarını tıkadılar belki onlar da birkaç dakikalığına sağır oldular.

Sonra o geldi, daha fazla eziyet görmemi istemedi ve beni onların, ailemin yanından aldı. Açık yaralarıma merhem olmaya çalıştı, kalbimi onarmaya çalıştı. Hiç sevemedim onu, tersledim, bana iyilik yapan birisine böyle davranmam doğru değildi, ama ailemden başka kimseye güvenemiyordum ki.

Ben, ailemin yanında kimsesizdim. Kalabalığın yanında bir hiçtim, yalnızlığıma gömülmüştüm. Ben, kimsesizliğin soğuk duvarlarına kendimi hapsetmiştim. Kimsesizliğin soğuk duvarları benim umutlarım olmuştu, kimsesizliğim bana kim olduğumu hatırlatmıştı.

Zaman geçti, birbirimizi daha da iyi tanıdık, onun iyi birisi olduğunu kalbim kabul etmişti ama kulak ardı ediyordum.

Nefesim oldu, kalbim oldu, ben oldu. Bir kere bile bıktığını söylemedi bana, uğraştı benimle. Sevgi için uğraşılacağını gösterdi bana, bütün güzel duyguların bir sebebi olduğunu anlattı. Umutlarımın filizlenmesine neden oldu, elini elimden bir kez bile olsun çekmedi.

UMUTSUZLAR ÇETESİWhere stories live. Discover now