8. KANA BULANMIŞ HAYALLER

16 5 14
                                    

Güzel okumalar.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmazsanız çok sevinirim, sevgilerimle.

Bölüm şarkısı; Adamlar, Sarılırım Birine

Two Feet, I Feel Like I'm Drowning

04.08.1990

Kapattılar beni buraya ama neden? Aklım almıyor, kavrayamıyorum olayları. Bana sürekli ilaç veriyorlar, içmek zorundaymışım. Buna kim karar vermişti ki?

Buraya bile zorla kapatıldım ben! Haksız yere, bir hiç uğruna, nedensizce. Hiçbir suçum olmamasına rağmen hapsolmuştum buraya.

İnsanlardan korkuyorum, zihinlerinden ve vicdanlarından. Olmayan vicdanlarının yerini zifiri kötülük kaplamıştı. İnsanlar, kendilerini eğitmek yerine önce vicdanlarını eğitmeliydiler. Belki o zaman neyin doğru olduğu ortaya çıkardı.

Benim için yenilgiydi belki de bu. Hayata karşı yenilgim kimine göre de galibiyeti doğuruyordu. İnsanlar arasında anlamı değişen bir kelime olmasının yanı sıra herkes için farklı sonuçlar doğurabiliyordu. Kimi için iyiyken kimi için kötüydü.

Kimine mutlu sonlar oluştururken içinde biten yangınlardan habersiz, kimine de mutsuz sonla bitiyordu gözlerindeki pırıltıyla. Galibiyet kimine yalnızlık bahşederken kimine yeni bir aile hediye ediyordu.

Galibiyet kötü bir şey olmamasının yanı sıra içindeki kötülüğü ve hırsı ortaya çıkarıyordu. Galibiyet iyi bir şey olmamasının yanı sıra içindeki sevgi taneciklerini besliyordu.

Herkese göre farklı bir tanımı olsa bile yine de aynı şeydi, sonu hiç değişmezdi. Hep kaybedilen olurdu, hep yıpranmışlık ortaya çıkardı. Oysa insanlar bilmiyorlardı ki galibiyeti kazanan kişinin aslında hep kaybettiğini.

Bu yüzden çok kaybediyorduk sanırım.

Kaybedilen bir şeyin daha ne kadar kaybedilebileceğini tartışıyorduk kendimizle. Galibiyet içimizde bile varken nasıl olurdu da görmezden gelebilirdik, öyle değil mi? Zaferin kazanıp da oluşulan değil, kaybedip de kazanılan bir şey olduğunu ne zaman farkına varacaktık peki?

Nasırlaşmış kalpleriniz öyle kötüydü ki, ellerimi sıkı bir düğüm ile bağlıyordu. İp, kırmızıya boyanıyordu. Zaferinizi benim üstümde denerken, ardınızda bir ceset bırakmıştınız.

Ellerim kalem tutması gerekirken bebek tutmuştu, okula gitmem gerekirken hastaneye bebeğimi öğrenmeye gitmiştim, ben çocuk olamadan anne olmuştum. Ben çocuğumla bir nevi kardeş olmuştum!

Şimdi ellerime bakıyorum, kıpkırmızı olmuşlar. Yara bere almadan geçen günleriydi ellerimin, bedenimin belki de ruhumun.

Küçük yaşta zorla evlendirilmek, kızgın ateş yutmuşum hissiyatına kapılmama neden oluyordu. Üzerime atılan beyaz kefenimle öğrenmiştim evleneceğimi, yaşım daha on dörttü. Herkes mutluydu, normal gibi davranıyorlardı. Cenazeme katılacağımı hiç düşünmezdim oysa.

Çocuktum ya ben daha, saçları iki yandan örülü klasik bir çocuk. Ne istemişlerdi benden de kıyabilmişlerdi bana?

Bunun cevabı hiçbir zaman yoktu, kimsenin bir açıklaması da yoktu. İçinde merhameti barındırmayan insanlar, bunu duyunca da duymazdan geliyordu.

On beş yaşıma geldim, arkadaşlarım sokağa çıkıp oyunlar oynarken ben hamile olduğum için yerimden bile kıpırdayamadım. Ailem ise hiç olmadı. Ben insan olduğumu hiç hissetmedim ki, buna izin vermediler.

UMUTSUZLAR ÇETESİWhere stories live. Discover now