1.3

278 12 0
                                    

Önümde dumanı tüten sıcacık kahveden bir yudum aldım.

Yaklaşık yarım saattir Özgür'le kafede oturuyorduk. Aniden bastıran yağmur sebebiyle o güzel yerden biraz erken ayrılmıştık. Şimdi de yakınlarda çok tatlı bir teyzenin işlettiği şirin bir kafede kahve içiyorduk.

"İki saatten fazla oldu bir sıkıntı olur mu senin için?" dediğinde gülmeden edemedim. Geçen ki konuşmamızda ona, iki saatlik bir boşluğum olduğunu söylediğim için benimle dalga geçiyordu.

"Geçirdiğimiz saatten verim alıp almamama bağlı," dedim, ciddi ciddi.

"Verim aldın mı peki?"

"Eh," diyerek kem küm ettiğimde güldüm ve konuştum. "Epey verimliydi yeni bir yer keşfettim ve sanırım uzun bir süre orada konaklayacağım."

Söylediklerim hoşuna gitmiş gibi gülümsedi ve önünde duran sütlü ve şekersiz kahvesinden kocaman bir yudum aldı.

Aklıma gelen şeyle heyecanlı heyecanlı konuştum. "Üniversitede de oyunculuk için mi eğitim aldın?" Gazeteci olduğunu bu kadar da belli etmezsin be kızım. Merak ettiğimden sormuştum çünkü internette bile yazmıyordu. Aslında çoğu bilgisi internette yazmıyordu. Sadece yaşı ve nereli olduğunu biliyorduk.

"Hayır oyunculuktan fazlaca uzak bir bölüm okudum," dediğinde, çok şaşırmamıştım çünkü mesajlaşırken oyunculuktan ayrılmak istediğini söyleyen bir mesaj atmıştı.

"Zaten anlamıştım farklı bir bölüm okuduğunu," dedim göğüsümü kabartarak. "E ne okuyorsun peki?"

"Gazeteciliğe erken mi başladın sen biraz?" dalga geçerek söylediği bu cümleye, boş gözlerle bakarak karşılık verdim.

"Ünlülere de soru sorulmuyor," diyerek elimi savurarak konuştuğumda dikkatle beni izliyordu. "E siz de haklısınız tabii, bana da herkes sürekli soru sorsa bende bıkardım."

"Neyse, yağmur da durmuş." Başını kafenin camına çevirdiğinde başını sallayarak beni onayladı. "Kalkalım mı?"

"Olur, kalkalım."

Hesabı ödeyip kafeden ayrılmış ve motora binip oradan uzaklaşmıştık.

Yolun üzerinde hızla giderken bugünü düşünüyordum. Özgür Dinçer gerçekten tam bir beyefendiydi. Fazla konuşkan biri olmasa da biraz sohbet etmiştik. Daha doğrusu ben konuşmuştum, o dinlemişti. Kelimeleri ağzından kerpetenle almak lazımdı.

Motor durduğunda evime geldiğimizi fark ettim ve motordan indim. Kaskı çıkartırken dağılan saçlarımı, başımı hafifçe sallayarak savurdum ve motordan inmemiş, gözlerini dikkatle üzerime dikmiş beni izleyen Özgür'e kaskı uzattım.

"Teşekkür ederim her şey için," dediğimde kaskı elimden almıştı. "İyi geceler."

"İyi geceler," derken sesi kasktan dolayı boğuk çıkmıştı. "Asıl ben teşekkür ederim. Yoğun programından bana vakit bulabildiğin için." Bu dediğine dayanamayıp kahkaha atmıştım.

"Söz bir dahakine daha fazla vakit ayıracağım," derken gülümsüyordum.

"Bir dahaki olacak yani?" Kasktan dolayı tepkilerini göremesem de sesinden eğlendiği belli oluyordu.

"Olmasın mı?" dediğimde başımı sağ omzuma doğru yatırmış, tatlı tatlı sırıtıyordum.

"Olsun bakalım."

Aşk Haberi | textingWhere stories live. Discover now