5. ÖLÜ PAPATYA

14 5 15
                                    

Güzel okumalar.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmazsanız çok sevinirim, sevgilerimle.

Bölüm şarkısı; Fikri Karayel, Morg

Lucia, Silence

21.05.1990

Yürüyorum karanlıkta, ağır ağır. Yaşadıklarımı içime sindirire sindire. Anlamıyorum, kavrayamıyorum yaşananları. Cehennem meleği olan annem, beni yakmıştı. Bana kıymıştı, beni hiçe saymıştı.

Cehennem zaten babamdı.

Meleklerin canını yakmak kolay geliyor, şeytan ise ağlıyordu. İçimdeki ateş hiç sönmüyor aksine içimdeki kini daha da harlıyordu. Nasıl beni bir başkasına para karşılığında verebilmişlerdi? Değersiz bir eşya gibi, paçavra gibi...

Evladına kıyamaması gerekirken onu öldürmek anne babalık mıydı? Ben hiç anne ve babanın ne olduğunu öğrenememiştim, izin vermemişlerdi. Bu iki kelime bana hep korku saçıyor, beni ürpertiyordu.

Bu gece onlara göre nişanlanmıştım bana göre de ölüydüm artık, lanetli gecem olmuştu. Nişanlandığımı düşündükleri gün, benim kaçış günümdü. Kaçmıştım onlardan, hiç bilmediğim tanımadığım hayatı öğrenme fırsatı bulmuştum bu gece.

Ay ise benim hüznüme şahit olmuştu.

Kurtulmuştum onlardan, kirli düşüncelerinden. Kendileri gibi beni kirletmelerine de müsaade etmedim, edemezdim. Buna izin vermeyecektim, susmayacaktım. Gerekirse ölecektim ama hayatımı daha fazla mahvetmelerine olanak sağlamayacaktım. Gidecek bir yerim bile yokken kaçmayı başardıysam, yenilmeyecektim bu hayata.

Peşimi bir an bile bırakmayan geçmişim ne olacaktı? Ya bana muhtaç kardeşim?

Bencil olmak gerekiyormuş bu hayatta. Bencil olursan, kazanırsın bu savaşı. Kimse sana zarar veremez çünkü zaafını bilemezdi.

Ağlaya ağlaya bunları ezberletmiştim ruhuma, yaşamak için bunlara ihtiyacım vardı çünkü.

Kardeşimi bırakmak zorunda kalmıştım, içim yana yana. Yaşarsam onu bir şekilde yanıma alacaktım, o canavarların eline bırakamazdım. Ne dersem diyeyim kalbimi avuçlarında tutan bir diğer yanım, kardeşimi hep sayıklıyordu.

'Sevdikleri olan bir insan zaten hayata yenik başlamıştır, sevgi bizi yener. İçimizdeki o saf duyguyu kandırıp, kötülüğe iter.' Diye okumuştum bir yerde. Kitap almama bile izin vermezlerdi, arkadaşlarımdan alır ve gizlice okurdum. Bu sözün şimdi işime yarayacağını hiç bilemezdim, hak vereceğimi tahmin bile etmezdim.

'Düşüneceği kişileri olmayan insan her zaman daha güçlüdür, yenilmez. Hiçbir gerçek canını yakamaz. O, zaten kendi duygularını yakıp kül etmiştir.' Diye devam etmişti satırlarda. O an hiç bilmediğim duygu ile satırlarda gezinirken şu anki durumumu okumuştum aslında.

Gözlerimi kapatsam biter miydi bütün acılar? Ruhumun içinde bana uzanan ışık huzmesine sevinmeli miydim? Umudumu yitirmişken yeni bir umut bahşeder miydi hayat bana?

Yazıyordum, durmadan yazıyordum. Kalemim bana gerçekleri söylüyordu, kalemimi yönlendiren beynimdi. Duygularımı yönlendiren ve içimde konuşan ise kalbim. Kalbim yanılıyordu, beni kandırıyordu.

Kalbim, bana inat yardım çığlığı atıyor ve kurtarılmayı bekliyordu. Yazdığım her yazı kalbime zarar veriyordu. Yıllar geçtikten sonra sararan sayfalara hayal kırıklığı ile dolu mürekkebim kazınacaktı. Acım, sayfaya sinecek ve hiç çıkmayacaktı.

UMUTSUZLAR ÇETESİWhere stories live. Discover now