1.8

233 12 0
                                    

Hani bir zamanlar biriyle çok yakın olursunuz, her şeyinizi onunla yaparsınız, kendinizi onun yanında çok iyi hissedersiniz ama sonra bir şey olur da sanki yoldan geçen öylesine bir yabancıymış hissi doğar ya içinize işte ben de şuan ona karşı bunu hissediyordum.

Alper.

Birçok şeyimi paylaştığım ilk aşkım.

Ben üniversite ikinci sınıftayken tanımıştım onu. O ise son sınıftaydı ve tamamen bir tesadüf sonucu tanışmıştık. Kampüsün önünde elimde kitaplarım, gözümde gözlüklerim uykulu uykulu yürürken o da motoruyla ilerliyordu ve bana çarpmış bulunmuştu. Bacaklarıma çarptığı için anın acısıyla yere düşmüştüm ve yanıma gelip beni kaldırmıştı, özür dilemişti, hastaneye götürmeyi teklif etmişti derken o zamandan beri konuşuyorduk. Çok özel ya da aman aman bir tanışma olmamıştı ama benim için çok özeldi. Liseden beri kimseyle flört etmemiştim ve hiç sevgilim  olmamıştı ve bu yüzden o benim için o zamanlar çok önemliydi.

Şimdi düşünüyordum da gerçekten bir yabancıdan farksızdı benim için. Bu his her ne kadar içimi burksa da öyle hissediyordum.

Omzuma dokunan elle irkildiğimde başımı çevirdim ve bana endişeyle bakan Pınar'a baktım. "Özgür eğer iyi değilsen gidebiliriz." Gayet iyiydim ve saçma sapan bir şeyden arkadaşlarımın eğlencesini bozamazdım.

Kafamı salladım olumsuzca. "Hayır tabii ki Pınar saçmalama," dedim ve koluna girip ileriye doğru sürükledim. "Buraya eğlenmeye geldik."

İlerdeki masalara doğru gitmek için bar kısmının yanından geçmemiz gerekiyordu ve elbette ki beni fark edecekti. Alt tarafı bizi terk eden ilk aşkımızla selamlaşacağız ne var ki bunda?

Tabii canım ne vardı ki bunda?

Pınar'la beraber yürüdüğümüzde içten içe fark etmemesi için dualar ediyordum ama duyduğum sesle artık çok geç olduğunu fark ettim. Neyse en azından bizi fark edeceğini anlamıştık.

"Özgür?" sesinde bariz belli olan bir şaşkınlıkla ismimi söylediğinde onun tam çaprazında duruyordum. Ona doğru döndüğümde istemsizce baştan aşağıya süzdüm. Aynen istemsizce gözümüz kaymış.

Siyah bir kot ve siyah bir gömlek giymişti. Yüzüne baktığımda kapkara gözleri yine eskisi gibi bakıyordu. Neden eskisi gibi bakıyordu sanki? Aynı renk saçları hafif dağılmıştı ve biraz yorgun gözüküyordu.

İfademi düz tutmaya çalışarak flash TV oyunculuğumla şaşkın bir şekilde, "Aa!" dedim. "Alper sen de mi buradasın?"

Alper ağır bir şekilde başını salladı ve o da hiç çekinmeden süzdü beni boylu boyunca. Dudaklarını aralayıp konuştuğunda, "Bir hafta oluyor geleli," dedi. Sanki sorduk. İç sesimin benden daha agresif olması şaka mıydı?

"Anladım," diyerek mırıldandığımda ne diyeceğimi bilemiyordum. "Hoş geldin o zaman." Tam yanından ayrılmak için konuşacaktım ki benden önce davrandı.

"Otursanıza yanımıza," dediğinde yanındaki iki arkadaşını işaret etti başıyla. Bir kız ve erkek vardı ve asla bizimle ilgileniyor gibi durmuyorlardı. Ne desem ayıp olmazdı diye düşünürken canım arkadaşım Pınar anlamış gibi beni kurtardı.

"Teklifin için çok teşekkürler Alperciğim ama arkadaşlarımızla sözleştik ya," diyerek yapmacık bir gülümsemeyle konuştu Pınar. Alper'le ayrıldığımız günden beri ona gıcık gidiyordu. Cenk de öyle.

"Neyse," dedi Alper rahat bir ifadeyle. "Artık temelli buradayım zaten bol bol görüşürüz."

Aşk Haberi | textingWhere stories live. Discover now